2

İsraili’in Tek Emeli “Tabutu Sekine (Ahid Sandığı)”


  • Oluşturulma Tarihi : 09.11.2023 05:52
  • Güncelleme Tarihi :
İsraili’in Tek Emeli “Tabutu Sekine (Ahid Sandığı)”

Gündemin de derken özellikle Batı İsrail taraftarlığı yapmakta ve İsrail’in yaptığı bu zulmü meşru göstermektedir. İslam devletleri ise bu olayı sadece kınadı. Gerçek adımlar atan tek ülke yine Türkiye oldu. Devletin en üst makamından en alt kademeye kadar herkes bu alçak saldırıyı kınadı ve diplomasi trafiğine girdi. Filistin, Selahattin Eyyübi tarafından haçlılardan geri alınmış ve o zamandan bugüne değin İslam toprağı olarak kalmıştır. Yavuz Sultan Selim döneminde, daha sonra Mercidabık Savaşı’ndaki Osmanlı galibiyeti sonucu 24 Ağustos 1516’da bir kısmı Osmanlı topraklarına katıldı. Bölgenin tamamı ise Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı hakimiyetine geçti. Osmanlı devleti dağıldıktan (Özellikle Filistin cephesinin tek bir kurşun atılmadan 20 bin Osmanlı askerinin esir edilmesinden sonra) kendi başına kalan Filistin toprakları o zamandan sonra hep kana bulandı. Peki bu İsrail Filistin’den Özellikle Mescid-i Aksadan ne istiyor?

Bu sorunun cevabı Kuran-ı kerimdeki Bakara süresine bile dayanır. Bakara suresinde Hz. Musa’dan kalma daha sonra ise Hz. Harun’un sahip çıktığı Tabutus Sekine ya da diğer adıyla kutsal Ahid Sandığı’ndan bahsedilir. Bu sandığa sahip olan dünyanın bütün enerjisine hâkim olur ve tek güçlü devlet konumuna erişir. Şimdi gelelim bu sandığın daha geniş tarifine.

Âyet metnindeki tâbût, Hz. Mûsâ’nın emri üzerine bir marangoz tarafından ahşaptan yapılmış, içi ve dışı altın levha ile kaplanmış sandıktır. Yahudi literatüründe bu sandığa ahid sandığı denilmektedir. 2,5 x 1,5 arşın ebadında (1 arşın=68 cm.), yüksekliği de bir arşın kadar olan ahid sandığının dört tarafında dört altın halka ve taşımak için bunlara geçirilmiş iki sopa vardı. Tabutun içinde Tevrat’ın sayfaları yazılı malzeme, Hz. Mûsâ ile kardeşi Hârûn’dan kalan elbise, baston (asâ), sancak gibi bir kısım eşya (bakiye) bulunuyordu. Sekînet İslâmî kaynaklarda, “sükûnet, gönül huzuru, yüksek moral” manalarında kullanılan Arapça bir kelime olarak düşünülmüştür. Buna göre ahid sandığının yanlarında bulunması İsrâiloğulları’na moral veriyor, bunu uğur sayıyorlar, savaşta cesaretleri ve zafer ümitleri artıyor, ahid sandığı yanlarında oldukça kendilerini güven içinde hissediyorlardı. Ancak İbrânîce’de –Arapça’daki sekîne gibi– yine sözlükte “oturma, rahatlama” anlamına gelen “şekine” kelimesi yahudi literatüründe dinî bir terim olarak kullanılmaktadır. Bu bilgiler ışığında, ayette geçen sekînet kelimesini Yahudi kültüründeki şekine teriminin özellikle yukarıda işaret edilen ilk anlamıyla ilişkilendirmek mümkündür. Buna göre İsrâiloğulları ahid sandığının bir tür ilâhî zuhur ve tecelliyi yansıttığına inanıyorlar; bu inanç onlara güven veriyor, morallerini yükseltiyordu.

Yahudi kaynaklarına göre Filistînliler İsrâiloğulları’nı mağlûp ettiklerinde, içinde Tevrat’ın bulunduğu ve ahid sandığı denilen kutsal sandığı da onlardan almış; gövdesi balık, kafası insan şeklinde olan ilâhları Dagon’un bulunduğu mâbede götürmüşlerdi. Ahid sandığı burada yedi ay kaldı. Bu esnada Filistîler’in başına birçok belâ ve felâket geldi. Bunları ahid sandığını alıkoymalarına bağladıkları için bir araba hazırladılar, önüne iki sağılan inek koştular. Ahid sandığını bu arabaya yüklediler ve inekleri kendi başlarına bıraktılar. İnekler arabayı İsrâiloğulları’nın memleketine getirdi. Onlar da büyük bir sevinç içinde onu bir eve koydular, oraya bir görevli tayin ettiler (I. Samuel, 5/1-7/2).

Âyette geçen “tabutu (sandığı) meleklerin taşıması”ndan maksat, meleklerin rehberlik etmesidir.

Kur’an-ı Kerîm’in ifadesinden anlaşılan tabutun (sandığın), Tâlût’tan sonra gelmesi, peygamberin de bunu, onun hükümdarlığının bir işareti olarak değerlendirmesidir.

İşte bu sandığın Mecid-i Aksa’nın altında olduğunu düşünen Yahudiler 1982 yılından bu yana Harem-i Şerif’in altını kazıyorlar. Bunu araştırabilirsiniz. Dünya kamuoyuna ise ağlama duvarının yanında arkeolojik kazı diye lanse ederek yıllardır Mescid-i Aksanın altını kazarak bu kutsal Ahid’i arıyorlar. Hatta öyle ki Mescid-i Aksa’nın bazı duvarları bu tüneller yüzünden ya çatlamış ya da çökmüştür.

Gözü dönmüş Yahudiler bu şekilde Harem-i Şerif’in yıkılmasını bile göze almışlardır. Yıllardır yaptıkları zulmün toprakları genişletmenin dışında ikinci sebebi de budur.

İsraili’in Tek Emeli “Tabutu Sekine (Ahid Sandığı)”
Mehmet Tayyar Tanış
Yazarımız Kim ?

Mehmet Tayyar Tanış