Umuda Yolculuk


  • Oluşturulma Tarihi : 29.10.2015 08:48
  • Güncelleme Tarihi :
Umuda Yolculuk

Kolumuz kanadımız kırıldı şehit kardeşlerimizin gelen haberleri karşısında ama yaralarımızı sarmak ve yola devam etmek zorundayız. Umuda yolculuk devam ediyor her şeye rağmen. Terör güzelim ülkemizi etkisi altına almaya çalışıyor malum çevrelerin de desteği ile. Ama hiçbir engel inanç birliği, kardeşlik bağı, milli ve manevi birliktelik ile bir araya gelmiş ülkemizin güçlü beraberliğini bozamayacak, bizi yıldıramayacaktır. Engelleri aşmak üzere yolculuğumuza devam edeceğiz ülke ve millet olarak. Umut ışığımızı söndürmek isteyen içerideki ve dışarıdaki hainler emellerine ulaşamayacak inşallah.

Ankara'daki bombalı saldırılar ile Türkiye’yi karıştırılmak isteyen şer odakları maalesef yine planlanan kanlı eylemlerini gerçekleştirdiler. Ankara'da iki canlı bomba aynı zamanda aynı yerde ve farklı istikamette patlatıldı. Bombaların tesiri arttırmak için bilyelerle güçlendirildikleri belirlenen kanlı eylemde 106 vatandaşımız yaşamını yitirdi. Demek ki ölü sayısını artırmayı ve bununla beraber eylemler yaparak Türkiye'yi karıştırmayı planlamışlar. Ülkemizde daha önce de Gezi olayları, 17 – 25 Aralık darbe girişimleri ile hedeflerine ulaşamayanlar farklı ve hain planlarını uygulamaya devam ediyorlar. Gezi olaylarında, 17 – 25 Aralık'ta yarım kalan hesabı Ankara katliamı üzerinden yeniden işler hale getirme niyetindeler. Saldırıların ardından Türkiye'nin birçok noktasında olayların tahrik edilerek toplumun ayrıştırılarak birbirine düşürülmeye çalışıldığını bu kadar ortada iken önümüzdeki 1 Kasım seçimlerinde bu oyunun bozulması gerektiğini düşünüyorum. Tıpkı Suriye'de, Irak'ta olduğu gibi yine karanlık bir oyunun içindeler. Bunu Suriye'de, Irak'ta başardılar ve şimdi sırada Türkiye var. Türkiye'yi bölmek ve parçalamak istiyorlar. Sebepleri konusunda hepinizin iyi, kötü fikri var. Bugün bakıyoruz Rusya, Suriye'ye girdi, Çin 'ben de bu oyunda varım' dedi. Diğer tarafta NATO, AB üyeleri, Amerika karşı tarafta ama bunların hepsi birer danışıklı dövüş. Bölgeyi yeniden kendilerine uygun şekilde düzenlemek, sınırları yeniden belirlemek isteyenler masada kendi ellerini güçlendirmek ve Türkiye'yi zayıflatmak istiyorlar. Onun için 1 Kasım'da verilecek oylarla aynı zamanda bu oyunu bozmak zorundayız. Mesele AK Parti'nin iktidara gelip gelmemesi meselesinin çok ötesinde Türkiye'nin itibarı ve istikbali mücadelesine dönüşüyor. Allah korusun 7 Haziran benzeri bir sonuç çıkarsa daha önce istikrarsızlıktan bahsediyorduk ama artık Türkiye'yi bölünmeye götürebilecek çok ciddi kışkırtmalar yaşanabilir. Bunu önlemek için sağduyulu olmalı, iyi düşünmeli, birlik ve beraberliğimizi korumalıyız.

Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayan her fert öncelikle kardeşimizdir ve kardeş olarak benimsediğimiz herkese karşı merhametli ve şefkatli olmak zorundayız. Ülkemizin düşmanları ise hepimizin düşmanı ve düşmanlarımıza karşı tutumumuz da sert ve tavizsiz olmalıdır. Biz % 99’u Müslüman olan bir toplum isek şayet Allah’ın emir ve yasakları doğrultusunda “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, tefrikaya, ayrılığa düşmeyin” (Âl-i İmran, 103) buyruğuna sımsıkı sarılmalıyız. Her ne olursa olsun kendimizi ve ülkemizin her bir ferdini fitne ateşinden korumak ve Allah’ın rızasını kazanmak tek hedefimiz olmalı.

İnsanlar arasındaki bütün farklılıklar İslam Medeniyeti ve Ümmet çerçevesi içerisinde değerlendirilmelidir. Yüce Allah bu farklılıklarımızı Kur’an-ı Kerim’de “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah katında en değerli ve en üstün olanınız, Allah’tan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, haberdar olandır” (Hucurat, 13)

Demek ki çeşitliliğin nedeni bir kavmi öne çıkarmak, diğerlerinden üstün tutmak değildir. Aramızda hala ayrılık, gayrılık davası güdenler şu ayet bakın ne diyor: “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah’tan korkup sakının. Umulur ki esirgenirsiniz” (Hucurat, 10). O halde Müslümanların birbirlerine karşı merhametli ve adaletli, düşmanlarına karşı da dirayetli bir şekilde ortak tavır ile hareket ederek karşı durma zamanıdır.

Gönül isterdi ki; MHP gibi bir parti vekillerinin içerisinden 20 kişi kendi şahsi menfaatlerini hiçe sayıp ülkemize sahip çıksın. Ancak görülüyor ki hiçbir partinin derdi ülke menfaati, barış, düzen, huzur, istikrar değil. Tek dertleri kendi egoları ve menfaatleri olan muhalefet vekilleri içimizi yaktıkça yaktı maalesef…

Her ne şekilde olursa olsun bu ülke sahipsiz ve hükümetsiz kalmamalıydı. Vatandaş olarak beklentim ve şahsi kanaatim krizleri yaşamadan engel olma gücü ve yetkisi eline verilmiş 550 milletvekili içerisinden ülke çıkarları için en az 276 vekilin elini taşın altına koymasıydı ama koymadı/koyamadı. Oysa ki meydanlarda verilen vaatlerin neredeyse tamamı ülke menfaatlerini gözetme üzerine iken bu gelinen nokta samimiyetsizliğin bariz örneğini gözler önüne sermektedir. Kimin eline ne geçti? Hiç, koca bir hiç!..

7 Haziran seçimlerinde ülkemiz kaybetti, içteki ve dıştaki düşmanlarımız sevindi…

Şimdi önümüze bakmak ve 1 Kasım seçimlerinde doğru karar vermek zorundayız. Her vatandaş üzerine düşeni yaparak sandığa gitmeli ve vatandaşlık görevini ifa etmelidir. Bütün siyasi partiler gerek AK Parti, gerek ise muhalefet partileri nerede yanlış yaptıklarını iyice düşünüp tartmalı bizim karşımıza daha samimi ve dürüst olarak çıkmalıdırlar. Vatandaş olarak neye nasıl inanacağımızı şaşırmış durumdayız. Aklımız karışmış, vicdanımız ve basiretimiz bağlanmış gibi. Kırgınlık ve küskünlükler ile kaybedecek vaktimiz yok. Her zamankinden çok birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeye ihtiyacımız var. Birliğimize ve beraberliğimize kastedenlere bizi yıkamadınız/yıkamayacaksınız mesajını en güzel şekilde vermek zorundayız. Gerçekleri görmek ve hissetmek, kazanımlarımızı takdir etmek, şükretmek yeterli değil. Ülke olarak kazanımlarımızın devamını sağlamak için daha çok çalışmak, daha çok kazanmak, birlikte yeniden güçlü Türkiye olarak yola devam etmek için haydi sandık başına…   

Rabbim yâr ve yardımcımız olsun. 

Selam ve dua ile...

Umuda Yolculuk
Mekkiye Uludağ
Yazarımız Kim ?

Mekkiye Uludağ