Okuma mücadelesi veriyoruz. Bir yanda işini çok para kazandırıyor diye yapanlar, bir yanda da parayı araç olarak görüp mutlu olduğu, mutlu olacağı işi yapmak için direnenler.
Çoğu ülkede gençlerin okuması için devlet tarafından teşvikler verilmektedir. Bunun yanında herkes becerilerine göre istediği bölümlere gitmektedir. Böylece verimlilik ve performans sağlanmaktadır. Ben yurt dışında yaşayan akrabamızdan biliyorum ki; istediği üniversiteye girebiliyor, burs alıyor. Yeter ki okusun. Ayrıca devlet bünyesine girmek istediğinde mastır ve doktora yapanlara öncelik verdiklerini biliyorum.
Profesyonellik her zaman planda tutulmalıdır. İşimi en iyi yapan ben olmalıyım. mantığıyla işe sarılmak lazım. Mantık şu olmamalıdır; Ben bir çay içiyim. Bugünü de bitireyim. Kalanlarını arkadaşım yapar nasıl olsa. Bu mantık devletimize zarar verir.Görüyorum ve tecrübe ediyorum ki özellikle devlet personellerinde daha çok bu bakış açısı hâkim. İşini layıkıyla yapanlarda vardır muhakkak.
Öncelik amacımız çalışmak ve üretmek olmalıdır. Bunun heyecanını hissetmek lazım. Ne yaparsak yapalım severek isteyerek yapmalıyız. Diğer türlü yapılan iş sıkıcı ve verimsiz olur. İşkenceye dönüşür. Unutmayın hayali şuan sizin bulunduğunuz pozisyonda olabilmek olan birçok insan var.
Biraz canlanmak lazım. Atalete kapılmamamız gereken bir dönemdeyiz. Her şey muhakkak düzelecek, yolunu bulacaktır. Önemli olan içimizdeki heyecanı öldürmemek. Şartlar bazen çok zor olsa da istediğiniz şeyden vazgeçmeyin.Bir gün o sizi bulacaktır. Unutmamalıyız ki hiçbir şey zamanı gelmeden olgunlaşmaz. Siz kapıyı çalan, kapıda duran olun.