Sayfa Yükleniyor...
Tarımsal üretimin her geçen gün azaldığı, çiftçinin maliyetlerini bile karşılamaktan uzak üretim ekonomisi ne yazık ki bizleri hızla kaçınılmaz sona götürüyor. Özel tekne ve yatlarda kullanılan mazottan ve pırlantadan bile vergi alınmazken çiftçinin traktörüne koyacağı mazottan yüzde 18 vergi alınması; gübreyi hatta tohumu bile ithal etmemiz ne yazık ki bizleri bugünlere getirdi.
Özellikle pandemi sürecinde ülkeler, gıdanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha anladılar. Üretimin azaldığı korona sürecinde vatandaşlarına yetebilmek için başka ülkelerde yaptıkları gıda ihracatına ya ek vergiler getirmeye başladılar veya bu ihracatı tamamen kesmeyi planlıyorlar. Yani paranız olsa bile buğday, mısır, mercimek, nohut ve benzeri temel gıda ürünlerini alamayacaksınız.
* * *
Türkiye’de son yıllarda buğday ekim alanları daralırken ithalat hızla artıyor. 2019’da 9.8 milyon ton, son 18 yılda 59 milyon ton buğday ithalatı yapıldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre buğday ithalatının 2019 yılı faturası 2.3 milyar doları buldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na göre Kasım 2020 itibarıyla çiftçilerin bankalara olan toplam borcu 125 milyar lirayı, takibe düşen kredi miktarı ise yaklaşık 5 milyar lirayı buldu. Bugüne kadar hükümet yetkililerinin, “yurtdışından daha ucuza buğday alıyorken kendi ülkemizde buna niye daha fazla para verelim” derken unuttukları şey, bir gün başımızın çaresine bakmak zorunda olacağımız idi. İşte o günler hızla yaklaşıyor. Umarız olmaz ama beklentiler, önümüzdeki birkaç ay içinde Türkiye’nin gıda temini konusunda ciddi sıkıntılar yaşayabileceği yönünde. Bunun ipuçları da yavaş yavaş gelmeye başladı.
* * *
Örneğin Rusya 2021 yılı 15 Şubat ile 30 Haziran tarihleri arasında yapılacak toplam tahıl ihracatı 17.5 milyon ton ile sınırlandırdı. Bu kota aşıldığı takdirde ürünün gümrük kıymetinin yüzde 50’si kadar vergi alınacak. Bu vergi ton başına 100 Euro’dan az olamayacak. Çavdar, arpa ve mısır ihracatında gümrük vergisi sıfır olarak uygulanırken buğdayda ton başına 25 Euro gümrük vergisi alınacak. Rusya’nın tahıl ihracatında ise Türkiye lider konumda.
* * *
Benzer şekilde ayçiçeğini aldığımız Ukrayna da, bu ürünün tonuna 150 dolarlık ek bir vergi koymaya hazırlanıyor. Türkiye’nin ayçiçeği ithalatının ise yüzde 80’inin Ukrayna’dan olduğu göz önüne alınırsa ayçiçeği yağında önemli zamlarla karşılaşmamız kaçınılmaz gözüküyor. Hububata gelen bu vergiler hayvancılığı da olumsuz etkileyecek ve et, süt fiyatları fahiş ölçüde zamlanacak. Gıdanın bir ticari ürün değil de bir silah gibi kullanılacağı günlere yaklaşıyoruz. Bir ülke başka bir ülkeye ders vermek istediğinde artık silahlarıyla, donanmasıyla, füzeleriyle değil o ülkeye yapılan gıda satışlarını durdurarak veya azaltarak dize getirecek.
* * *
Sadece bu iki örnekte olduğu gibi buğday ve ayçiçeğine gelecek ek vergiler sonucu ortaya çıkacak zamlar, hem ürünü bulunamaz yapacak hem de fiyatlarının yükselmesine altını, gümüşü bile geçmesine neden olacak. Günümüz yeni nesil yatırımcıları kıymetli madenler yerine tarımsal emtialara yatırıma yöneliyor. Çiftçilerin yüksek miktarlarda üreteceği buğdayı, ayçiçeğini, arpayı şimdiden satın alıyorlar. Lisanslı depolarda bekletilen buğdayınızı da istediğiniz zaman satabiliyorsunuz.
* * *
Peki çözüm ne? Tıpkı Brezilya’nın yaptığı gibi tarlaları birer fabrika olarak görüp çiftçiye doğrudan destekler vermek, maliyetler üzerindeki yükü mümkün olduğunca kaldırmaktan ve köylüyü tekrar köyüne dönmeye özendirmekten geçiyor. Böylece hem kendi kendine yeter bir ülke olursunuz, hem gıda ürünleri için yurtdışına ödediğiniz döviz ülke içinde kalır, işsizlikte oldukça azalır. Umarız biran önce tarımsal üretime gereken önem verilir. Hepinize sağlıklı ve mutlu bir hafta sonu diliyorum.