Sayfa Yükleniyor...
Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van'da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Firari guvercinler su başlarında
Ve karaca sürüsü,
Keklik takımı...
33 KURŞUN (şiirinden)
Sekiz Kardeşin en küçüğü olan Ahmed Arif 23 Nisan 1927’de Diyarbakır’da doğdu. Çok küçük yaştayken annesi Sâre’yi kaybeden usta şair, babasının yanında büyümüştür. Daha küçük yaşlarda şiir yazmaya başlayan Ahmet Arif, şiirlerinde hep Anadolu’yu ve Anadolu insanını destansı bir dille anlatmıştır. Bu şiirlerin başında ise “33 Kurşun” adlı şiiri gelmektedir. Bu şiir Van’da üstü kapanmaya çalışılan bir katliamın tüm dünyaya ihbarı gibidir.
Peki bu 33 Kurşun’un hikâyesi nedir?
78 yıl önce, 1943 yılının temmuz ayında Van’ın Özalp ilçesinde vuku bulan bu hadise, tarihimizin en büyük utançlarından biridir. O gün, 33 kişi, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın emriyle kurşuna dizildi. Cumhuriyet tarihinde yapılan yargısız infazların en büyüklerinden biri bu.
Olayın başlangıcı ise şöyle: İran sınırından Türkiye’ye girerek hayvan kaçıran insanların olduğuna dair bir haber geliyor. Olay “sivil” yollardan halledilmeye çalışılsa da bir sonuç alınamıyor. Devreye dönemin Van’ın Özalp ilçe Kaymakamı Hilmi Tuncel girer ve sorunu yine halledemez. Bu sorunu halledemeyen Hilmi Tuncel, orduyu devreye sokar. Orduyu ise nasıl devreye sokacağının bile planını yapmıştır Hilmi Tuncel. “Rus ordusu Özalp sınırına dayandı” diyerek dönemin Orgenerali Mustafa Muğlalı’ya haber verir.
Mustafa Muğlalı; 1’i kadın ve bir de 11 yaşında bir çocuk olmak üzere 33 sınır ticareti yapan köylüyü ajan diye esir alır. Köylülerin suçsuz olduğunu ve serbest bırakılması gerektiğini söyleyen müfettişe karşı çıkan Muğlalı, 30 Temmuz 1943’te Yukarı Koçkıran köyü sınırındaki Sefo Deresi mevkiinde iki müfreze tarafından 33 kişi dizlerinin üzerine çöktürülerek infaz ediliyor. Olayın en zalimce noktası sadece bu değil, bu olay yine üst makamlarca örtbas edilmeye çalışılıyor ve askeri kaynaklara “çatışma” olarak geçiriliyor. Olayı ise ortaya çıkaran ve meclise soru önergesi vererek incelenmesini sağlayan dönemin partisi Demokrat Parti yani Adnan Menderes’tir. Mustafa Muğlalı, ilk önce idama mahkûm edilir. Daha sonra yaşı gereği bu ceza hapis cezasını dönüştürülür. Zaten kendisi cezayı pek çekmeden kalp krizi geçirip ölmüştür.
Diğer bir ilginç olay ise bölgedeki askeri kışlasına Mustafa Muğlalı’nın isminin verilmesidir. Yıllarca oradaki askeri birlik Mustafa Muğlalı Kışlası” olarak kaldı. Lakin 2011 yılında milletin bağrında derin yara bırakan bu olayın baş sorumlusunun bir askeri kışlaya verilmesinin doğru olmadığı kararı verilerek 2011 yılında AK Parti Hükümeti tarafından kışlanın ismi değiştirilmiştir.
İşte sanatın ve sanatçının gücünü hafife alanlara büyük bir ders vermiştir Ahmet Arif. Bu Anadolu şairi olmasa bu olay kapanacak ve failler hiçbir zaman cezasını çekemeyecekti. Ahmet Arif’i derin saygı ve hürmetle anıyorum.