Sayfa Yükleniyor...
Merhaba değerli okuyucular. Bu hafta sizlere Karakoyunluları anlatacağım. Bilgilerimin kaynağı Wikipedia’dır. Karakoyunlular ya da Karakoyunlu Devleti başkenti Tebriz olan ve 1380-1469 yılları arasında bugünkü Doğu Anadolu Bölgesi, Güney Kafkasya, Azerbaycan ve Kuzey Irak topraklarında egemenlik sürmüş Oğuz Türklerinin kurmuş olduğu bir devlet. Bayraklarında açıklanan damga Eski Sakalardan bu yana Hunların, Memlüklülerin, Selçukluların, Moğol-Tatarların, kullandığı “Ejderha yüreği” veya “Yaşam Çiçeği” damgası vardı. Karakoyunlu aşireti 1284-1292 yılları arasında Türkistan’dan Fırat ve Dicle nehirlerinin yukarı vadilerine yerleşmiştir. Konar göçer bir Türkmen aşireti olan Karakoyunlular yazı Aladağ yaylalarında, kış aylarını ise Diyarbakır ve Fırat civarında geçirirlerdi.
Kösedağ Savaşı’ndan (1243) sonra Anadolu’ya hakim olmaya başlayan İlhanlılar’ın etkisinin azalmaya başladığı dönemlerde Karakoyunlu aşiretinin en büyük ve nüfuslu kollarından Baharlı kolu reisi Bayram Hoca Celayirîler’e bağlı kalarak yöresel yönetimini kurmuştu. Kardeşi Murad Hoca ise Celayirîler’in Musul valisi idi. 1365’ten 1382’ye dek adı geçen bu devlete tâbi oldular. Bayram Hocanın 1382 yılında ölümü üzerine yerine oğlu ya da kardeşinin oğlu olan Kara Muhammed aşiretin başına geçti. Kara Muhammed, Celayirîler’e sadık kalarak babasının idare ettiği yerleri ve aşiret beyliğini elinde tutup kızını da hükümdar ile evlendirerek durumunu güçlendirdi. 1387 yılında Tebriz’i ele geçirmiş ancak burayı Timur’a terk etmek zorunda kaldıysa da ikinci defa burayı ele geçirdikten sonra Berkuk adına hutbe okutarak Timur’a karşı Memluklular’a itaat ettiğini göstermiştir. Kara Muhammed 1390 yılında beylik rekabeti sırasında Suriye’de yapılan savaşta hayatını kaybetmiştir. Kara Muhammed’in ölümünden sonra yerine oğlu Mısır Hoca bey olduysa da başarılı olamayarak yerine Karakoyunlu Devletini meydana çıkaran Kara Yusuf geçmiştir.
Kara Yusuf 1400’de Celayirîler’le birlikte hareket etseler de Timur İmparatorluğu tarafından yenilgiye uğrayarak önce Osmanlı Devleti’ne sığınmış daha sonra Suriye’ye sığındıkları sırada Timur’dan çekinen Memluk sultanı tarafından Celayiriler sultanı Ahmed ile birlikte Şam’da hapsedildi. Memluk sultanına isyan eden Şam valisi tarafından hapisten çıkarıldı. Celayiri Sultanı Ahmed’le birlikte Bağdat’ı Timurlulardan geri aldıktan sonra Kara Yusuf faaliyetlerine başladı. 1407 ve 1408 yıllarında iki defa Timurlular ordusunu yenilgiye uğrattıktan sonra Tebriz ve Azerbaycan’ı ele geçirdi. Daha sonra Diyarbakır’ı merkez yapan Akkoyunlu hükümdarı Kara Osman’ı da yenilgiye uğratarak etkinliğini sağlamlaştırdı. Daha sonra Kara Yusuf Tebriz’i merkez yaparak oğlu Pir Budak’la birlikte hükümdarlığını ilan etti. Kara Yusuf’un oğluyla hükümdarlığını ilan etmesi Celayiriler ile arasının bozulmasına sebep oluş ve 1410 yılında bir yaylak antlaşmazlığı nedeniyle aralarında savaş başlamıştır. Celayiriler hükümdarı Sultan Ahmed komutasındaki ordu Tebriz’i ele geçirse de Erzincan kuşatmasından dönen Kara Yusuf yapılan savaşta Sultan Ahmed’in ordusunu yenilgiye uğrattı ve esir alınan sultan öldürüldü. Bu galibiyetten sonra Irak-ı Arab ve Bağdat’ı da ele geçirdi. Akkoyunlular, Şirvan ve Gürcistan hükümdarlarını da yenilgiye uğrattıktan sonra Irak-ı Acemi tamamen ele geçirdi. Bunun akabinde 1419 yılında Gaziantep taraflarına akınlar yaptı.
Karakoyunlular zamanında Şiilik faaliyetleri yaygınlaşmıştır. Azerbaycan ve Anadolu’da Şeyh Cüneyd-i Safevi’nin başarılı faaliyetleri. Huzistan’da Muşaşalar’ın hareketleri Şiiliğin silahla yayılmaya çalışıldığını gösteren en önemli delillerdir. Yar Ali gibi Karakoyunlu hanedanında Ali’ye karşı şuurlu bir sevginin mevcut olduğu söylenebilir. Ancak Kara Yusuf, İskender ve Cihan Şah’ın paralarında dört halifenin isimleri görülür. Ayrıca çağdaş Akkoyunlu, Memlük ve Timurlu kaynaklarında Karakoyunlu hükümdarlarının Şiiliğe meyilleri olduğu hakkında bir kayda rastlanmamaktadır. Cihan Şah Mirza yazdığı Türkçe şiirlerle Azerbaycan edebiyatında önemli bir mevkiye sahiptir. Onun Molla Camî ile mektuplaştığı ve alimleri himaye ettiği bilinmektedir. Celaleddin ed-Dewani bunlardan biridir. Cihan Şah’ın oğullarından Pir Budak da şair ruhlu bir şehzade olup beğenilen şiirleri vardı. Kardeşleri Hüseyin Ali’nin tahta çıkması için harekete geçen kız kardeşleri Şah Saray ve Arayiş’in de şair oldukları kaynaklarda belirtilmektedir.