2

Ali Ekrem Bolayır


  • Oluşturulma Tarihi : 07.07.2022 04:59
  • Güncelleme Tarihi :

Ali Ekrem, Tanzimat döneminin ünlü şairi Namık Kemal’in oğludur. 2 Ağustos 1867’de doğdu. İlköğrenimini Hubyar’daki Mahalle Mektebi’nde yaptı. 9 yaşınday­ken bir yıl Fatih Askerî Rüştiyesi’ne devam etti. Namık Kemal, 1877’de Midilli’ye gönderilince, Ali Ekrem de ailesiyle birlikte oraya gitti. Midilli’de özel hocalardan Fransızca dersleri aldı. Bir süre sonra İstanbul’a döndü. Sami Efendi adlı bir hoca­dan Arapça dersleri aldı. 16 yaşındayken babası Namık Kemal’le Rodos’a gitti. Bu­rada da Abdullah Efendi’den Arapça, Naip Sıdkı Efendi’den din dersleri aldı. Bir süre Rodos’taki İdâdî Mektebi’nde dil dersleri verdi. Namık Kemal’in Sakız’a atan­ması üzerine, Ali Ekrem de Sakız’a gitti. Orada Sait Efendi’den Arap ve Fars edebi­yatı ve hadis dersleri aldı. 1888’de İstanbul’a döndü. Babası Namık Kemal, 1888’de Sakız’da vefat ettiği gün, Mabeyn-i Humâyun Kâtipliğine atandı. 18 yıl burada ça­lıştı. Zeynep Cemile Hanım’la evlendi (1894). Bu evlilikten Mehmet Kemal Cezmi adında bir oğlu ve Ayşe Masume, Hatice Selma, Fatma Beraat adlı üç kızı oldu.

Ali Ekrem Bolayır, Namık Kemal’in oğlu olması nedeniyle, daha çocuk yaşlarda edebiyatla yakından ilgilenir. İlk şiir denemelerini dokuz yaşında kaleme alır. Şairin ilk yazısı “Dağ” başlıklı bir mensuredir ve Resimli Gazete’de 1891’de yayımlanmış­tır. “Kumru” adlı ilk şiiri ise, 9 Mayıs 1307/1891 tarihli Mirsad dergisinde çıkmıştır. Bu şiirin ardından yine Mirsad da “Bir Validenin Güneş Doğarken Söylenişi” ve “Dağlara” redifli şiirleri yayımlanır. “Var”, “Yâd-ı Cânân”, “Nigâh-ı Cânân”, “Güzel­sin”, “Eyliyor”, “Senin”, “Yâdigâr-ı Muhabbet” gibi şiirleri de bu dönemin ürünleri­dir. Ali Ekrem, 1891’de Divan şiirini iyi bilen, ancak yeniliğe de açık olan İsmail Safa’nın etkisi altındadır. Bu şiirlerde Divan şiirine özgü bir söyleyiş dikkati çeker.

Şair, Mirsad’dan sonra 1894’ten itibaren Malûmât dergisine geçer. Bu dergide­ki şiirleri, daha yeni bir tarzdadır. Ancak Malûmât 24 sayı sonra kapanınca 1896 yılında Servet-i Fünûn dergisinde yazmaya başlar.

Ali Ekrem’in Edebiyat-ı Cedide evresi, 1896-1900 yılları arasını kapsar. Ancak şair, derginin 26 Teşrîn-i sânî 1316/1900 tarihli 508. sayısında basılan “Şiirimiz” baş­lıklı yazısı nedeniyle Tevfik Fikret’le anlaşmazlığa düşünce, Servet-i Fünûn’dan ay­rılıp Musavver Malûmât’a geçer.

Bu bilgiler, Ali Ekrem’in şiire 1891’de başladığını, ardından 1896’da Servet-i Fü­nûn dergisine geçtiğini, ilk şiirlerinden itibaren yenilik yanlılarının yanında yer al­dığını göstermektedir. Şair, bu dönemde, esas itibariyle dil, tema ve şekilce Edebi- yat-ı Cedîde’nin tarzına uygun manzumeler kaleme almış, şiirlerinde genellikle ta­biat, aşk ve ölüm gibi bireysel temaları işlemiştir.

Şairin Servet-i Fünûn dergisinde yayımladığı ve 22 şiirden oluşan “Elvâh-ı Tabi­attan” başlıklı dizisi, tabiatı ele alır. Ali Ekrem, bu şiirlerin büyük bir bölümünde tıpkı Cenap gibi geceyi, ayı ve yıldızları tasvir eder. “Şeb-i Siyâh”, “Tulû-ı Zühre”, “Leyl-i Mükevkeb”, “Çehre-i Kamer” bu tür şiirlerdendir. Söz konusu şiirlerin ço­ğunda gece manzaralarına hüzün duygusu eşlik eder.

Ali Ekrem Bolayır, eser vermeyi Cumhuriyet’ten sonra da sürdürmüş bir şairdir. Şi­ir Demeti (1924) ve Vicdan Alevleri (1925) bu dönemde basılmıştır. Bunlardan Şi­ir Demeti çocuklar için yazılmış öğretici şiirleri içerir. Ali Ekrem’in Vicdan Alevleri adlı kitabı ise, tıpkı Ordunun Defteri ve Ana Vatan’daki gibi, orduyu öven, millî duyguları işleyen şiirlerden oluşmaktadır.

Ali Ekrem Bolayır
Mehmet Tayyar Tanış
Yazarımız Kim ?

Mehmet Tayyar Tanış