Türkiye son zamanların belki de en anlamsız tartışmalarından birini yaşadı. Her şey Sözcü Gazetesi Yazarı Rahmi Turan’ın köşesinde CHP’li bir ismin Saray’a gittiği iddiasıyla başladı. Bu iddiada Saray’a giden kişinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan icazet aldığı ve Erdoğan’ın da bu kişiye, CHP’nin başına geçmesi için yardım edeceği ileri sürülüyordu. İddianın ise asıl önem kazanması CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir televizyon programında bununla ilgili sorulan soruya “doğrudur” şeklindeki yanıtı oldu. Rahmi Turan daha sonra bu kişinin Muharrem İnce olduğunu açıklamasıyla oklar bu isme çevrildi. İnce ise yaptığı basın açıklamasında kendisine bu kumpası kuranların CHP içinde oluşmuş bir çete olduğunu ileri sürdü. Erdoğan’da konuyla ilgili Kılıçdaroğlu’na hodri meydan diyerek “Ben Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum, Kılıçdaroğlu kanıtlayamazsa genel başkanlığını ortaya koyuyor mu?” dedi. Erdoğan’ın da bu şekilde kesin konuşması olayın yalan ya da birileri tarafından ortaya atılan kumpas olduğunu ortaya koydu. Rahmi Turan üzerinde oluşan baskı ile kaynağının bir başka gazeteci olan Talat Atilla olduğunu açıkladı. Atilla’da kaynağının bir CHP’li olduğunu söyledi ve asla kaynağını açıklamayacağını ifade etti. Gazetecinin kaynağını açıklamaması saygın bir tutumdur ama kaynağ;ı gazeteciyi oyuna getirdiyse ve tezgahına düşürdüyse durum değişir. O yüzden kaynağın açıklanması gerekirdi. Nitekim Rahmi Turan’da olayın yalan olduğunu kendisinin kandırıldığını ve bu konuya müdahil olanların hepsinden özür dilediğini belirtti. Yani Türkiye astı astarı olmayan bir konuyu günlerce tartıştı. Bu haberi kimin ve niçin servis ettiği ise hala sırrını korumakta. Hürriyet Gazetesi Yazarı Albülkadir Selvi’ye göre bu olay AK Parti içinde yeni bir kıvılcımlanmaya ve canlanmaya neden oldu. Yerel seçimlerde CHP’nin başarısı AK Parti içinde bir burukluğa neden olmuştu. Taraflı ve tarafsız olarak herkesin takdirini kazanan, İYİ Parti, Saadet Partisi ve HDP gibi partileri aynı çizgide buluşturmayı başaran Kılıçdaroğlu’nun hanesine ise eksi yazıldı. Çünkü Kılıçdaroğlu bu olayı ilk duyduğunda “Hiçbir CHP’li böyle bir şey yapmaz ve bu ülkenin Cumhurbaşkanı böyle şeylerden medet ummaz” diyebilseydi herkesin gözünde başka bir büyür, bu olayda bu kadar dallanıp budaklanmazdı. Nitekim başta Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm CHP bu konuda sınıfta kalmıştır. Halk tarafından kendi iç meselesini bile çözemeyen bir parti konumuna düşmüşlerdir. İtibar kaybetmiş, rakiplerine moral vermişlerdir. Lakin herkes bilir ki Türk siyasetinin hafızası zayıftır. Bu olayda 2 haftaya kalmaz unutulup gidecektir. İnsanların görüşlerini etkilemese de siyaset tarihinde en etkili yalan haber olarak yerini alacaktır.