2

Şemsettin Sami


  • Oluşturulma Tarihi : 03.03.2022 08:11
  • Güncelleme Tarihi :

Tanzimat’ın en önemli ve birçok edebiyatçının yolundan gittiği Şemsettin Sami, 1850’de Güney Arnavutluk’ta doğan, ortaöğrenimini bugünkü Yunanistan sınırları içinde kalan Yanya’da tamamladı. Eski ve yeni Yunanca, Fransızca ve İtalyancanın yanı sıra Türkçe, Arapça ve Farsça öğrendi. Aile geleneği doğrultusunda Bektaşi tekkesine devam etti. 1871 ‘de İstanbul’a geldi. Matbuat Kalemi’nde memur olarak göreve başladı. Memurluk yaparken bir yandan da ilk telif eseri olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı romanını 1872-1873 yıllarında parça parça yayımladı.

Ebüzziya Tevfik’in çıkardığı Sirac ve Hadika gazetelerinde çalıştı. Vatan Yahut Silistre eserinin etkisiyle meydana gelen olaylar esnasında bu gazete Yeni Osmanlılar lehine neşriyatta bulunduğu için kapatıldı. 1874’te Fransızcadan çevirdiği İhtiyar Onbaşı adlı trajedisinin sahnede kazandığı başarı üzerine, Arnavut sorunlarını ele alan Besa adlı oyunu Gedikpaşa Tiyatrosu’nda sahnelendi. 1874’te vilayet gazetesini yönetmek üzere Trablusgarp’a gitti. Dokuz ay orada kaldı. Bu görevinden önce bir İtalya seyahati yaptı. İstanbul’a döndükten sonra, 1876’da Mihran Efendi Nakkaşyan’la ile birlikte Sabah gazetesini yayımlamaya başladı. Bu gazete kısa zamanda büyük bir popülerlik kazanarak Türk basınında o zamana kadar görülmemiş bir tiraja kavuştu.

1877’de bir süre Rodos Valisi Sava Paşa’nın mühürdarlığı görevinde bulundu. Dönüşünde, daha önce Sabah’ta yazdığı “Şundan Bundan” başlıklı köşesini Tercüman-ı Şark gazetesinde sürdürdü. 1880’de Abdülhamit’in isteği üzerine saraya alınarak mabeynde kurulan Teftiş-i Askeri Komisyonu’nun kâtipliğine getirildi. Ölümüne kadar koruduğu bu görev, onun ekonomik rahatlığa kavuşarak kitapları üzerinde çalışmasına imkân sağladı.

Osmanlıcılığın en önemli temsilcilerinden biri olan sanatçı, aslen Arnavut olduğu ve Arnavut sorunlarıyla yakından ilgilendiği halde, Osmanlı Devleti’nin modernleşerek güçlenmesini savunmuş, bunun için imparatorluğun ortak dili olan Türkçenin önemini vurgulamıştır. Türkçeyi incelemek, modernize etmek, geliştirmek ve öğretmek amacıyla çalışmalarda bulunmuştur. Kamus-ı Türkî adlı sözlük, Osmanlı Türkçesini Arapça, Farsça ve Türkçeden oluşan bir karma sayan eski zihniyetten, bağımsız ve bütünlüklü bir dil olarak gören yeni anlayışa geçişte kilit bir eserdir.

Arapça ve Farsça kelimeler, eski sözlüklerdeki gibi gelişigüzel aktarılmamış, bu kelimelerin güncel yazı dilinde kullanılma ve yaşayan bir unsur olma özelliklerine dikkat edilmiştir. Arapça ve Farsça sözcüklerin özgün anlamları değil, (geleneksel bakışta “bozuk” sayılsa da) güncel Türkçe kullanımdaki anlamları verilmiştir. Batı dillerinden alınan yeni kelimelere yer vermeye özen gösterilmiştir. En önemlisi, dilin bel kemiğini oluşturan “Türkçe” unsurunun yapısı ve etimolojisi üzerinde dikkatle durulmuştur.

Şemsettin Sami, dilin sadeleşmesini ve Türkçeleşmesini savunmuş, bunun için gerekirse Türkçenin en eski kaynaklarına ve Doğu Türkçesine (Çağatayca) başvurulmasını önermiştir. Türk harfleriyle yazılan ilk Türkçe roman olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ın (1872), ilk Türkçe ansiklopedi olan Kamus-ül Alam’ın (1889-1898) ve modern anlamdaki ilk geniş kapsamlı Türkçe sözlük olan Kamus-ı Türkî’nin (1901) yazarıdır. Ayrıca Kamus-ı Fransevî adlı Fransızca ve Kamus-ı Arabî adlı Arapça sözlükleri kaleme almıştır. Yazar sözlük çalışmalarından dolayı II. Abdülhamit tarafından İftihar Madalyası’na layık görülmüştür. Kutadgu Bilig ve Orhun Abideleri’nin izahlı çevirilerini hazırlayan Şemsettin Sami, bu eserler üzerinde çalışan ilk Osmanlı araştırmacısı olur. Yazarın ayrıca Arnavutça bir gramer kitabı da vardır. Sanatçı ayrıca Daniel Defoe’dan Robinson bCrusoe ve Victor Hugo’dan Sefiller romanlarını Türkçeye çevirmiştir.

Şemsettin Sami
Mehmet Tayyar Tanış
Yazarımız Kim ?

Mehmet Tayyar Tanış