Sayfa Yükleniyor...
Peyami Safa’nın babasıdır. 21 Mart 1867’de Mekke’de doğdu. Babası Trabzonlu şair Mehmed Behçet Efendi, annesi, soyu Akşemseddin’e dayandığı ileri sürülen Ayşe Samiye Hanım’dır. Çocukluk yıllarını babasının Hicaz vilâyeti mektupçusu olarak görevli bulunduğu Mekke’de geçirdi. 1873’te annesini kaybetti; 1879’da babasının ölümü üzerine İstanbul’a geldi. Kendi gibi şair olan Kardeşleri Ahmed Vefâ ve Ali Kâmi (Akyüz) ile beraber Dârüşşafaka’nın II. sınıfına kaydoldu (1880). Mezun olunca bir süre Evkaf Nezâreti Mesârifât Kalemi’nde çalıştı. Ardından İstanbul Telgrafhânesi muhabere memurluğuna tayin edildi. Mekteb-i İdâdî-i Mülkî’de ve Vefa İdâdîsi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1895’te verem hastalığına yakalanan şair hava değişimi için Midilli’ye gitti ve bir süre orada kaldı.
Şiirlerinde siyaset konularına ilgi göstermeyen İsmâil Safâ’nın adı zaman zaman siyasî olaylara karıştı. Jön Türkler’le ilişkisi yüzünden gizli toplantılar yapıldığı gerekçesiyle evi birkaç defa arandı. II. Abdülhamid’e karşı İngiltere’nin desteğini sağlamak amacıyla, Transval Savaşı’nda İngilizler’in Boerler’e galip gelmesini temenni eden siyasî bir metin hazırlamıştır. Devrin ünlü yazarlarıyla bir kısım ulemâ, devlet memuru ve askerî ricâlin de imzaladığı bu metni İngiliz Sefiri Sir Nicolas O’Conor’a sunan Jön Türk grubuna katılır. Bu siyasî hareket üzerine Dahiliye Nezâreti’nin 29 Nisan 1900 tarihli yazısı ile Sivas’a tayin edilir. Aslında bu bir tayin değildir. Ulu Hakan Abdülhamit Han İsmail Safa’nın bu ihanet girişimlerinden dolayı kendisini Sivas’a sürmüştür. Çünkü Şevketli Sulatan Abdülhamit Han, merhametli oluşu ve idama karşı oluşu İsmail Safa’yı ipten kurtarmıştır.
İsmâil Safâ edebiyatla yakından ilgili bir aileye mensuptur. Babası Mehmed Behçet Efendi, çoğu kaybolmuş olmakla birlikte bir divan teşkil edecek kadar şiir yazmıştır. İsmâil Safâ’nın zihnî bir hastalığa tutularak genç yaşta ölen kardeşi Ahmed Vefâ da şairdi. Küçük kardeşi Ali Kâmi ise şairliğinin yanı sıra eğitimciliği ve tercümeleriyle tanınmış bir yazardır. Gazeteci ve yazar İlhami Safa ile romancı ve fikir adamı Peyami Safa İsmâil Safâ’nın oğullarıdır.
Huz Mâ-Safâ adlı eserinin mukaddimesinde edebiyat zevkini babasından aldığını belirten İsmâil Safâ şiir yazmaya Dârüşşafaka’da öğrenci iken başladı. İlk şiirlerini Safâ imzasıyla Tercümân-ı Hakîkat’te yayımladı. 1886-1892 yıllarında Saâdet, Mürüvvet, Mecmûa-i Muallim, İmdâdü’l-Midâd ve Mirsad’da çıkan manzumeleriyle tanındı. Şiirlerini beğenen Muallim Nâci kendisine “şâir-i mâderzâd” unvanını verdi. 1889’da ilk manzum eseri Sünûhât basıldı. Mirsad dergisinin başyazarlığını yaptı (9 Nisan-10 Eylül 1891, nr. 3-25). Tevfik Fikret’i bu görevi sırasında keşfetmiş, Ali Ekrem Bolayır’a göre Servet-i Fünûn edebiyatının esaslarını o koymuştur. Çeşitli şiirlerini, Mevlid-i Pederi Ziyaret adlı manzum seyahatnâmesinin bir kısmını ve Fransız yazarı Emmanuel Gonzalès’ten kardeşi Ahmed Vefâ ile Türkçe’ye çevirdiği Vehâmetli Sevdâlar adlı romanı Mirsad’da yayımlayan şair, derginin kapatılmasından sonra Huz Mâ-Safâ ve Mağdûre-i Sevdâ adlı manzum eserlerini bastırdı (İstanbul 1308).
Kendisi Sivas’ta görev yaptığı sırada 24 Mart 1901’de burada öldü. Önce Sivas Garipler Mezarlığı’na defnedilen naaşının daha sonra Sivas Ali Ağa Camii hazîresine nakledildiği bilinmektedir; ancak bugün caminin hazîresinde İsmâil Safâ adına bir mezar bulunmamaktadır.