Bağımlılık Yaşı Düşüyor


  • Oluşturulma Tarihi : 01.10.2021 07:30
  • Güncelleme Tarihi :
Bağımlılık Yaşı Düşüyor yazının resmi

Atalarımız “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” demiştir. Yeni nesil, bedenen ruhen sağlıklı düşünen, sağlıklı yaşayan bireyler olmalı ki, geleceğimiz güven içerisinde olsun. Bağımlılık özellikle de madde bağımlılığı sadece ülkemizin değil, dünyanında da büyük sorunudur. Bedeli ne olursa olsun geleceğimiz için mücadele etmeliyiz. Çünkü bu konunun şakası yok. Bu ülke bizim. Bu nesil, bu gelecek bizim. Gelin bağımlılık nedir? Bir göz atalım. “Bir başka şeye koşullu olma, bir başka şeye bağlı olma durumu. Bağımlı olma durumu.” Kısaca bu şekilde açıklıyor Türk Dil Kurumu. Yaşanılan sorunlar büyüdükçe bunlarla başa çıkmak için madde kullanımına yönlenildiğini uzmanlar belirtiyor. Çocuk ve ergenler, bağımlılık yapıcı etkisi yüksek ve kötüye kullanımları yaygın olan maddeleri genellikle deneyerek başlarlar. Yapılan çalışmalar, gün geçtikçe maddeyi deneme yaşının düştüğünü, deneme oranının ise arttığını göstermektedir. Dr. Öğretim Üyesi Merve Mamacı, “Bağımlılıkta, genetik ve çevresel faktörler, psiko-sosyal nedenler, çocuğun büyüdüğü aile, aile içi şiddet, iletişim kopuklukları etkili oluyor. Kişilerin psikolojik dayanıklılık seviyesi düşükçe bağımlılık geliştirme eğilimleri artıyor. Günümüzde madde bağımlılığı yaşı oldukça düştü. Artık 10 yaşında çocuklar bağımlılık geliştirebiliyor. Çünkü artık çocuklar da maddeyi rahat ve kolay bir şekilde elde edebiliyor” demekte. Ayrıca herhangi bir maddeye olan bağımlılığın ekonomik, sosyal, psikolojik ve adli sonuçları olduğunu vurgulayan Mamacı, tütünün diğer maddelere geçişte aracı rol üstlendiğini ifade etmekte.

Madde, kötüye kullanım ve bağımlılığa yol açabilecek, değişik yollarla alınabilen, duygu durum, algılama, biliş ve diğer beyin işlevlerinde değişikliğe yol açan her türlü kimyasalı kapsamaktadır (1). Maddenin kötüye kullanımı ise yasal olmayan bir maddenin (örneğin: esrar) kullanılmasını ya da yasal olan bir maddenin (örneğin: alkol) zarar verici boyutta kullanılmasını ifade eder (2). Bağımlılık, bir maddenin amacı dışında ve o maddeye karşı gelişen tolerans sonucu, gittikçe artan miktarlarda alınması, kişinin yaşamında sorunlara neden olmasına rağmen kullanımının ısrarlı biçimde sürdürülmesi ve madde alımı azaltıldığında ya da bırakıldığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkmasıile karakterize bir tablodur. Bağımlılık durumunda maddenin etki süresi farklılık gösterse de zaman geçtikçe önceki etkiyi elde edebilmek için madde kullanımı gittikçe artar ve kişi madde alımı üzerindeki kontrolünü kaybeder, kullanıma bağlı işlevselliğinde bozulmalar yaşar. Türkiye nüfusunun yüzde 15,8’i 15-25 yaş grubunda. 12 milyon 971 bin 396 çocuğumuz madde bağımlılığı riskiyle karşı karşıya. Cinayetlerin yüzde 60’ı, saldırıların yüzde 40’ı, tecavüzlerin yüzde 33’ü alkol ve madde kullanımı olan kişiler tarafından gerçekleştirildiğini düşünürsek konunun ciddiyetinin ve üzerinde daha fazla durulması gerektiği gerçeğini ortaya koyar. Burada uyuşturucu ile mücadelede emniyet, jandarma ve gümrük muhafaza kurumlarımızın özverili başarılı çalışmalarının olduğunu söylemek gerekir. Ülkemizin tüm illerinde riskli ilçe ve mahallelerde 14-19 yaş guruplarına yönelik orta ve uzun vadeli sürdürülebilir kültür, sanat ve spor projelerinin mutlaka ama mutlaka gerçekleştirilmesi gerekir. Üniversite, kamu, sivil toplum, medya, spor, sanat çevresi bütüncül bir mücadele desteği sağlanmalıdır. Madde ve teknoloji bağımlılığı sorunu önümüzdeki 5 yıl içerisinde üzücü, onarılamayacak düzeye gelebilir. Bir eğitimci olarak bu kanaat hakim uyuşturucu ile mücadelede kamu personelinin kararlı, planlı, ve sistemli kullanılması yoluyla büyük bir mesafe kat edilebilir. Bu çerçevede görev alabilecek 1 milyonu aşan öğretmen, 50 bin muhtar, 300 binden fazla emniyet personeli bulunmaktadır. Buna 130 bin din görevlisini de dahil ettiğimizde bu büyük problem çözülme yoluna girecektir. Gençlerin yüzde 31,3’ü sık sık sigara içtiğini, yüzde 4,9’u sık sık alkol aldığını, yüzde 4,1’i bir kez uyuşturucu kullandığını, yüzde 1,2’si ara sıra uyuşturucu kullandığını, yüzde 1,1’i ise sık sık uyuşturucu kullandığını ifade ediyor. Sonuç olarak Türkiye’de gençlerin yüzde 50’si maalesef bağımlılık riski altındadır. Bu çerçevede farkındalık çalışmalarını hızla artırmak gerekmektedir. 2019 yılı verilerine göre, hayatının herhangi bir döneminde madde kullananların yüzde 94,2’si erkek yüzde 5.8’i kadın. yüzde 64’ü ortaokul ve ilkokul düzeyinde eğitime sahip. Yüzde 89.6’sının annesi ev hanımı. Buradan hareketle anneler bu çalışmada önem arz etmektedir. “En İyi Narkotik Anne” projesi bu bağlamda çok kıymetlidir. Dünya genelinde 1990 yılında 46,5 milyon insan madde bağımlısı iken, 2016 yılında bu sayı 63,7 milyona yükselmiştir.1990 yılında dünya nüfusu 5 milyar 288 milyon iken 2016 yılında dünya nüfusu 7 milyar 444 milyon olmuştur. Dünya nüfusuna oranladığımız zaman 1990’da madde bağımlısı oranı 0,0088 iken 2016’da bu oran 0,0085’e gerilemiştir. Sayısal olarak artış gösteren madde bağımlılığı oransal olarak düşüş göstermektedir. Türkiye’de ise 1990 yılında yaklaşık 381 bin 200 kişi madde kullanım bozukluğuna sahipken, 2016 yılında bu sayı 664 bin 906 kişiye yükselmiştir. Nüfusa oranladığımız zaman ise; 1990 yılında 0,0070 olan oran, 2016 yılında 0,0082’ye kadar yükselmiştir. Türkiye’de en fazla madde kullanım bozukluğuna 25-29 yaş arasındaki kişiler sahip. Bunu 30-34 yaş arasındaki kişiler takip ederken, en az 5-14 yaş arasındaki çocuklarda görülmekte ancak yıllar içerisinde az da olsa çocuklarda kullanım oranı artmaktadır. Bağımlı gençlerin, annelerinde ortaokul ve ilk okul eğitim düzeyi yüzde 94.8, babalarında ise ortaokul ve ilkokul eğitim düzeyi yüzde 88.8’dir. Yüzde 45.9’u maddeyi kendi evinde kullanmaktadır. Yüzde 85.5’i aile fertleriyle birlikte yaşamaktadır. Yüzde 71.2’i 15-24 yaş arasında uyuşturucu kullanmaya başlamıştır. Burada birkaç önemli anekdot paylaşıp yazımı bitirmek istiyorum. Türkiye’nin uyuşturucu profilini çıkarmak amacıyla uyuşturucu kullanan 15 bin kişiye 65 soru yöneltildi. 2020 Narkotik Analiz Raporu hazırlandı.
-Uyuşturucuya başlayanların büyük çoğu öncesinde tütün kullanıyor
-Uyuşturucu kullananların yüzde 86’sı aile içinde şiddet görmüyor.
-Uyuşturucu kullananlarda cinsiyet farkı söz konusu, kadınlar ancak yüzde 5,5 buçuk civarında kullanıyorlar esas kullanıcı erkekler. Yine uyuşturucu kullananların yüzde 85 buçuğu aileleriyle birlikte yaşıyorlar. Bir aile ancak çocuğunun kullandığını ortalama 2 yıl sonra öğreniyor.
- Kişilere uyuşturucu kullanmadan önce alkol ve sigara kullanıp kullanmadıkları da soruldu. Yüzde 81’i öncesinde tütün ürünü tüketiyor, yüzde 38’i ise alkol kullanıyor.
- İlk uyuşturucuyu yüzde 74 oranında arkadaşları temin ediyor. Uyuşturucuya başlayan en riskli yaş gurubu yüzde 71’lik oranla 15-24 yaş aralığındaki gençler.
-Aile ve kişinin eğitim düzeyi arttıkça, uyuşturucu kullanma oranı da düşüyor.

KAYNAK: 1.Altuner D, Engin N, Gürer C, Akyay İ, Akgül A. Madde Kullanımı ve Suç İlişkisi: Kesitsel bir Araştırma. Tıp Araştırmaları Derg. 2009;7(2):87–94.

2. Karabekiroǧlu K. Anne-Babalar için Ergen Ruh Sağlığı Rehberi. 2nd ed. İstanbul: SAY yayınları; 2015. 326-338 p

Bağımlılık Yaşı Düşüyor
Ergün Dur
Yazarımız Kim ?

Ergün Dur