2

“Meşgul Olmak” Eğitimde En Güzel Tedavidir


  • Oluşturulma Tarihi : 03.12.2021 08:06
  • Güncelleme Tarihi :

“Bilmek” çok önemli bir kavramdır. Anahtar kelimedir. Kendini bilmek... İnsanın doğumundan ölümüne kadar süregelen bir olaydır. İnsan önce kendini bilmelidir. Eğitimin her döneminde bunun içselleştirmesi amaç olmalıdır. 25 milyona yaklaşan bir öğrenciye sahip bir ülkeyiz. Nüfusumuzun 1/3’i öğrenci desek abartmış olmayız. Öğrenmeye, bilmeye, bilime ilgili muazzam müthiş bir öğrenci kapasitesi. Avrupa’nın birçok ülkesinin nüfusundan fazla. Türkiye’de 207 üniversite var. Dünyanın gelişmiş ülkesi Amerika’nın 325 milyon nüfusu var ve 14 milyon yükseköğretimde öğrenci okumakta ve bunun 1 milyonu Amerika dışında. Hal böyleyken bizim ülkemizde 83 milyon nüfusumuzun, 8 milyonu yükseköğrenim öğrencisi. Gerçekten azımsanmayacak bir rakam. Şimdi konuya yavaş yavaş girelim. Eskiden öğrenim çağındaki bireyler için hayat gün doğumuyla başlar, gün batımıyla biterdi. Oysa şimdi öğrencileri zapt etmek kolay değil. Hayat gece başlıyor sanal alemde. Bu öğrencilerimizi kontrol etmek gerçekten ciddi bir maharet istiyor. Bireyi bebeklikten itibaren iyi, doğru, güzel şeylerle meşgul etmek zorundasınız. İşte eğitim tam da burada başlıyor. İlgi, merak ve yeteneklerine göre keşfetmek gerektiği ortaya çıkıyor. Bireylere meşguliyetler bu bağlamda mutlaka oluşturulmalıdır. Boşluk insana yanlış işler yaptırabilir. Hayat boşluk kabul etmez. Aksi takdirde bu bireyleri hiç de istemeyeceğimiz kesimler bu boşluğu çabucak doldurur. Çocuk bularak keşfederek girişimcilik duygusunu kullanarak başka bir deyişle kendisini insan kılan duyma ve düşünme yetisini kullanarak doğruya ulaşmaktan mutlu olur. Çocuğu görsel dilsel ve işitsel uyaranlarla tanıştırılmalı. 14-24 aylık çocuklara günlük kitap okumak çocukların 36 aylık olduklarında gelişimi ve bilişsel gelişimiyle olumlu yönde ilişkilendirilmiştir. Bilişsel beceri ne demek? Karar verme yetisidir. İnsanların yaşamı verdiği kararlardır. Böyle yetiştirilen çocuğun ilerideki yaşamı kuşkusuz çok güzel olacaktır. Yaşamına kitap katılmalı. Hareket halinde olmalı. Duran her şey çürür. Burada kitap konusuna biraz değinmek istiyorum. Eğitim çalışması için Fransa ya eğitimci grubu olarak gittik. Paris’te inceleme yapacağımız eğitim kurumuna gitmek için metroya geldik. Aralık ayı idi. Hava çok soğuktu. Evsiz olduğu her halinden belli olan saçı sakalı birbirine karışmış, hırpani kıyafetli sırtında battaniye olan orta yaşlı bir adamı kitap okuyor görünce çok etkilenmiştim. Eğer fotoğrafını çekmeyi akıl edebilseydim “Politzer” ödülü alırdım herhalde. Düşünün evi, sıcacık bir yuvası yok, işi yok, parası yok vs. Ama okuyor. Okumak bir kültür olmuş. Okumak, okumak, okumak… Meşguliyetin ciddi bir bölümünü okumak, araştırmak teşkil etmelidir ki, zararlı faaliyetlere vakit kalmasın. Eğitim devasa bir konudur. Bu konuyu halletmeyen hiçbir ülke kalkınmasını, gelişmesini, değişmesini sağlaması mümkün değildir. Bir doktor fakülteyi bitirdikten sonra sürekli değişik sertifikasyonlarla kendisini yeniliyor. Öğretmenler de sürekli yenilik halinde hizmetiçi eğitimler vs ile yenilemelidir. Çünkü bu çağ geride kalmayı affetmemektedir. Öğretmen dersmatik yani derse girip çıkan değildir. Duygusaldır. Duygusuyla duygudaşlık bağı kuran insandır. Öğretmen sanatçı ve sanatkardır. Motive eden unsurdur. İnsan sevgisi en üst düzeyde olmalıdır.

Lise eğitimin omurgasıdır desek yerindedir. Bu dönemde yapamadığımız özgüven ve girişimcilik duygusu bu zamanlarda olgunlaşsa bambaşka bir nesil olacaktır. Burada girişimcilikle girişkenliği karıştırmamakta fayda var. Test çözen tost yiyen profilinden mutlaka çıkarılmalıdır. Adalet ve merhamet duygusu mutlaka içselleştirilmeli. Yoksa çocuklarımızı özgürleştiremeyiz. Kendimizi ve öğrencilerimizi faydalı işler ve bilgilerle meşgul etmek onları faydasız şeylerle meşgul olmalarını engeller.

“Meşgul Olmak” Eğitimde En Güzel Tedavidir
Ergün Dur
Yazarımız Kim ?

Ergün Dur