Sayfa Yükleniyor...
İstanbul Sözleşmesi için araştırma yapmak isteyen bir insanı, nereye bakarsa baksın karşısına ilk önce şu metin çıkacaktır: “Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesi olma niteliğini taşıyan sözleşmedir.” Lakin işin aslı astarı yalnızca bu değildir. 46 ülke İstanbul Sözleşmesi metnini imzalamış fakat sadece 23 ülke uygulamaya koymuştur. Maddeler arasına gizlenmiş öyle tehlikeli sözcükler ve kelime oyunları var ki binlerce yıllık aile yapımızı yerle yeksan edecek karakterdedir.
İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerini tam anlamıyla okumayanlar beni yobazlıkla, at gözlüğüyle dünyaya bakan veya aşırı muhafazakâr ilan ettin. Hatta en yakın çevrem bile buna dahildir. Lakin ya görmedikleri ya da görmek istemedikleri ya da uslarının yetmediği öyle kelime oyunları var ki bu sözleşmede, beni suçlayan zihinlerin akıllarının yetmeyeceği cihette maddelerdir. Gelelim bu maddelerde gizlenmiş kelime oyunlarına.
MADDE 4- Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması
3- (Madde 4’ün 3. Bendi) Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir.
Yukarıdaki maddeye okuyanlar evet kadını koruyan bir madde diye alkışlar. Lakin bu maddede belirttiğim “cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği” sözcükleri Anadolu örf, adetlerine tamamen aykırı ve aile yaşamını yerle yeksan edecek kelime topluluklarıdır. Neden peki? Çünkü bu kelime grubu eşcinselliği meşrulaştırıp ahlaksızlığa davetiye çıkartmaktır. Cinsel yönelim derken kadınların erkek, erkeklerin ise kadın olma yolunu hukuksal olarak destekler ve teşvik eder. Yine beni haksız görenlere haykırıyorum “Neden bu sözleşmeyi her fırsatta sokaklarda, protestolarda savunanların en önünde mor bayraklarla LGBT’liler var? Hiç düşündünüz mü Allah aşkına? Bunların yaptığı, yani LGBT’lilerin sapkınlıktır. Eşcinselliğin sağlık açısından ne kadar kötü bir ilişki olduğu günümüzde bilimsel olarak kanıtlanmış ve bilimsel çevrelerde yüzlerce makale yayımlanmıştır. Bu makaleleri bir yana bıraksak 1400 yıl önce kitaplaştırılan İlahi Kelimetullah olan Kuran-ı Kerim’de dahi Lut kavminin neden helak oluşunu yazmıştır. Gelelim madde 3’ün f fırkasına.
MADDE 3- Bu sözleşme maksadıyla
f) “kadın” terimi 18 yaşından küçükleri de kapsayacaktır.
Tamamen aile yaşamını bitirecek maddelerin başında gelmektedir. Çünkü hukuken reşit olmamış bir kız evladı kadın olarak sayılacaktır. Maddelerin hiçbirinde aile kavramı geçmezken veya anne-baba himayesindeki kız çocuğu geçmezken bu maddenin f bendine sıkıştırılmış bir atom bombasıdır. Düşünsenize ergen psikolojisinde olan bir kız çocuğumuz “doğru olarak gördüğü yanlışları” anne ve babasının karşı çıkmasına rağmen kız çocuğumuz bu maddeye dayanarak “ben kadınım” diyecek ve ailesini bu maddeye dayanarak mahkemeye verebilecek veyahut ailesinden ayrılacak. Genç kızımız doğru bildiği yanlıştan dönmeyecek ve hayatını hukuka uydurulmuş bir madde yüzünden mahvedebilecek.
Peki bu maddenin feshedilmesinden sonra ne gibi şeyler olacak hemen söyleyeyim.
-Bir hafta içerisinde yoğun bir şekilde kadına şiddet olayları kurgulanacak
-Sonra en ön safta LGBT’liler olmak üzere kitleler bu feshi “kadın düşmanı” olarak addedecek.
-En sonda da Türkiye dışından fon alan STK’ler basın açıklamaları düzenleyecek
-Gösterilerde güvenlik güçleri kışkırtılacak ve kadına şiddet olarak lanse edilip insanlara servis edilecek.
Pardon ama sizlerin bu oyunlarını artık yemeyiz. Yiyenlerde inşallah hatasını anlayıp bir an önce yanlışından vazgeçer. İstanbul Sözleşmesi’nin hiçbir maddesinde aile kavramı geçmezken, eş yerine partner sözcüğü kullanılırken ve 18 yaşına girmeyen kız çocuklarının kadın olarak tabir edildiği bu sözleşmenin feshedilmesi geleceğimiz açısından aile yaşantımızı ve geleneklerimiz açısından çok ulu bir seçimdir. Bu sözleşmenin feshedilmesini bu nedenlerden savunuyorum. Varsın yobaz desinler varsın faşist desinler. Güneş balçıkla sıvanmaz deyip esenlikler diliyorum.