Sayfa Yükleniyor...
İçimde bir ateş Güneş’e bedel
Sessizce ruhuma sızar gülistan
Seni bulacaksın gel sinemi del
Yaram aşk yarası azar gülistan.
***
Canımın yongası badem gözlerin
Parçalar beynimi süzer gülistan
Ok atmışa bedel içli sözlerin
Bütün düşlerimi bozar gülistan…
(GÜLİSTAN şiirinden)
***
1875 yılında Balıkesir’de doğan Hüseyin Cahit Yalçın, İstanbullu bir aileye mensuptur. Hüseyin Cahit’in edebî hayatı Servetifünun edebiyatından öncesinde, Ahmet Mithat Efendi’nin telif ve tercümelerini okuduğu dönemde başlar. Bu dönemde okuduğu hikâye ve romanlardan esinlenerek “Nadide” adlı ilk romanını da yayımlamıştır. Daha sonraları ilgi duyduğu ve edebî kişiliğinin oluşmasında önemli etkilere sahip olan Fransız edebiyatının da etkisiyle birçok nesir türünde eser verse de o Servetifünun Edebiyatı içinde eleştiri yazılarıyla tanınmıştır.
İlk önce Muallim Naci döneminden kalma eski edebiyat taraftarlarına verdiği cesur cevaplarla Servetifünun Edebiyatının bir nevi sözcüsü durumuna gelmiştir. Daha sonraları Edebiyat-ı Cedidecileri “Dekadanlık”la suçlayan Ahmet Mithat Efendi’yle de çok sert tartışmalara girmiştir. Hüseyin Cahit’in tüm yazıları elbette münakaşalardan oluşmaz. Sanatçı, Avrupa edebiyatına ait bazı yazılar kaleme alarak da bu edebiyatı tanıtmayı amaçlar. Bu münakaşa ve edebî çalışmaları 1910 yılında yayımladığı “Kavgalarım” adlı eserinde toplar. Hüseyin Cahit Yalçın, 1900’de Servet-i Fünun dergisinin yöneticisi olur. Fransızcadan çevirdiği ve 1901’de yayımladığı “Edebiyat ve Hukuk” makalesi Fransız Devrimi’nden söz ettiği için dergi, II. Abdülhamit yönetimi tarafından kapatılır. Bu, aynı zamanda Servetifünun Edebiyatı’nın da sonu olur.
1908’de edebiyatı bırakıp siyaset ve gazeteciliğe yönelir. 1908’de arkadaşlarıyla “Tanin” gazetesini kurar. İttihat ve Terakki’den milletvekilli seçilip bir dönem meclis başkanlığı yapar. 31 Mart Olayı sırasında Rus elçiliğinin yardımıyla Romanya’ya kaçmak zorunda kalır. Hükümeti eleştirdiği için 1912’de gazetesi kapanır. Viyana’ya kaçıp Bab-ı Ali Baskını ile İstanbul’a döner. Tekrardan “Tanin” gazetesini çıkarır. Bu defa da eleştirilerini İttihat ve Terakki’ye yöneltir. Partiden eleştiri alınca gazeteyi onlara satar. Hüseyin Cahit Yalçın, I. Dünya Savaşı sonrasında İngilizler tarafından meclisin dağıtılmasıyla Malta Adası’na sürgün edilir. İngilizler tarafından serbest bırakılıp İstanbul’a gelince “Renin” adında bir gazete çıkarır. Gazetede Anadolu’daki milli mücadeleyi övücü yazılar kaleme alır. Sonra gazeteyi “Tanin”e dönüştürür. 1923’te ve 1925’te (İstiklal Mahkemesi tarafından) iki kez yargılanır. 1925’te hem gazetesi kapatılır hem de hapse girer. İzmir’de Mustafa Kemal Paşa’ya yapılan suikast girişiminden sonra İstiklal Mahkemesi, bazı eski ittihatçıları idam cezasına çarptırır. Bu sorgulamada Hüseyin Cahit Yalçın beraat eder.
Hüseyin Cahit Yalçın, “sanat için sanat” anlayışına bağlıdır. Edebiyatın amacını sanat olarak görüp edebiyatın bir araç değil amaç olduğu görüşünü savunur.
Eserlerinde konu olarak Rumlar ve azınlıklar yer alır. İstanbul dışına pek çıkmamış olan Hüseyin Cahit Yalçın, eserlerinde yerli ve orta sınıfa çok az yer vermiş çoğunlukla Batıya özenen aydın ve zengin tipleri işlemiştir. Sanatçı, akım olarak realizmin, roman türünde de ilkin Ahmet Mithat Efendi’nin etkisinde kalır.
Hüseyin Cahit Yalçın, Servetifünun sanatçılarına göre oldukça yalın ve yapmacıksız bir dil kullanır. Anlatımında süsten uzak kalmayı tercih edip halk ağzını önemser. Yazarın hikâye, eleştiri ve romanlarında da bu dil hâkim olur.
Hüseyin Cahit Yalçın, 18 Ekim 1957’de İstanbul’da hayatını kaybetti. Naaşı, Feriköy Mezarlığı’na defnedildi.