Sayfa Yükleniyor...
Tabiat, her yaprağında en derin yazılar olan biricik kitaptır. Goethe
Doğa ve kitap, doğa ve insan, doğa ve bilim Doğa denince akla çok şey geliyor. Doğanın, herkese ilham kaynağı olması çok da şaşırtıcı olmasa gerek. Doğa bilime nasıl öncülük etmiş olabilir? Bu sorunun cevabı Biyomimetik adı verilen bilim dalında gizli. Biyomimetik doğada var olan canlıları mühendislik yöntemleri kullanarak çözümleme sanatıdır. Günümüzde var olan buluşların çoğu aslında doğadan esinlenerek yapılmıştır. Kısaca buna taklitte diyebiliriz. Eiffel kulesinden cırt cırt bantlarına, rüzgar türbinlerinden dünyanın en hızlı trenine kadar daha sayamayacağım birçok önemli buluş taklitten ibaret. Peki, bu doğanın eşsiz düzeni içinde eşsiz bir mekanizmaya sahip olan canlıların taklit edilmesi size tuhaf geliyor mu? Bakıldığı zaman sadece basit bir nilüfer çiçeği diyebilirsiniz ya da basit bir hamam böceği... Ama ya mekanizmaları; göremediğimiz şeyler Sanattan bilim dalına geçen bu yolculuğun çıkış hikayelerine geçelim;
Bir tür nilüfer çiçeği olan lotus bitkisini bilirsiniz. Bu lotus bitkisinin yaprakları çok özel yeteneklere sahip. Goethe yukardaki sözünü bu yapraktan etkilenerek söylese gerek. Şu soruyu sordunuz mu hiç kendinize; Çamurlu ve kirli ortamlarda yetişen lotus bitkisinin yaprakları sürekli neden temizdir? Yapraklarının yüzeyi 5-10 mikrometre(milimetrenin binde biri) yüksekliğinde ve birbirine 10-15 mikrometre mesafede çok küçük tümsekleri var. Bu engebeli yapı suyu sevmeyen (hidrofob) bir madde ile kaplıdır. Bu özellik onun hiçbir şekilde yüzeyinin ıslanmamasını sağlamaktadır. Aynı zamanda yaprağın çok küçük girintili çıkıntılı yapısı yaprağın kir tutmamasını sağlamaktadır. Lotus bitkisinin bu özelliği taklit edilerek lotusan adlı silikon bazlı dış cephe boyası üretilmiş böylece kendi kendini temizleyen boya piyasaya sürülmüştür. Etkileyici bir özellik; kir tutmayan elbiseler, ıslanmayan ayakkabı, su tutmayan eldiven ve daha birçoğu... Peki, pıtrak bitkisini daha önce duymuş muydunuz; şu giysilerimize, hayvanların tüylerine yapışan bir tür diken. Uçları kanca şeklinde bir sürü dikencikten oluşması en önemli özelliği. Bu özellik taklit edilerek ayakkabılarda, giysilerde ve birçok yerde kullanılan cırt cırt bantları keşfedilmiştir. Bir etkileyici buluş daha balıkçıl yalıçapkınının gagasından etkilenerek yapılmış. Aslında bakacak olursak basit bir gaga diyebiliriz. Ama yalıçapkını bu özel gagası ile hiç su sesi çıkarmadan suya dalar ve çıkar. Japonlar bu özelliği taklit edip yüksek hızlı trenin yapımında trenin burun kısmına bu kuşun gagasının şeklini verince tünelden hızla çıkan trenden gelen korkunç ses kaybolmuş. Harika bir uygulama, etkileyici bir doğa.
Biyomimetik doğanın işleyişi hakkında yeni ufuklar açıyor ve bilimi daha da çok sevdiriyor. Bu alanda konuşulacak öğrenilecek daha çok şey var. Bilimin en güzel yanı da zaten sürekli öğrenmeye gereksinim duymaktır. Hiçbir zaman yeterli olamıyorsunuz. Öğrendikçe hiç bilmediğinizi anlayıp kendinizi araştırmaya atıyorsunuz. Bazen bir bakmışsınız öğrenmek ve araştırmaktan başka hiçbir şey size zevk vermiyor, tatmin etmiyor. Bilimin içine girdikçe mutluluk kavramını biraz daha düşünmeye başlıyorsunuz. Öğrenmek, araştırmak ve daha çok öğrenmeyi istemek Bir süre sonra aklınızdan bunlardan başka hiçbir şey geçmiyor. Çünkü kendinize hiçbir zaman yeterli gelmiyorsunuz. Aklınızdaki kendi ürettiğiniz soruları kendi kendinize sorup kendi kendinize cevaplamaya çalışıyorsunuz. Tek hedef ve tek istek öğrenmek, daha çok öğrenmek. Doğayı işte bu yüzden sevmek lazım. Çünkü kimi zaman sadece doğayı izleyerek önemli buluşlara imza atabilirsiniz... Şu sözü de hep hatırlamak gerekir;
Bilim ve sanat, itibar görmediği toplumları terk eder. İbn-i Sina