Sayfa Yükleniyor...
Bugün bir dönem dünya tarihini de derinden etkileyen sosyalizm ideolojisine değineceğim. Öncelikle sosyalizm, sosyal ve ekonomik alanda toplumsal refahı devlet kararlarının getireceğini ve üretim araçlarının hakimiyetinin toplumlara ait olduğunu savunan, işçilerin yönetime katılmalarına ağırlık veren, özgür girişimi devletin ve sendikaların baskısı altında tutmaya çalışan, telkin ve propagandalarını eğitim, tarım ve vergi reformları üzerinde yoğunlaştıran ekonomik ve siyasi teori.[ “Sosyal mülkiyet”; kooperatif işletmeler, ortak mülkiyet, devlet mülkiyeti, özkaynakların yurttaşlık mülkiyeti veya bunların bir karışımı olabilir. Sosyalizmin pek çok çeşidi vardır ve bunların tek bir tanımı yoktur. İdeolojiyi savunanların toplumsal mülkiyet türleri, yönetimi üretken kurumlarla birlikte nasıl şekillendirecekleri ve sosyalizmi oluşturma konusunda devletin rolünün ne olacağı gibi konularda farklı düşünceleri mevcuttur. Sosyalist fikirler tarih boyunca dile getirilmiş olsa da 19. yüzyıla kadar siyasi bir şekil almış değildi. Bu şekilleniş, sanayi kapitalizmine karşı esnafların çıkarlarını dile getirmesiyle başladı. Fakat kısa süre sonra işçilerin sorunlarına odaklandı. Sosyalizmin çıkış amacı kapitalist ekonomiyi ortadan kaldırmak ve yerine ortak mülkiyet anlayışına dayanan bir ekonomi oluşturmaktı. Bu amaç devrimci, ütopik bir karakter taşıyordu. Sosyalizmin tam olarak teorik bazda şekillenmesi Karl Marx tarafından gerçekleştirilmiştir. Karl Marx kapitalizmin yerini sosyalizme bırakacağını ön görüyordu. Bu fikir akımı çok fazla ülkeyi etkilemiş ve Rusya başta olmak üzere diğer ülkelere yayılmıştır. Uzun yıllar soğuk savaş döneminin sürmesinde etkili olmuştur. Sosyalizm ne yazık ki Marx’ın hayal ettiği şekilde ülkelerde uygulanmamıştı. Sonuç itibariyle Sovyetlerin parçalanmasıyla büyük bir kan kaybına uğramıştır. Günümüzde bu ideolojiyi sürdüren belli ülkeler olsa da görünen bu ideolojini kağıt üzerindeki ütopik dünyanın gerçekleşme olasılığının azlığıdır.