Sayfa Yükleniyor...
Sakalar (Farsça: ساکا, Saka; Sanskritçe: Śaka; Grekçe: Σάκαι, Sakai; Latince: Sacae; Çince: 塞,Sāi), Kuzeydoğu Avrasya stepleri ile Tarım havzasında yaşayan ve at yetiştirme, madencilik yapma kabiliyetleri geliştirmiş olan tarihî halk. Kaynakların genelde Sakaları Türkî veya İrani bir halk olarak sayılmasının yanı sıra kimlikleri konusunda tartışmalar sürmektedir. Saka kelimesi Ahamenişler döneminden sonra Eski Farsçada kullanılmaya başlanmıştır. Grekçede Sakai olarak hitap edilen Sakalar ile İskitlerin çok yakın ve akraba bir halk olduğu ve ortak bir İskit-Sibirya kültürüne sahip oldukları kabul edilmekle beraber aynı halk olmadıkları düşünülmekte ve akademik çevrelerce İskit ve Sakalar genellikle akraba ama farklı halklar olarak sınıflandırılmaktadır. Tanrı Dağları ve Fergana Vadisi arasında yaşayan Sakaların Bir kısmı Ahamenişlere itaat ederek Yunan-Pers Savaşına da katılmışlardır. M.Ö. 2. yüzyılda Orta Asya'dan güneye inerek Baktriya'yı yendikten sonra Hint yarımadasına girmişlerdir. Bunun sonucunda Hint-İskit Krallığı doğmuştur.
Kökenleri
Günümüzde, Sakaların kökenlerinin Türkî ve İrani ilişkili olduğu akademi içerisinde en yaygın görüşler arasındadır, Sakalar, bu açıdan Ön Türk halkı kökenli veya Doğu İran halkı kökenli veya ilişiği olduğu ya da Ön Türk toplumlarıyla ilişkili bir halk olduğuna dair görüşler ve iddialar bulunmaktadır. Savaşlarda kullandıkları en önemli silah, savaş baltası olmuştur. Ayrıca ok, yay ve kılıç da kullanılmıştır. Akraba olan İskit kalıntılarındaki at figürlerinin yoğunluğu da dikkati çekmektedir. Bu figürler göçmen bir kavim oldukları yönündeki tezleri bir hayli güçlendirmektedir. İskit kurganlarında çıkan eserler, medeniyette ileri olduklarını göstermektedir. Herodot'a göre, "İskitler, çok medeni bir milletti. Gümüş işçiliğinde, dişçilikte ve çıkıkları sarmakta ustaydılar. İskit sanatında, hayvan üslubu önemli yer tutmuş ve at, geyik, kuş motifleri ağırlık basmıştır. Herodot'un yazdıklarına göre Yunanlar, elbise teferruatlarını, gümüş ve altın at takımlarını İskitlerden öğrenmişlerdir. Sakaca, genel olarak bir Doğu İran dili olarak ele alınır. Sakaca Kotan Krallığı, Shule Krallığı ve Tomşuk gibi Tarım Havzasında hüküm sürmüş eski Budist krallıklar tarafından konuşulmuş ve dil bilimciler tarafından Kotanca ve Tomşukça da denen 2 adet şiveye ayrılmıştır. Dil hakkındaki neredeyse tüm kaynaklar Dunhuang el yazmalarından gelmektedir ve dilin kökenlerinin anlaşılması ve çözülebilmesi yaklaşık 2,300 metinin Harold Walter Bailey tarafından incelenmesi ve tercüme edilmesi sayesinde gerçekleşmiştir.[20] Bu çalışmalar Hotan bölgesinde bulunan Sakaların dilinin Doğu İrani diller ile ilişkili olduğuna yönelik ihtimalleri arttırmıştır. Bu metinlerin yanı sıra Esik Kurganında bulunan gümüş bir çanağın Sakacanın ilk örneği olabileceği dilbilimciler tarafından düşünülmektedir. Harmatta isimli ve çeşitli Farsi dillerin çözülmesinde rol oynamış dilbilimci, bu yazının Kharosthi alfabesi kullanılarak Kotan Sakacısında yazıldığını öne sürmüş olup okunuşu ve çevirisi şu şekildedir:“za(ṃ)-ri ko-la(ṃ) mi(ṃ)-vaṃ vaṃ-va pa-zaṃ pa-na de-ka mi(ṃ)-ri-to ña-ka mi pa-zaṃ vaṃ-va va-za(ṃ)-na vaṃ. [Bu kap üzüm şarabı, pişmiş gıda ve taze tereyağı içerir, o kadar çok ki, ölümlü?.] Sakacanın Ön Türkçe ile ilişikili olduğu iddiaları da, özellikle Türkî araştırmacılar tarafından desteklenen bir savdır. Esik Kurganı'nda bulunmuş tabaktaki yazının Ana Türkçe ile ilişiği olduğu iddiaları bulunmaktadır. Tabaktaki Türk araştırmacılar tarafından iddia edilen Proto-Türkçe okunuşu ise şöyledir: Aγa, saηa očuq! Bez, cök! Boqun ičrä(r) azuq!