Merhaba değerli okuyucular. Bu hafta sizlere Anadolu Selçuklu Devletinin efsane liderlerinden Birinci Alaeddin Keykubat’ı anlatacağım. Bilgileri Wikipedia’dan derledim.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin 1220-1237 yılları arasındaki hükümdarıdır. Anadolu Selçuklu Devleti’ne en parlak günlerini yaşatan sultandır. Saltanatı boyunca inşa ettirdiği ve çoğu günümüze kadar ulaşan eserler, idari ve askeri bakımdan hem şahsına hem de devletine kazandırdığı prestij nedeniyle Türkiye ve dünya literatürünün en ünlü Selçuklu sultanıdır. Konya’daki Alâeddin Camii, Niğde’deki Niğde Kalesi, Antalya’daki Yivli Minare Camii ve Beyşehir’deki Kubadabad Sarayı, Sultan Alâeddin’in yaptırdığı en önemli eserlerdir.
1190’lı yılların başında doğduğu tahmin edilir. 1220 yılında Anadolu Selçuklu tahtına geçti. 1221 yılında Alanya (Alaiye) Kalesi’ni fethetti. Saltanatı yıllarında Anadolu’da Moğol tehlikesi ortaya çıkınca, Eyyubiler ile anlaşıp devletin önemli şehirlerinin surlarını (Konya, Sivas vb.) güçlendirerek birtakım önlemler aldı. Döneminde, ilk kez denizaşırı sefer düzenlenerek Kırım’da Suğdak Limanı alındı. Erzincan’ı alarak Mengücekliler Beyliği’ne, Harput’u da alarak Artukluların Harput koluna son verdi. 1230’da, Yassıçemen Muharebesi ile Harezmşahlar Devleti hükümdarı Celaleddin Harezmşah’ı yenilgiye uğrattı ve Harezmşahların yıkılmasına neden oldu. Bu da Anadolu Selçuklu Devleti’ni Moğollar ile sınır komşusu haline getirdi. 31 Mayıs 1237 tarihinde, Ramazan Bayramı’nın üçüncü gününde, Kayseri’de huzurunda bulunan yabancı elçiler için büyük bir ziyafet verdi ve bu ziyafette yediği bir kuş etinden dolayı zehirlenerek o gece öldü. Oğlu Gıyâseddin Keyhüsrev veya Emir Sadeddin Köpek tarafından zehirlendiği ileri sürülmektedir. Naaşı Konya’ya götürülüp zamanında Sultan I. Mesud (1116-1156) tarafından Alâeddîn Tepesi’nde yaptırılmış olan ve “Kümbed-hâne” adı ile anılan anıt mezarda defnedilmiştir.
Alâeddin Keykubad’ın en önemli seferlerinden bir tanesi de Alanya seferidir. Ordusu ve Antalya’dan gelen deniz kuvvetleri ile kış mevsiminde kaleyi kuşattı. İki aylık kuşatmanın sonunda kale teslim oldu. Yapılan anlaşmaya göre Sultan Alâeddin kaleyi teslim alarak Kyr Vart’ın kızı ile evlenecek, ona Alanya’ya karşılık Akşehir beyliği ve birkaç köyün mülkiyeti verilecekti. Böylece Sultan Akdeniz sahilindeki bu kaleye kendi adına nisbetle “Alâiye” denilmesini, yeniden imarını ve burada bir tersane inşasını emretti (1221). Kyr Vart’ın kızı ile düğün yaptı. Tarihe Mahperi Sultan (Hunat Hatun) olarak geçen Hristiyan eşinden oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev dünyaya gelmiştir. Sultan, Alaiye’nin fethinden sonra kışı geçirmek üzere Antalya’ya gitti; yolculuk esnasında Kyr Vart’ın kardeşinin idaresindeki Alara Kalesi de fethedildi.
Sultan Alaeddin, Trabzon Rum İmparatorluğunun gücünü kırmak için Sinop’ta bir donanma inşa ettirdi. Karşı kıyıdaki Sudak, 1223’te Moğollar tarafından istila edilmiş ve halkın bir kısmı Selçuklulara sığınmıştı. Trabzon Rum İmparatorluğu’nun durumu fırsat bilerek Sudak Limanı’nı elde etmeye çalıştıklarını öğrenen Keykubad, Kastamonu emiri Hüsameddin Çoban’ı Karadeniz donanmasıyla Kırım Seferine memur etti. Emir Çoban Sudak’ı fethedip (1227) şehirde bir cami inşa ettirdi ve askerlerini yerleştirdiği bir garnizon kurdu. Ruslar Suğdak’ın Selçuklu hakimiyeti altına girmesini tanımak zorunda kaldılar. Buradaki Selçuklu hâkimiyeti uzun sürmemiş, muhtemelen 1239 yılında tekrar Suğdak’a gelen Moğollar burayı ele geçirmişlerdir. Keykubad, Moğol tehlikesine karşı doğu sınırlarını güçlendirmek için Erzurum ve Erzincan’daki beylikleri ortadan kaldırarak doğrudan Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlamak istiyordu. 1228’de Mengüçlü Beyliği’ni ortadan kaldırdı. Divriği hariç bütün Mengücüklü ülkesini Selçuklu topraklarına kattı. Oğlu Gıyâseddin Keyhusrev’i Mengücük iline melik olarak gönderdi; Antalya subaşısı Mübârizüddin Ertokuş’u da ona atabeg tayin etti. Erzurum Beyi Cihanşah’ın Eyyûbîler ile birleşmesi üzerine Erzurum seferi ertelendi.