Sayfa Yükleniyor...
Mehmet Tayyar TANIŞ
m.tayyar65@gmail.com
Kim demiş Avrupa insanı medeni?
Ne edep var ne haya çırılçıplak bedeni!
Eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni;
Desenize hayvanlar bizden daha medeni!
Kul olmak çağdışıyken, soyunmak çağdaşlık,
Din kardeşliğini bıraktık biz, ecnebiyle kaynaştık…
Sünnet sakal yobazlık, top sakalsa medeni…
Unuttun sen ey vefasız ehli sünnet dedeni…
Ankara soğuğunda yaşamak çok çetindir. Hele ki başını sokacak bir damın yoksa veya seni ısıtacak bir kıyafetin yoksa işte o zaman kimine göre fotoğraflık manzara olan Ankara kışı insana ölüm getirir.
Bahsini ettiğim kişi İstiklâl Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’dur.
23 Nisan 1920’de Meclis açılır. O yıllarda ülke topraklarının büyük bir bölümü işgal altında. Meclis düzenli bir ordu kurma çalışmaları içindedir. İstanbul Hükümeti Mondros Ateşkes hükümleri gereğince orduyu terhis etmiştir. Yeni bir ordu kurma için ise birçok güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Meclis hükümeti yeni bir ordu kurarken bu orduyu ayakta tutacak, ona moral verecek güçleri de harekete geçirme çabasındadır. Yayınlanan gazeteler halkı işgal güçlerine karşı direnmeye, birlik olmaya, cesaret vermeye uğraşmaktadırlar. Gazete ve dergilerden önemli miktarları hükümet tarafından satın alınarak cephelere yönlendirilmekte, mitingler düzenlemekte ve camilerde vaazlar verilmektedir. İstiklal Marşı da halkın ve ordunun moral gücünü yükselteceği düşünülerek gündeme getirilmiştir. Dönemin eğitim bakanı Rıza Nur hatıralarında marş yarışmasını kendisinin açtırdığını yazar: “Yüce ihtilal ve savaş günleri. Böyle zamanlarda milletler en güzel milli marşlarını yaparlar. Bir milli marşın güfte ve bestesini yapana beş yüz lira maddi mükafat vereceğimi ilan ettim.”
Bu ilandan sonra yaklaşık 700 şair şiiriyle yarışmaya katılır. Lakin hiçbiri beğenilmez. O sıralarda Mehmet Akif, Büyük Millet Meclisinde Burdur Milletvekilidir. İlk şiirlerini okul sıralarında kaleme alan Akif bütün çağdaş aydınlar gibi Abdülhamit’ in istibdadına kin duyarak yetişir. Meşrutiyet ilân edilince de İttihat ve Terakki Partisine girer. Birkaç ay sonra da Darülfunun edebiyat müderrisliğine getirilir.
Akif 1908’ de açılan fikir ve sanat hareketinin içinde yer alarak daha önceleri yayımlayamadığı şiirleri Sebilürreşat’ta yayınlamaya başlar. Bu ilk şiirlerinde İstanbul’daki sefaleti gerçekçi bir biçimde betimler. İlk kitabı 1911’ de Safahat adıyla yayımlanan Akif’in ikinci kitabı olan “Süleymaniye Kürsüsünde 1912 de üçüncüsü “Hakkın Sesleri” 1913’ te , dördüncüsü “Fatih Kürsüsünde aynı yıl, beşincisi “ Hatıralar” 1917’ de yayımlanmıştır. İstiklal marşını yazdığı sıralarda altıncı kitabı olan “ Asım” üzerinde çalışmaktadır.
İstiklal Marşı 17 Şubat 1921 tarihinde Hakmiyeti Milliye Sebilürreşat ta yayınlanır. Açık Söz gazetesi ise marşı süslü bir çerçeve içinde birinci sayfaya koyarken şu açıklamayı yapar:” Her mısrada Türk ve İslam ruhunun ulvi mübarek hisleri titreyen bu abide-i sanatı, kemal-i hürmet ve mübahatla (övünçle) derc ediyoruz.
İlk yayınından 12 gün sonra da Konya’da Öğüt gazetesinde yer alan İstiklal Marşına karşı Anadolu gazetelerinin olumlu bir yaklaşım içinde oldukları görülmektedir. İstiklal Marşı 12 Mart 1921 günü kabul edilir.
Paltosu olmayan Akif kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan “Darülmesai”ye bağışlar.
Yazımı bitirmeden önce şu dipnotu düşmek isterim ki o dönemde büyük bir çiftlik fiyatı 140 Liradır. Yani Âkif’in reddettiği parayla şair o dönemde üç çiftlik alıp zengin bir hayat sürebilirdi.