2

İbn-i Haldun


  • Oluşturulma Tarihi : 12.06.2021 07:21
  • Güncelleme Tarihi :

Merhaba değerli okuyucular. Bu hafta sizlere İbn-i Haldun’u analatacağım. Bilgileri Wikipedia’dan derledim. Keyifli okumalar.
Ebu Zeyd Abdurrahman bin Muhammed bin Haldun el Hadramî veya tanınan kısa adıyla İbn-i Haldun modern historiyografinin, sosyolojinin ve iktisatın öncülerinden kabul edilen 14. yüzyıl düşünürü, devlet adamı ve tarihçisi. Ayrıca İslam aleminde Liberalizm ilkelerini kitaplarında bulunduran ilk Müslüman düşünür. Köklü bir aileden geldiği için iyi bir eğitim aldı. Tunus ve Fas’ta devlet görevlerinde bulunduktan sonra Gırnata ve Mısır’da çalıştı. Kuzey Afrika’nın o dönem istikrarsız ve entrikalarla dolu siyasal yaşamı 2 yıl hapiste yatmasına neden oldu. Bedevi kabilelerini çok iyi tanımasından dolayı aranan bir devlet adamı ve danışman
oldu. Mısır’da 6 defa Maliki kadılığı yaptı. Şam’ı işgal eden Timur ile görüşmesi bir fatih ile bir bilginin ilginç buluşması olarak tarihe geçti.
Siyasal yaşamdan çekildiği dönemlerde adını tarihe geçiren 7 ciltlik dünya tarihi Kitâbu’l-İber ve onun giriş kitabı olarak düşündüğü Mukaddime’yi yazdı.Eseri, Arap dünyasında etki yaratmasa da Osmanlı tarih anlayışını derinden etkiledi. Başta Katip Çelebi, Naima ve Ahmet Cevdet Paşa olmak üzere Osmanlı tarihçileri Osmanlı Devleti’nin yükseliş ve çöküşünü pek çok defa onun teorileriyle analiz etti. Arap dünyasında yeniden keşfedilmesi ancak Arap milliyetçiliğinin gelişmeye başlaması ile oldu. 19. yüzyıldan itibaren ise Avrupalı tarihçiler tarafından keşfedildi ve eserleri büyük takdir gördü. Öyle ki Toynbee, aradan geçen yüzyıllardan sonra onun için şöyle dedi: “Herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük tarih felsefesinin sahibi” 

İbn-i Haldun’un yaşamı çok iyi belgelenmiştir. Hayatı hakkındaki en önemli kaynak, kendi yazdığı otobiyografisi Et- Tarif adlı eserdir. Bu eserde hayatına ilişkin
çeşitli dokümanlar ayrıntılı şekilde aktarılmıştır. Bununla birlikte otobiyografisi özel hayatı ve ailesinin geçmişi hakkında çok az bilgi içerir. Endülüs’te yaşayan ve Beni Haldun olarak anılan bir aileden olup, 1332’de (Hicri 732) Tunus’ta doğdu. Endülüs’te önemli devlet görevlerinde bulunan ailesi, 13. yüzyılın ortalarında Endülüs’ün Kastilya kralı III. Ferdinand tarafından ele geçirilmesinden sonra Tunus’a göç etti. Ailesi Tunus’taki Hafsi hanedanının yanında resmî hizmetlerde bulundu. Buna karşın İbn-i Haldun’un babası ve dedesi politik hayattan çekilmiş ve kendilerini mistik bir hayata vermişti. Erkek kardeşi Yahya İbn Haldun da tarihçi idi ve Abdülvadi hanedanı
üzerine bir kitap yazmış ve sarayın resmî tarihçisi olmak isteyen bir rakibi tarafından suikasta uğramıştı. Eğitimi bitince Tunus şehrinde Hafsi hanedanından Sultan Ebu İshak İbrahim II. El-Mustansır’a yazman yapıldı. 1347 yılında Ebu Hasan Tunus’u işgal ettiğinde, henüz yirmi yaşında idi. Merini sarayı ile iyi ilişkileri olduğu için Tunus’tan Fas’a taşındı ve burada Sultan Ebu İshak’ın isteği ile İbn Tafragin’in kaleminde alâmet kâtibi olarak çalışmaya başladı. Alâmet katibinin görevi, besmele ile ondan sonra gelen resmî yazı arasına kaligrafi ile “Allah’a hamd olsun, Allah’a şükür” ifadesini yazmaktı. Bu dönemde, şu anda dahi Fas mimarisinin en güzel örneklerinden olan Ebu İnaniye medresesinde yaşadı ve çalışmalar yaptı. Dönemin Merini Sultanı Ebu İnan Faris, İbn-i Haldun’u daha sonraları sultan fermanlarını yazma görevine getirdiyse de, bu, genç İbn-i Haldun’un adının sultana karşı bir takım entrikalara karışmasının önüne geçemedi. 25 yaşında iken hapse atıldı ve Ebu İnan Faris’in ölümüne kadar, 22 ay hapiste kaldı. Ebu İnan Faris’in 1358’de ölümünden sonra oğlu ve halefi tarafından serbest bırakıldı. Bu sırada sürgünde yaşayan amcası Ebu Salim ile gizlice anlaştı. Ebu Salim, Fas’ın idaresini ele geçirince İbn-i Haldun’a sır kâtipliği ve hâkimlik gibi önemli görevler verdi.

Mısır’da kölemen emirlerinin isyan çıkardığı haberini aldı. Ordusunu Şam önünde bırakarak Kahire’ye döndü. İbn-i Haldun diğerleriyle birlikte kuşatılmış Şam’da kaldı. Ülker Gürkan’a göre İbn-i Haldun’u etkileyen herhangi bir düşünürden söz etmek zordur. Mukaddimesinde “Yunan” ve “Rum” düşünürlerden, özellikle
Aristo ve Eflatun’dan bahsetmişse de, ne Aristo, ne Eflatun ne de sıkça karşılaştırılmış olduğu Tukididis’in doğrudan doğruya eserlerini okumuş olduğuna dair bir bilgi yoktur. Birçok yerde Aristo’dan küçümseyici bir dille bahsetmekte ve İslam düşünürlerine ise ancak onları yermek için değinmektedir. Farabi’nin “faziletli şehri”nden bahsederken, toplumsal gerçekliğin böyle bir devlet göstermediğini belirterek açıkça ifade etmiştir.

İbn-i Haldun
Hulusi Yeğmen
Yazarımız Kim ?

Hulusi Yeğmen