Sayfa Yükleniyor...
Bugün size Tatarları anlatacağım. Bilgileri Wikipedia’dan derledim. Tatarlar veya Tatar Türkleri, “Tatar” ismini taşıyan farklı Türki etnik gruplar için kullanılan bir şemsiye terimdir. Günümüzde Rusya içinde yer alan Tataristan Cumhuriyeti’ndeki İdil Tatarları, de facto olarak Rusya’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti’ndeki Kırım Tatarları gibi etnik gruplar kendilerini Tatar olarak adlandırmaktadır. Bunun dışında Çin’in azınlıklarından biri olan Tatarlar da bilinmektedir. Rusya, Ukrayna, Polonya, Moldova, Litvanya, Belarus, Bulgaristan, Çin, Kazakistan, Romanya, Türkiye ve Özbekistan gibi ülkeler Tatarların yaşadıkları yerlerdir. “Tatar” sözcüğü, çeşitli zamanlarda değişik anlamlarda kullanılmıştır. Ruslar, yüzyıllar boyunca Rusya Avrupası’nda yaşayan Türk soylu Müslümanlar için, Batılı yazar ve araştırmacılar, Türkistan’da ve Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan Türkler için, Osmanlılar ise, on altıncı yüzyıldan başlayarak Kuzey Türkleri için kullanmışlardır.
Kelimenin kökeni eski Türk dillerinde “diğer insanlar” anlamına gelen “Tatar” olup geleneksel olarak Çinceye “韃靼” / “达靼” (pinyin: dádá), Japoncaya “韃靼” (Dattan), Arapçaya تتر, Farsçaya تاتار, Rusçaya Татар, Batı Avrupa dillerine Tartar olarak geçmiştir. Türk kaynaklarında ilk defa 8’inci yüzyılda Orhun Yazıtları’nda devlet ve boy ismi olarak geçmektedir (Dokuz Tatar, Otuz Tatar gibi).
Osmanlı fermanlarında, Kırım Hanları için ilk defa 1696 yılında Tatar ifadesi geçmektedir. İslâm dünyasında ise, “Tatar” kelimesiyle kastedilen, “Moğol” idi. 13. yüzyılda yaşamış olan Arap tarihçi İbnül Esir, şamanist, kısmen budist Moğollardan bahsederken “Tatarların İslam ülkelerine gelişi”, “Tatarların Türkistan ve Maveraünnehir’e çıkışı”, “Kafir Tatarların Harzemşah üzerine yürüyüşü” gibi daima “Tatar” kelimesini kullanmaktadır. Abbasi Halifeliğini 1258’de yıkmış olan, Cengiz Han’ın oğlu olan, Tuluy’un oğlu Hülagü ve ordusundan, bütün çağdaş ve sonraki Arap tarihçileri “Tatar” diye bahsetmektedirler. Diğer milletler de, on üçüncü yüzyılda yeryüzünün en büyük devletini kurmuş olan Moğollardan “Tatarlar” diye söz etmektedirler. Alm. Tatar (-in f) (m), Fr. Tartare (m), İng. Tatar. Muhtelif zamanlarda, muhtelif anlamlarda kullanılan Tatar kelimesine ilk olarak Orhun kitabelerinde İstemi Hanın bir merasimine gelenler listesinde rastlanmaktadır. Aynı şekilde Kültegin ve Bilge Kağan kitabelerinde de Tatarlar çeşitli vesilelerle anılır. Bu kitabelerde Otuz-Tatarlar olarak geçen kavim, Göktürk ve Uygur kitabelerinde Dokuz-Tatarlar şeklinde geçer. Bayan-Çur Kağan kitabesinde Uygurlarla Tatarların yaptıkları savaşlar anlatılır. Tatarların Asya’dan batıya yayılmaları iki dalga halinde olmuştur. İlki Attila zamanındaki savaşlar esnasında batıya gitmişlerse de, çoğunluğu geriye dönmüş ve bir kısmı, Kuzey Kafkasya ve Karadeniz’de Bulgar birliğini kurmuşlar. Altıncı asırda bu birlik dağılmış ve Balkanlara doğru göçmüşlerdir. İkinci dalga ise Cengiz Hanın savaşları sırasında meydana gelmiştir. Moğol İmparatorluğunun dağılmasından sonra, batıya gelen Türk çoğunluklu Tatarlar, Altınordu Devleti’ni kurmuşlardır. Tatarların soyu hakkındaki araştırmalar bitmemekle beraber, Tatarlar Türklerin Kıpçak boyundan gelmektedirler. Bazı Çin kaynaklarına göre Tatarlar, bulundukları bölgeler, sosyal ve askeri yaşayış şekilleriyle farklılık göstermektedirler. Çin sınırına yakın bölgede yaşarlar. Düzgün giyimli, medeni ve aile düzeni olan insanlardı. Uzun yıllar Uygur Türkleri ile iç içe yaşamışlardır. Gelenekleri, Türkistan’da yaşayan Türk topluluklarının gelenekleriyle birebir örtüşmektedir. (Çuvaşlar) Türkistan’ın kuzeyinde, Çin sınırından uzak bölgelerde yaşamaktaydılar. Bir rivayete göre Cengiz Han’ın ataları olduğu düşünülmektedir. Çok ilkel bir hayat sürerler ve Çinliler tarafından Türklerden ayrı bir yapıya sahip olduğunu belirtmek için Kara Tatar adı ile adlandırılırlardı. Kırmızı yüzlü, büyük yanaklı, kirpikleri ve sakalları çok seyrek, belden yukarısı kısa, bacakları uzun, dolgun vücutlu insanlardır. Tatarlar Orta Çağ Ermeni müverrihlerince “ok atan millet” olarak tanımlanmıştır. Tatar savaşçılar, 1800’lü yıllarda Osmanlı ordusundaki Deliler adlı askeri birliğin dağılmasından sonra o boşluğu doldurmak amacı ile orduya alınmışlardır. Tatarlar, Fatih döneminde Kırım hanlığının Osmanlı ordusunun asli kuvvetlerinden biri haline gelmişlerdir.Sultan sefere çıktığında Kırım Hanlığından önemli sayıda savaşçıdan oluşan birlik Osmanlı ordusuna katılır ve sultanın emrinde özellikle vur kaç görevi yapan ve ana savaş öncesinde düşman kuvvetlerini yıldıran işlevi olan savaş birlikleriydi. Tatarlar usta at binicileriydi, dayanıklı atlarıyla kısa sürelerde uzun mesafeleri katedip anî baskınlar vermeleriyle ünlüydüler.