Sayfa Yükleniyor...
Merhaba değerli okuyucular. Bu hafta sizlere Bedir Savaşı’nı anlatacağım. Bilgileri Wikipedia’dan derledim. Bedir Muharebesi veya Bedir Savaşı, Miladi 14 Mart 624 (Hicri 17 Ramazan 2) tarihinde Müslümanların, Mekke’nin Kureyşli paganlarla yaptığı ilk savaştır. İslam peygamberi Muhammed’in liderliğindeki sahabelerden oluşan Müslüman ordusu, Ebu Cehil’in önderlik ettiği Kureyş ordusunu savaş meydanında mağlup etmiş, Ebu Cehil de dahil olmak üzere 70 Kureyşli ölmüştür. Bu muharebe, Müslümanların yaptığı ve kazandığı ilk savaştır. Savaş sonrası Kureyşlilerin başına geçen Muhammed’in kayınbabası Ebu Süfyan, Müslümanlardan intikam almak için yemin etmiş ve Kureyşli paganlar ile Müslümanlar arasındaki çatışmalar hız kazanmıştır.
Ancak, ünlü tarihçi Robert G. Hoyland tarafından derlenip bir kitap olarak yayımlanan 7. yüzyıldan kalan İslam dışı eserlerde, bugün İslam kaynaklarında yer alan Muhammed karakterinin yer alması; Muhammed’in kurgusal bir kişilik olduğu ve gerçekten yaşamadığı iddialarını geçersiz kılmıştır. Örneğin, Ermeni tarihçi Sebeos’un 660’lı yıllarda, Muhammed’in ölümünden 30 yıl sonra yazdığı kroniklerinde, Araplar arasından çıkan bir peygamberden günümüz anlatılarıyla uygun bir şekilde şöyle bahsetmektedir: “O dönemde İsmailoğulları arasından Mahmed (Muhammed) isminde bir adam, bir tüccar olarak ön plana çıktı. Hakikatin yolu hakkında vaiz olarak çıkan bu adam, söylendiğine göre Tanrı tarafından vahiy aldı ve onlara İbrahim’in Tanrı’sını tanımayı öğretti. Şimdi, ona emir yükseklerden geldiği için, tek bir düzende hepsi din birliği içinde bir araya geldi. Eski putperest inançlarını terk ederek, babaları İbrahim’e görünen, yaşayan Tanrı’ya döndüler. Muhammed onlara leş yememelerini, içki içmemelerini, yalan yanlış konuşmamalarını ve zina etmemelerini emretti”
Bugün, İslam peygamberi Muhammed’in yaşamadığına dair ortaya atılan iddialar akademik çevrelerde çok az kişi tarafından kabul edilmekte ve eleştirilmektedir.
Muaviye’nin ölümü sonrasında çıkan iç karışıklıklarda Kâbe, Yezid’in askerlerince mancınıklar kullanılarak taşa tutulmuş, isabet alan karataş (Hacerü’l-esved) üç parçaya bölünmüş, Kâbe yıkılmıştır. Kanadalı arkeolog ve İslam tarihi araştırmacısı Dan Gibson’un iddiasına göre bu yıkım bugünkü Mekke şehrinde değil, bundan yaklaşık 1200 kilometre kuzeyde, Petra’da gerçekleşmişti. Araştırmalarında, en eski camilerin kıble duvarları veya mihrap girintilerinin Petra’yı göstermeleri nedeniyle, bu bulgularla ayet, hadis ve siyer kaynaklarındaki ipuçlarını bir araya getiren Gibson, Muhammed’in Petra’da yaşamış ve buradan Medine’ye göç etmiş olduğu iddia etti. Ona göre Kur’an’da bahsedilen “bekke” veya “mekke” sözcükleri de Petra’yı ifade eden kelimelerdi. Ona göre Müslümanların ilk kıblesi de Kudüs’teki Mescid-i Aksa değil, Petra’daki Al-Lat tapınağı olarak kullanılan Kabe idi. Bu yapı, Müslümanlar arasında İkinci Fitne olarak nitelenen Abdullah bin Zübeyr ayaklanması sırasında mancınıklarla yıkılmış, İbn-i Zübeyr karataşı diğer kutsal eşyalarla birlikte alarak Emevi saldırılarından uzakta, bugünkü Mekke’nin bulunduğu yere taşımış, yeni tapınağı burada inşa etmişti. Emevilere karşı Abbasilerin desteğini kazanan yeni mekan, birkaç yüzyıllık bir geçiş dönemi sonunda tamamen benimsenmiş, yeni yapılan camilerin yönü, yeni Mekke’ye dönük olarak inşa edilmeye başlanmıştır. Ancak Emevi etkisinde kalan Kuzey Afrika ve Endülüs camileri, yönlerini bambaşka bir yöne, Güney Afrika’ya çevirerek yeni kıbleye karşı çıkmaya devam etmişlerdir.
Ancak bu iddialarının tarihsel olarak herhangi bir tutarlılığı yoktur. 7. yüzyılda yaşayan John Bar Penkaye isimli Süryani bir yazarın, Abdullah İbn-i Zübeyr’in isyanı devam ederken yazdığı kroniklerinde Kâbe’nin taşınmasından veya Petra’dan bahsetmemesi, Kâbe’nin konumunun çölün uzak noktalarında olarak bahsetmesi, Kâbe’nin taşındığı veya aslında Petra’da bulunduğu iddialarının geçerliliğini yitirtmektedir. Ayrıca, 741 yılında yazılmış olan bir Bizans-Arap kroniğinde Yezid’in Petra’ya değil de Mekke’ye saldırdığından bahsetmesi, 8. yüzyılda yaşamış Theofanis isimli Bizanslı yazarın da benzer bir şekilde olayın bir zamanlar Bizans toprağı olan Petra’da değil de Mekke’de yaşandığından bahsetmesi herhangi bir kaynakta Dan Gibson’un iddia ettiği gibi olayın gerçekleşmemiş olması, bu iddiaları geçersiz kılmaktadır.