2

Nizâmülmülk


  • Oluşturulma Tarihi : 23.06.2022 05:34
  • Güncelleme Tarihi :

Bugün size dünya tarihinin önmeli aktörlerinden birisi olan Nizamülmülk’ü anlatacağım. Bilgileri Wikipedia’dan derledim. Nizâmülmülk (Farsça: نظام الملك) veya gerçek adıyla Ebu Ali Kıvamuddin Hasan bin Ali bin İshak et-Tûsî (Farsça: نظام الملك، ابو علي الحسن الطوسي ; d. 10 Nisan 1018 – ö. 14 Ekim 1092),Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun baş veziri ve Siyâsetnâme adlı eserin yazarı olan Fars devlet adamı ve siyaset bilimcisidir. Devlet yönetiminde bir hayli etkili olan Nizâmülmülk; Alp Arslan ve Melikşah dönemlerinde vezirlik yapmıştır. “Nizâmülmülk” ismi, “devletin düzeni” anlamına gelir. Nizâmülmülk, 10 Nisan 1018 (Hicri 21 Zilkade 408) tarihinde İran’ın Horasan bölgesinin Tus şehrinde doğmuştur. Bu dönemde bu şehir, Gazneliler’in idaresi altında bulunmaktaydı. İlk devlet görevini Gazne sultanları için yapmıştır. Devlet işleriyle ilk olarak Gazne Devleti’nin Horasan valisinin yanında çalışarak başlamış ve 1059’da Gazneliler Horasan valisi olmuştur. 1063’ten itibaren görevine, Büyük Selçuklu Devleti’nde Alparslan’ın Belh valisinin yanında devam etti. 1064 yılında Büyük Selçuklu Devleti’ne vezir olarak atandı. Sultan Alp Arslan (hüküm süresi: 1063-1072) ve Melikşah (hüküm süresi: 1072-1092) dönemlerinde bu önemli vezirlik görevinde bulunmuştur. “Memleketin nizamlarının kurucusu” anlamında olan Nizâmülmülk ismi, Abbâsî halifesi Kâim bi Emrillah tarafından verildi. Dönemin nakşibendi şeyhi Ebu Ali Farmedi’ye çok hürmet ederdi.[3] Nizâmülmülk, 1092 yılında bir Haşhaşî fedaisi tarafından suikaste uğrayarak bir hançer ile öldürülmüştür.

Topkapı Sarayında bulunan Nizam’ül-Mülk’ün katlini tasvir eden 360B numaralı minyatür, 1653’te açığa çıkmıştır. “Yunhs bin Ali Alamut kalesine iltica ile şer ve zararı her tarafa sirâyet edecek bir hâle geldiği vakitte Nizam’ül-Mülk kalenin etrafını askerle kuşatarak yolları kesti. Bunun üzerine kaleden iki adam çıktı; fakat bunların atlarının nallarının izleri ters idi; kale etrafına gitmiş olduklarını gösteriyordu. Kaleyi kuşatan askerler bunların hariçten kaleye girmiş olduklarını zan ettiler. Nizam’ül-Mülk de bu sırada hamamdan çıkmış, bir mahfede oturuyor, yemek yiyordu; bu iki adamdan biri görmüş olduğu bir haksızlıktan dolayı tazallüm ve şikâyet etmek için müracaat eden bir insan sıfatı ile sofrasına yakınlaşarak yanında bulunan zehirli bıçağı ile Nizamü’l-Mülk’e vurdu. Bundan sonra kaçarken ayağı çadırın ipine takılarak yere düşmesi üzerine etraftan Nizam’ül-Mülk’ün adamları yetiştiler, kendisini öldürdüler.” Nizam’ül Mülk’ün vezirliği 27 yıl sürmüş idi. Haşhaşiler tarafından katli 10 Ekim 1092’de Cumartesi gününde oldu. Katli hakkında şunları rivayet ederler: “Melik-Şah’ın hazinedarı Tac’ül-Mülk Ebu’l-Ganâim onun devrinde ve oğullarının vezareti zamanında işlerinin nazırı idi. Bu zamanlarda Nizam’ül-Mülk’ün Sultanın nazarından düşürdü, kendisinden nefret etmeğe başladı. Askerler tarafından pek ziyade sevildiğinden sultan kendisini azletmekten korktu. Çünkü Nizam’ül-Mülk pek ziyade nüfuz sahibi idi; kölelerin sayısı 20.000’e baliğ idi. Başka bir çare bulamadıkları için bir deylemî’yi in’am ve ihsan talebinde bulunan bir insan kıyafetine sokarak üzerine hücum ettirdiler. Bu adam bir bıçak darbesiyle mumaileyhi öldürdü.”

“Nizam’ül-ülk, yolda, 10 Ramazan (14 Ekim 1092)’da öldürüldü. Onun ölüm haberini getiren kimse ancak 18 Ramazan (22 Ekim 1092)’da Bağdat’a ulaştı.” Tac’ül-Mülk’ün Vezir Nizam’ül-Mülk hakkındaki iftiralardan biri de şu idi: “Tac’ül-Mülk Sultana “Nizam’ül-Mülk her yıl fakihlere, sûfîlere, kârîlere 300.000 dinar para veriyor, eğer bu para ile bir ordu teçhiz edilirse onunla İstanbul (Kostantiniyye) surlarını bile fethetmek mümkündür,” dedi. Sultan bunu işittiği vakitte Nizam’ül-Mülk’ü yanına çağırdı, bu mesele hakkında kendisinden sordu. Nizam’ül-Mülk cevap olarak: “Ey Sultanu’l-Alem! Ben ihtiyar bir adamım; eğer beni mezada versen bana kimse on dinardan fazla kıymet vermez; sen gençsin, seni de mezada verseler sen de yüz dinardan fazla etmezsin! Allah sana ve bana kullarından hiç kimseye nasip olmayan lütuf ve ihsanda bulunmuştur. Buna mukabil sen o Allah’ın dinini ilâya çalışan, onun aziz kitabını hamil bulunanlara yılda 300.000 dinar sarf etsek çok mudur? Sen her yıl askerlere bunun iki mislini sarf ediyorsun; halbuki bunların kuvvetlisi ve en nişancısının attığı ok bir milden ileri gitmez. Bunlar ellerinde bulunan kılıçlarıyla yalnız kendi yakınında bulunan kimseleri öldürebilirler; ben ise sarfettiğim bu para ile öyle bir ordu teçhiz ediyorum ki onların duaları ok gibi tâ arşa kadar gider ve Allah’a vasıl olmak için ona hiçbir şey mâni olamaz,” dedi. Sultan bu sözleri işittiği vakitte ağlamaya başladı.

Nizâmülmülk
Halil Yaylak
Yazarımız Kim ?

Halil Yaylak