2

Sultanu’ş Şuara


  • Oluşturulma Tarihi : 22.04.2021 07:12
  • Güncelleme Tarihi :

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;

Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!

Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;

Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Türk edebiyatında eşine az rastlanan Necip Fazıl KISAKÜREK şiirleri, yaşamı ve geride bıraktığı onca eseriyle “Sultanu’ş Şuara” unvanını kazanmıştır. Bu unvan ünlü şair Baki’den sonra sadece Necip Fazıl’a verilmiştir. Kanımca da bu unvanı fazlasıyla hak ediyor.

Kurtuluş savaşı yıllarında İttihat ve Terakki’nin getirdiği yıkım yalnızca devlete olmamış edebiyatı da yerle yeksan etmiştir. Tanzimat döneminde ürünler vermeye çalışan bazı şahsiyetler eserlerinde taklitten öteye gidememişlerdir.

Türk edebiyatına tam da bu noktada Necip Fazıl’ın mistik dokunuşu ve getirdiği yeni bir soluk edebiyatımızı tekrar eski günlerindeki özgün haline döndürmüştür.

Necip Fazıl yalnızca bir şair değil aynı zamanda bir düşünce adamı, bir filozoftur. Düşünceleri siyasi ve sosyal alanda birçok kişiye ışık olmuş ve kendisinin yolunda giden onlarca şaire esin kaynağı olmuştur.

Necip Fazıl düşüncelerini sadece şiirlerle değil 1943-1978 yılları arasında, farklı dönemlerde yayınladığı “Büyük Doğu” adlı dergiyle de yaymıştır. Bu derginin etrafında toplanan usta şahsiyetler Hem Türk edebiyatının özgünleşmesine vesile olmuş hem de yeni bir fikir akımı başlatmışlardır. Bu dergiyi Necip Fazıl düşüncelerini daha geniş kitlelere yaymak için bir araç olarak kullanmıştır.

Şair Nazım Hikmet Ran ile aynı okulda eğitim gören Kısakürek, Lord Byron, Oscar Wilde, Shakespeare’in de aralarında bulunduğu önemli batılı yazarların eserlerini orijinal dilinde okudu. Nazım Hikmet’le aynı okulda okurken yine aynı okulda usta bir şair öğretmenlik yapıyordur.

O da Yahya Kemal’dir. Hatta kesin olmamakla beraber Yahya Kemal, Necip Fazıl’ın bir sözü üzerine o okulda hocalık yapmayı bırakmıştır. -Bu olayı anlatmayı pek uygun bulmadığım için anlatma gereği duymadım.-

Necip Fazıl, 1921’de Ahmet Haşim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Faruk Nafiz, Ahmed Kudsi gibi edebiyatçılarla tanıştığı Darülfünun Edebiyat Medresesi Felsefe Bölümü’ne girmeyi başarır. İlk şiirleri, Ziya Gökalp’in kurduğu, Yakup Kadri ve arkadaşlarının çıkardığı Yeni Mecmua dergisinde yayımlandı.

Necip Fazıl Kısakürek, İstanbul’a döndüğü 1925’te, ilk şiir kitabı “Örümcek Ağı”nı, 1928’de ise “Kaldırımlar”ı yayımladı. Kaldırımlar, okurun büyük ilgisini ve hayranlığını kazandı. Hatta bu şiirden sonra Necip Fazıl’ın ismi “Kaldırımların Şairi” olarak bir süre anıldı.

Necip Fazıl’ın hayatının tamamıyla şekillenmesindeki en önemli olay 1934’te Abdülhakim Arvasi ile tanışmasıdır. Bu tarihi kendisi için bir milat kabul etti. Bu tarihten sonra da Kısakürek’in eserlerinde tasavvufi düşüncenin izleri görülmeye başlandı.

Usta şairi ve bu mükemmel düşünce insanını sizlere anlatmanın mutluluğunu yaşamaktayım. Necip Fazıl hakkında hiç bilinmeyenleri duymak isterseniz elektronik postalarınızı bekliyorum.

Sultanu’ş Şuara
Mehmet Tayyar Tanış
Yazarımız Kim ?

Mehmet Tayyar Tanış