FIBA Basketbol Avrupa Şampiyonası’nda gümüş madalya ile bizlere büyük gurur ve sevinç yaşatan A Erkek Basketbol Milli Takımımızı yürekten tebrik ediyorum. Tüm Türkiye’nin tek yürek, tek kalp ile meydanlarda, sokaklarda, dükkanlarda coşku ve heyecanla izlediği final maçında Almanya’ya 88-83’lük skorla kaybetsek de onlar gönüllerin şampiyonu oldu. Basketbol heyecanına hep beraber ortak olduk. En çok ihtiyaç duyduğumuz, birlikte sevinebilmeyi, birlikte üzülmeyi milli maçlarda tanıklık ediyoruz.
2001 yılından sonra ilk kez madalya kürsüsüne çıkarak gümüş madalya ile Riga’dan ülkemize dönen “12 Cesur Adam” göğsümüzü kabarttı. 24 yıllık madalya hasretine son veren, her maçta son topa kadar savaşan, mücadeleden asla vazgeçmeyen, karakteriyle oynayan bu takım turnuvaya damga vurdu. EuroBasket 2025’te ilkler yaşanırken milli takımımız, azmiyle, kararlılığıyla ve savaşçı kimliğiyle 12 Dev Adam ruhunu canlandırdı. Ülkemizdeki basketbol bayram havasını yaşadık.
A Grubu’nda ilk maçımızda Letonya karşısında Ercan Osmani’nin ilk basketiyle turnuvada en hızlı basket rekoruyla rakiplerimize aslında net bir mesaj vermiştik. EuroBasket öncesi bizi küçümseyen, küçük görenlere, bıyık altından gülenlere esasında en iyi cevabı sahada verdik. Turnuvaya iyi başladık, iyi bitirdik… Bu sefer turnuvadan önce şişirilmiş medya reklamlarını, pohpohlamaları, abartılı ve şaşaalı sosyal medya paylaşımlarını görmedik. Doğru basketbolla, akıllı oyunumuzla herkes elinden gelen iyi performansı sahaya yansıttı.
Bu tarz organizasyonlarda günlük performanslar çok önemlidir. Ay-yıldızlılar, finale kadar 8’de 8 galibiyet alarak çıktı. Geçmiş turnuvalara baktığımızda şu ana kadar en iyi milli takım performansını izledik. Hem istatistik olarak hem de mücadele açısından takdire şayan bir Avrupa Şampiyonası’nı gümüş madalya ile taçlandırdık. Başantrenör Ergin Ataman’a da ayrı bir teşekkür etmek istiyorum. Meydan okumasıyla ünlü tecrübeli antrenörün kulüpler bazında Avrupa’da almadığı kupa kalmadı. Milli takımımızla çok istedi ama gümüş madalya kazandırdı. Toplumumuzda hızla artan kutuplaşma ve ayrışma sporda maalesef yaşanıyor. Bazı taraftarların sosyal medya paylaşımlarında Ergin Hoca’ya yaptıkları saygısızlığı ise kınıyorum. Ergin Hoca’nın her zaman daha fazla alkışı hak ettiğine inanıyorum.
Gönül isterdi tabii ki ilk kez milli takımımız şampiyonluk kupasını havaya kaldırsın ama olmadı. Bu jenerasyon ile gördük ki önümüzdeki turnuvalarda Dünya Kupası’nda, Olimpiyatlar’da yine harikalar yaratacaktır. Yeter ki biz hep inanalım, güvenelim. Futbol ülkesinde basketbol başarıları her zaman gölgede kalmıştı. Yine gölgede kaldığını düşünüyorum çünkü aynı başarı futbol takımımızda olsa ülkenin 1 hafta resmi tatil olacağına inanıyorum. Kadın Voleybol Milli Takımımızda aynı durumu yaşadık. Eğer ülkede spor bilincini, spor kültürünü oluşturmak istiyorsak futbolun dışında başka sporların da olduğunu yöneticilerin bilmesi gerekiyor. Destek, yatırım ve sponsorların futbol dışındaki branşlara doğru bir şekilde kullanıldığında olimpiyatlarda başarı karnemizin daha iyi olacağını düşünüyorum.
EuroBasket’te tarihi bir yolculuğu geride bıraktık… 24 yıl sonra yeniden çıktığımız finalde Almanya’ya karşı son ana kadar savaşan 12 Dev Adam, Avrupa ikinciliğiyle hepimize gurur yaşattı. Bir hayali gerçeğe dönüştürerek önümüzdeki dönemler için meşaleyi yaktık. Uzun yıllardan sonra şeytanın bacağını kıran, ülkedeki basketbolun düşüşünü çukurdan çıkararak tekrardan ayağa kaldıran “12 Cesur Adam” basketbol sevgisini bir daha aşıladı.
Minik ve genç basketbolculara örnek olan milli takımımızın oyuncularına hepsine ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Teknik ve idari ekibinden oyuncu kadrosuna kadar herkes büyük mücadele etti. Cedi Osman, turnuvayı toplam 29 üçlük isabetiyle tamamladı ve turnuvanın en yüksek sayısına ulaşan oyuncusu oldu. Alperen Şengün, üst düzey performansıyla şapkadan tavşan çıkartarak turnuvanın en iyi beşine seçildi. Ergin Ataman ise en iyi antrenör oldu. Bütün oyuncularımızla büyük gurur duyuyoruz.
Final maçındaki “Son topu Alperen mi, Cedi Osman mı kullanmalıydı?” polemiklerini bir kenara bırakarak geleceğe umutla bakmamız gerekiyor. Son yıllarda kulüpler seviyesinde ülke basketbolumuz Avrupa’ya damga vururken milli takım seviyesinde başarılara hasret kalmıştık. Artık gözümüzü Olimpiyatlara ve Dünya Kupası’na dikmemiz lazım… Olimpiyatlara en son 1952 yılında katılan Basketbol Milli Takımımızın, 2028 Los Angeles Olimpiyatları’na katılarak madalya kürsüsünde İstiklâl Marşı’mızı okutması gerektiğini düşünüyorum. Tebrikler “12 Cesur Adam”, hepinizle gurur duyuyoruz.