Sayfa Yükleniyor...
Cumhuriyet tarihi boyunca hep linç edilen ve hakkında ahlaksızca yazılar yazılan ve bunu tarih kitaplarına bile geçiren son sultan Vahdettin Han’dan bahsetmeyi zaruri gördüm. Çünkü Vahdettin Han hiçbir zaman kaçmadı. Sadece iltica etmek zorunda bırakıldı. Bunu inkâr edenler ya masondur ya da tarih hakkında en ufak bir bilgisi yoktur. Lakin işin en üzücü tarafı ise kendisine akademisyen diyen insanların bu kuyruklu yalanı ayyuka çıkarmalarıdır.
-Peki Vahdettin Han’ın ayrılma sebebi nedir ve neden bir İngiliz gemisiyle ülkeden ayrıldı?
-Bu sorunun cevabını ayrıntılı bir şekilde vermeden önce siz okuyucularımın kafasına bir soru işareti koyayım? Vahdettin Han’ın İstanbul’dan ayrıldığı ve bindiği “Malaya” adlı İngiliz gemisi, 1938 yılında Mustafa Kemal’in cenazesini neden selamlamaya geldi? Araştırmanızda fayda olacaktır.
Sultan Vahdettin Han’ın işgal altındaki Anadolu topraklarında en sevdiği ve yanından hiç ayırmadığı yaveri kimdi dersiniz?
Cevabını hemen vereyim tabii ki Mustafa Kemal’di. Vahdettin Han, Anadolu’nun işgalden kurtuluşunun yine Anadolu’da çıkan bir halk ayaklanmasıyla bastırılacağını ve halkın bu konuda bilinçlenmesi gerektiğini savunuyordu. Bu nedenle Anadolu’ya İngilizlerden gizli bir şekilde güvenilir bir kimseyi göndermeliydi.
Bu kişi ise Vahdettin Han’ın emri üzerine Mustafa Kemal görevlendirildi. Hatta gönderilecek kişi belirlenirken Vahdettin Han’ın kurmayları Mustafa Kemal’in hilafet ve saltanatı sevmediğini bu nedenle ileride ilk iş olarak hilafet ve saltanatı kaldıracağını söyleseler de Vahdettin Han, Mustafa Kemal’e güvenmiş ve onu seçmiştir.
Şüphe çekmesin diye de Mustafa Kemal’e Saltanat aleyhine her yerde konuşabilirsin bu şekilde şüpheleri üzerine çekmezsin dediği Murat Bardakçı’nın “Şahbaba” adlı kitabında hatıralar kısmında yazmaktadır. Mustafa Kemal’e hatırı sayılır bir miktarda para vererek Anadolu’ya göndermiştir.
Hatta Sivas Kongresi’nden sonra Mustafa Kemal’in Sultan Vahdettin’e çektiği telgrafı aynen veriyorum: “Huzurdayken, İzmir’in işgali karşısında ‘pek mahzun olan’ kalbinizin ‘bu nokta-i necâta ait ilhamatı’nı, yani ülkenin sizin öncülüğünüzde millî mukaddes bir kudretle kurtulacağına dair verdiğiniz ilhamları şu an gibi hatırlıyorum. Sizin “ilkâ”nızdan, benim fikrimi çelmenizden aldığım imanın azmiyle görevime devam ediyorum.”
Bu telgraf çok gizli bir şekilde çekilmiş tarihi bir belgedir. Bu küçük belge dahi Mustafa Kemal’in Anadolu’da bir ayaklanma başlatması için Vahdettin Han tarafından görevlendirildiğinin en basit delilidir.
Sultan Vahdettin’in kaçtığına dair en ufak bir belge dahi yoktur. Sadece Osmanlı’nın tekrar dirilmemesi için ittihatçıların bir karalama kampanyasından ibarettir. Sultan Vahdettin Han bir vatanperverdir. Kaçmak onun şanına yakışmaz. Bu gidiş kendi deyimiyle bir iltica bir hicrettir. Sebebi ise aldığı tehditlerdi. Bu tehditler Vahdettin Han’ın canıyla olan tehditler değildi. Sultan soyunun ırzı ve namusuyla oynama pahasına alınan tehditler olduğundan ve Vahdettin Han’ın saltanatın ırz ve namusunun ayaklar altına düşmemesi için altığı bir iltica kararıydı.
Bunun neticesinde zorla İngiliz gemisine bindirilmiş ve yanına saraydan tek bir kuruş dahi almamıştır. Yanında götürdüğü yaveri bir sigara tabakası yanına almış ve sultan Vahdettin Han bu saraya ait yani milletin malı diyerek o tütün tabakasını dahi yanında götürmemiştir.
San Remo’da (İngiltere) birkaç yıl kalan Sultan Vahdettin 16 Mayıs 1926’da vefat etmiştir. Maalesef cenazesi 9 ay haciz edilmiştir. Yani gömülememiştir. Sebebi ise Vahdettin Han’ın borçlarından ötürüdür. Mahalle esnafı borçlarının tahsili için cenazeyi haciz ettirmiş ve cenaze uzun bir süre, yaklaşık 9 ay, morgda bekletilmiştir.
Defin için ailesi Türkiye’den izin istemiş fakat dönemin hükümetinden en ufak bir yardım gelmemiş ve cenaze Türkiye’ye alınmamıştır. Bunun üzerine Suriye Şam yönetimi Vahdettin Han’ın bütün borçlarını ödemiş ve cenazeyi Şam’a getirtip büyük bir törenle buraya defnettirmiştir.