2

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî


  • Oluşturulma Tarihi : 21.03.2024 08:40
  • Güncelleme Tarihi : 21.03.2024 08:40

6 Rebîülevvel 604’te (30 Eylül 1207) Horasan’ın Belh şehrinde dünyaya geldi. Mevlânâ, Mes̱nevî’nin girişinde adını Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin el-Belhî diye kaydetmiştir. Lakabı Celâleddin’dir. “Efendimiz” anlamındaki “Mevlânâ” unvanı onu yüceltmek maksadıyla söylenmiştir. “Sultan” manasına gelen Farsça “hudâvendigâr” unvanı da kendisine babası tarafından verilmiştir. Ayrıca doğduğu şehre nisbetle “Belhî” olarak anıldığı gibi hayatını geçirdiği Anadolu’ya nisbetle “Rûmî, Mevlânâ-i Rûm, Mevlânâ-i Rûmî” ve müderrisliği sebebiyle “Molla Hünkâr, Mollâ-yı Rûm” gibi unvanlarla da zikredilmektedir.

Eserlerinde verdiği bazı bilgiler dışında Mevlânâ ve çevresiyle ilgili bilgiler büyük ölçüde oğlu Sultan Veled’in İbtidânâme’si (Velednâme), müridlerinden Ferîdûn-i Sipehsâlâr’ın Risâle’si ve torunu Ulu Ârif Çelebi’nin müridi Ahmed Eflâkî’nin Menâḳıbü’l-ʿârifîn’ine dayanır. Eflâkî’nin çağdaşı Abdülkādir el-Kureşî de el-Cevâhirü’l-muḍıyye adlı Hanefî ulemâsına dair eserinde onunla ilgili kısa bilgi verir (III, 343-346). İbtidânâme’deki bilgiler birinci elden olmakla birlikte kısa ve özlüdür. Birçok hususta en ayrıntılı bilgileri içeren Eflâkî’nin eserinde ise bazı abartı, çelişki ve hatalar mevcuttur.

Mevlânâ’nın eserlerinde soyuna dair bilgi bulunmamaktadır. Risâle-i Sipehsâlâr’da Mevlânâ’nın babası Bahâeddin Veled’in Hz. Ebû Bekir soyundan geldiği belirtilmekte ve el-Cevâhirü’l-muḍıyye’de Hz. Ebû Bekir’e varan şecere kaydedilmektedir. Eflâkî ve sonraki müelliflerden Abdurrahman-ı Câmî ile Devletşah da onun Hz. Ebû Bekir soyundan geldiğini kaydeder. Öte yandan Eflâkî, Bahâeddin Veled’in bir sözüne dayanarak onun soyunun anne tarafından Hz. Ali’ye ulaştığını söyler (Menâḳıbü’l-ʿârifîn, I, 75). Türklüğü ile ilgili tartışmalar ise son döneme ait olup büyük ölçüde, “Beni yabancı sanmayınız, ben bu mahalledenim. Sizin mahallenizde evimi arıyorum. Her ne kadar düşman görünüyorsam da düşman değilim. Her ne kadar Hintçe söylüyorsam da aslım Türktür” şeklindeki rubâîsi çerçevesinde cereyan etmiş, şiirdeki Türk kelimesiyle ırkî mensubiyetin kastedildiğini savunanların yanında bazıları kelimenin burada farklı anlamlara geldiğini, bir kısmı da bununla Türk ırkına ruh yakınlığının kastedildiğini ileri sürmüştür.

Mevlânâ’nın babası Bahâeddin Veled, Belh’e yerleşmiş bir ulema ailesine mensuptu ve “sultânü’l-ulemâ” unvanıyla tanınmıştı. Sipehsâlâr’a göre tarikat silsilesi Ahmed el-Gazzâlî’ye ulaşan Bahâeddin Veled’in Kübreviyye tarikatının kurucusu Necmeddîn-i Kübrâ’nın müridi olduğu da kaydedilmektedir. Eflâkî’ye göre Bahâeddin Veled’in annesi Hârizmşahlar hanedanından Alâeddin Muhammed Hârizmşah’ın kızıdır (a.g.e., I, 7-9). Daha eski bir kaynak olduğu halde Risâle-i Sipehsâlâr’da yer almayan bu rivayetin Eflâkî’nin hayal ürünü olduğu ileri sürülmüş ve müellifin daha sonra Bahâeddin Veled’in Sultan Alâeddin Hârizmşah’ın torunu olduğuna dair hiçbir şey söylemediğine dikkat çekilmiştir (a.g.e., II, 1252 [neşredenin notu]). Yine Eflâkî’ye göre, Yunan felsefesini benimsedikleri için Fahreddin er-Râzî ve Zeyn-i Kîşî gibi âlimlerle onların görüşlerine uyan Hârizmşah Alâeddin Muhammed’i vaazlarında ağır şekilde eleştiren Bahâeddin Veled’in (Maʿârif, I, 82) yöneticiler ve ulemâ ile arasının açılmasını fırsat bilen karşıtları onun siyasî gaye güttüğünü, taraftarlarıyla isyan hazırlığı içinde bulunduğunu ileri sürmüşler, bunun üzerine Hârizmşah Alâeddin Muhammed ondan ülkeyi terketmesini istemiş (Menâḳıbü’l-ʿârifîn, I, 12-13), o da ailesiyle birlikte Belh’ten ayrılmak zorunda kalmıştır. Ferîdûn-i Sipehsâlâr, Bahâeddin Veled’in hükümdarla arasının açılmasından sonra ülkeden çıkarılması kararında Fahreddin er-Râzî’nin hususi gayretleri olduğunu belirtmekteyse de (Risâle-i Sipehsâlâr, s. 12-13) Eflâkî’nin kaydettiğine göre Bahâeddin Veled, Belh’ten Fahreddin er-Râzî’nin vefatından en az üç yıl sonra 609’da (1212-13) ayrılmıştır (Menâḳıbü’l-ʿârifîn, I, 16). Mevlânâ bu sırada beş yaşındadır. Sultan Veled ise Bahâeddin Veled’in ülkeden çıkarılması kararına temas etmeksizin Belh halkından incindiği için aldığı mânevî işaretle Hicaz’a gitmek üzere şehri terk ettiğini ve henüz yolda iken Belh’in Moğollar tarafından istilâ edildiğini belirtir (İbtidânâme, s. 240). Reynold Alleyne Nicholson ve Hellmut Ritter, Bahâeddin Veled’in sırf Moğollar’dan kaçmak için Belh’i terk ettiğini ileri sürmüşlerse de (Mevlânâ Celâleddin Rûmî, s. 16; İA, III, 54) kaynaklarda bu yönde bir kayıt yoktur.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
Mehmet Tayyar Tanış
Yazarımız Kim ?

Mehmet Tayyar Tanış