Sayfa Yükleniyor...
İstanbul’da doğan Ahmet Mithat Efendi Tanzimat Birinci Dönem yazarlarındandır. Babasının ölümü üzerine çocuk yaşta çalışmaya başlayan sanatçı 1854 yılında ağabeyinin görevi dolayısıyla bulunduğu Vidin’e gitmiş ve orada öğrenim görmüştür. 1863 yılında Niş Rüştiyesini bitirerek Rusçuk’a bir devlet dairesine memur olarak atanmıştır. Çalıştığı dönemde Fransızcayı öğrenmiş ve bu nedenle Tuna Valisi Mithat Paşa’nın takdirini kazanmıştır. Bunun üzerine asıl adı olan Ahmet’in yanına Mithat da eklenerek, bu şekilde anılmaya başlanmıştır. 1871 yılında ailevî sebeplerden dönmek zorunda kaldığı İstanbul’da kendi matbaasını kurmuş ve eserlerini basmıştır. Bu dönemde edebiyatımızın ilk hikâye koleksiyonu olan Letaif-i Rivayat adlı eseri yazmıştır. Kendi bastığı eserlerinin yanı sıra gazetelerde de yazıları çıkmıştır.
1873 yılında kendine ait Dağarcık mecmuasında yazdığı yazılar ve Yeni Osmanlılarla yakınlığı nedeni ile Rodos’a sürülmüştür. Abdülaziz’in ölmesi üzerine İstanbul’a geri dönmesine izin verilmiştir. Bu dönemde yazdığı ve sürgüne kadarki hayatı ile sürgün yıllarını anlattığı Menfa adlı eserinde Yeni Osmanlıları eleştirmiş, Üss-i İnkılab adlı eserinde de II. Abdülhamid’in siyasetini överek yeni sultanın takdirini kazanmıştır. 1878’de çıkarmaya başladığı Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biridir. Emekliliği sırasında Darülfünun’da öğretmenlik yapmış ve daha sonra Darüşşafaka’ya geçmiştir. Öğretmenlik görevi esnasında burada hayatını kaybetmiştir.
Yazı hayatına Vidin’de başlayan sanatçının Tuna gazetesinde yazıları yayımlanmıştır. 1869 yılında Mithat Paşa Bağdat Valiliği’ne atanınca o da onunla birlikte gitmiştir. Bağdat’ta hem gazete yönetmenliği yapmış hem de sanat okulu öğrencileri için ders kitabı hazırlamıştır. Ölümüne dek roman, hikâye, anı, eleştiri, çeviri, gibi farklı türlerde iki yüzden fazla eser yayımlayan Ahmet Mithat, Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler ve üretken yazarıdır.
Edebiyat, coğrafya, ziraat, tarih ve iktisat alanlarında yazıları olan sanatçı, eserlerinde Avrupa’nın bilim, sanayi ve çalışkanlığını överken Osmanlı toplumunun ahlaki değerlerinin korunması gerektiğini vurgulamıştır. Genç yazarlara destek vermiş, dilde sadeleşmeyi savunmuş, devlete ve dine itaatsizliği, tembelliği, müsrifliği, özentiliği eleştirmiştir. Kendini bir öğretmen olarak gören sanatçının en önemli amacı halkı hem eğitmek hem de onlara okuma zevki kazandırmak olmuştur. Romanları teknik açıdan kusurlu olsa da dönemin en çok okunan sanatçısıdır.
Esrar-ı Cinayet adlı romanı edebiyatımızda ilk polisiye roman olarak kabul edilir. Tanzimat Edebiyatının her iki döneminde yer almıştır. Sanat anlayışı bakımından birinci döneme yakındır. Tanzimat Edebiyatında halk üzerinde en çok etkili olan sanatçıdır. Halka okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışmıştır. Bunda başarılı olmuştur. “Sanat toplum içindir.” anlayışını benimsemiştir.
Eserleriyle toplum için “hace-i evvel” olmuştur. Türk edebiyatında onun kadar eser veren başka bir sanatçı yoktur; bu nedenle “yazı makinesi” olarak tanınır. Ahmet Mithat’a göre; edebiyat bilginlerin daha önce araştırıp bulduklarını halka yayan bir araçtan başka bir şey değildir. Eserlerinde halkın anlayabileceği sade bir dil kullanmıştır. Roman, makale, öykü, anı, tiyatro, gezi, tarih, hukuk, felsefe, coğrafya, ziraat, iktisat gibi birçok alanda eser vermiştir. Romanları teknik açıdan kusurludur. Olayın akışını kesip araya girerek bilgi verir; gereksiz açıklamalar yapar. Tarih, polisiye, macera, aşk, yanlışBatılılaşma ve cariyelik gibi birçok konuda roman yazmıştır. Romanların isimleri bile konuları hakkında bilgi vermiştir. Olaylar bazen yazarın hiç görmediği yerlerde geçer. “Halk için roman” çığırını edebiyatımızda o açmıştır. Romantizm akımının etkisinde kalmıştır. Öykü ve romanlarında meddah tekniğinden yararlanmıştır.