İsraf: Yediğimizden çok, tükettiğimizden azalan vicdanlar


  • Oluşturulma Tarihi : 19.08.2025 11:03
  • Güncelleme Tarihi : 19.08.2025 11:03

Geçtiğimiz günlerde alışveriş yaptığım markette yine aynı yaşlı İsveçliyi gördüm. Her seferinde yaptığı gibi, meyveden yalnızca birer adet, küçük bir ekmek, ihtiyacı kadar sebze… Kısacası, hayatına yetecek kadarını alıyordu. Merakımı yenemeyip sordum:
“Affedersiniz, her seferinde bu şekilde az az alıyorsunuz. Maddi bir sıkıntı mı var?”
Gülümsedi, gözlerinde hayatın öğretmiş olduğu dinginlik vardı:
“Hayır, eşimle beraber yaşıyoruz. İkimiz de emekliyiz. Her gün yiyeceğimiz kadarını alırız. Fazlasını almaya ne gerek var? Hem yarına çıkacağımızın garantisi yok, hem de fazlası çöpe gider, bu da israftır.”
Sonra bana dönüp sordu:
“Peki siz evde kaç kişisiniz?”
“Üç kişi” dedim.
“Üç kişisiniz ama elinizdeki poşetlerde beş kişinin bir haftada bitiremeyeceği kadar meyve sebze var. Bunların bir kısmı bozulacak ve çöpe gidecek. Yazık değil mi? İhtiyacın kadar alsan hem taze olur, hem de israf etmemiş olursun.”
O an hem utandım hem de derin bir ders aldım. Üstelik bunu bana söyleyen, dinle ilgisi olmadığını söyleyen bir İsveçliydi. Oysa benim dinim, bizim inancımız, açıkça “İsraf haramdır” diyor. Ama nedense bu uyarıya en az kulak veren, en çok savurganlığı yapan yine biz oluyoruz.

İSRAF SADECE YEMEKTE DEĞİL

Bizim toplumumuzda israf sadece yiyecekle sınırlı değil. Su, enerji, zaman, hatta sevgi ve merhamet bile israf ediliyor. Açık bırakılan musluklardan, boşuna yanan lambalardan, sırf moda diye alınan kıyafetlerden, sırf “hava olsun” diye verilen gereksiz siparişlerden, sosyal medyada gösteriş için yapılan sofralardan… Hepsi ama hepsi, aslında çöpe atılmış ekmekten farksızdır.
Türkiye’de yıllık 23 ila 26 milyon ton arasında gıda israf ediliyor . Bu miktar, sadece ekonomik değil; aynı zamanda ekolojik ve toplumsal bir felaket.
Gıda israfı nedeniyle her yıl 4 milyar 380 milyon ekmek çöp oluyor – ama gerçek bu değil mi, sofralarımıza gelmeden kullanmadigimiz ihtiyac fazlası çürüyen ekmekler… .
Evsel anlamda ise her yıl 7,76 milyon ton, yani kişi başına ortalama 93 kilogram gıda çöpe atılıyor .
Miktarı rakama çevirirsek, bu israf yıllık 214 milyar TL’ye varıyor – öyle bir para ki, meyve-sebzede yalnızca TÜBİTAK verilerine göre 12 milyon ton ve 25 milyar TL’lik ürün boşa gidiyor .

SERPME KAHVALTILAR VE GÖSTERİŞ ÇILGINLIĞI

Özellikle son yıllarda serpme kahvaltılar adeta bir “israf şöleni” haline geldi. Masalarda onlarca çeşit peynir, zeytin, reçel, yumurta, meze… Birer lokma tadına bakılıyor, sonra her şey çöpe gidiyor. Oysa o sofralardan artanlarla aç bir köy doyabilir.

Restoranlarda sırf gösteriş olsun diye, yiyemeyeceği kadar yemek sipariş edenler yok mu? Sonra hepsini sosyal medyada paylaşıp “beğeni” toplayanlar… Bu açgözlülük değil de nedir? Bu görgüsüzlük değil de nedir? Hangi vicdan bu tabloya “normal” diyebilir?

DÜNYADA AÇLIKTAN ÖLENLER VAR!

Her gün televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada görüyoruz. Savaşların, sömürünün, yoksulluğun ortasında, binlerce insan bir lokma ekmek bulamadığı için ölüyor. Afrika’da çocuklar açlıktan kolları incelmiş, gözlerinde umut kalmamış halde can veriyor. Bir parça yiyecek için çöpleri karıştıran insanlar var. Biz ise, sırf canımız istemediği için, sırf “ucuz diye aldık” diye tonlarca yiyeceği çöpe atıyoruz.

Bu nasıl bir vicdansızlıktır? Bu nasıl bir vurdumduymazlıktır?

İSRAF BİR GÜNAH, BİR SUÇ, BİR VEBALDİR

İsraf sadece cebimize zarar vermez, sadece çöpe giden yiyecekle sınırlı değildir. İsraf, kul hakkıdır. Aç insanların, yetimlerin, yoksulların, geleceğin hakkını çalmaktır. Biz çöpe atarken, birileri o çöplerden beslenmeye çalışıyorsa, bunun hesabını kim verecek?

Dinimiz açıkça “İsraf edenler şeytanın kardeşleridir” buyuruyor. Buna rağmen hâlâ israfa devam ediyorsak, neye inanıyoruz, hangi değerleri savunuyoruz?

SON SÖZ: BİRAZ EMPATİ, BİRAZ VİCDAN!

Biraz empati yapalım. Bir gün sofraya oturduğumuzda ekmek bulamadığımızı düşünelim. Çocuğumuzun gözlerinin içine bakıp da ona yemek veremediğimizi hayal edelim. İşte o zaman belki anlarız çöpe attığımız her lokmanın değerini.

Ben bir Müslüman olarak bu dersi bir ateistten öğrendim. Utandım. Gerçekten utandım. Ve anladım ki, asıl mesele din ya da ideoloji değil, vicdan meselesi.

O yüzden çağrım şudur:
İsraf etmeyin! Çünkü israf, sadece yiyecekleri değil, insanlığımızı da tüketiyor.

Mehmet Özer 
Ilkses İsveç Temsilcisi

İsraf: Yediğimizden çok, tükettiğimizden azalan vicdanlar
Mehmet Özer
Yazarımız Kim ?

Mehmet Özer