Sayfa Yükleniyor...
Geçtiğimiz günlerde 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladık. Ülkenin bir çok yerinde onlarca irili, ufaklı programlar yapıldı. Konusunda uzman akademisyen, siyasetçi, hukukçu panelist katıldı. Bu programlardaki konuşmacılar, güzel konulara değinerek hoş noktalara temas etti. Maalesef ki bu temas, kısa bir süre sonra unutulup gidiyor.
Ama bir organizasyon hariç
Dünyanın birçok ülkesinden bir araya gelen kadınlar, İstanbulda buluşarak konvoy şeklinde Hataya doğru yola çıktı. Öyle ki, 50 otobüsle başlayan konvoy, sınıra ulaştığında 200 otobüsü geçti. Organizasyona Vicdan Konvoyu ismi verilen bu eylem, tek vücut olan bir sesin yankılanışını sağladı.
Vicdan Konvoyu, Suriyeli kadınların yaşadığı zulme dur demek ve bir farkındalık oluşturmak amacıyla yola çıktı. Haksız yere hapishanelerde tutulup işkenceye maruz bırakılan, taciz ve tecavüzlere uğrayıp öldürülen on binlerce Suriyeli kadın
Suriyede durum bu iken BM ne yapıyor? Tabi ki mesele Müslümanlar olunca yaptığı klasik şey, yani: Hiçbir şey İşin korkunç tarafı ise, Suriye rejimi yazdığımız bu felaketleri bir savaş silahı olarak kullanıyor
Vicdan konvoyu ile oluşan bu sessiz çığlığı; duymak/duyurmak, görmek ve göstermek zorundayız. Ola ki attığımız bir adım veya yazdığımız bu yazı, Suriyedeki kadınların yaşadığı bu haksız tutuklama, tecavüz ve işkencenin son buluşuna vesile olsun.
Oyalı yazmasıyla sembolleşen bu sessiz çığlığın yürekli kadınlarına selam olsun. Konvoy adına vicdana dokunan hitabıyla açıklamada bulunan Avukat sayın Gülden Sönmez hanımefendiye ve ilgili bütün kurumlara teşekkürü bir borç biliyorum...
Son söz şu ki;
Ülkemin kadınlarıyla gurur duyuyorum