Sayfa Yükleniyor...
Son 1 yıldır dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgını sosyal, kültürel ve iş hayatımızda köklü değişikliklere neden oldu. Mesela artık el sıkışmıyor, birbirimize sarılmıyor ve öpüşüyoruz. Hepimizi buluşturan düğünlerin yerini sadece nikah şahitlerinin katıldığı küçük törenler aldı.
* * *
‘Virüs bulaşır’ endişesiyle manava, pazara gitmekten vazgeçtik; siparişlerimizi sanal marketten veriyor, toplantılarımızı internetten yapıyoruz. Sağlığımızı daha çok önemseyip bağışıklığımızı güçlendiren ürünleri balkonlarımızdaki saksılarda yetiştirir hale geldik. İnsanların bir arada yaşadığı apartmanların yerine müstakil evlerin revaçta olduğu bir süreci yaşıyoruz.
* * *
1970 ve 80’lerde köylerden yoğun şekilde şehirlere olan göç şimdi adeta tersine döndü. Kent merkezine yakın ilçelerde bulunan bahçeli ve müstakil köy evlerinin fiyatları, şimdiden kentlerdeki lüks daire fiyatlarını geçmiş durumda. Uzaktan çalışan ve müstakil eve taşınamayan aileler ise 1+1 evler yerine bir odasını çalışma ofisi haline getirebileceği 3+1 veya daha çok odalı evlere taşınıyor.
* * *
Sosyal ve iş yaşamımız bu şekilde dijitalleşirken, her işimizi internet ve bilgisayar yardımıyla yaparken, finans sisteminin buna ayak uydurmaması düşünülemez bile. Bugün rezerv para olarak kullanılan Dolar ve Avro, Çin’in üretimin merkezi olması ve dolayısıyla finansın da merkezi haline gelmesiyle yerini uluslararası geçerliliği olan, halen çeşitli ülkelerde kullanılabilen Bitcoin gibi ‘kripto’ yani dijital paralara bırakmaya başladı. İsveç, 2022’de sanal paraya geçeceğini duyururken Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro da geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada ülke ekonomisini tam anlamıyla dijital hale getirme planı yaptıklarını ve sanal para kullanımına geçeceklerini duyurdu.
* * *
Ukrayna’dan Amerika’ya, Japonya’dan Arjantin’e kadar birçok ülkede kullanılmaya başlanan sanal paraya Türkiye’nin de biran önce hazır olması gerekir. Türkiye açısından vergilendirme konusunda kripto paranın tanımlanmasına dair netlik olmadığı söylenebilir. Öte yandan, Eylül 2020’de yayınlanan Resmi Gazete’de ‘dijital varlıkların vergilendirilmesine yönelik çalışmaların süreceği’ ibaresi yer aldı.
* * *
Bitcoin’in vergilendirilmesini düzenleyen düzenleyici çerçeveler, yetki alanlarına bağlı olarak önemli ölçüde farklılık göstermekte. Avrupa Birliği gibi bazı topluluklar, sanal para Bitcoin’i bir para birimi olarak kabul ederken, Amerika ve Avustralya gibi ülkeler ise sanal parayı, bir emtia veya bir varlık olarak kabul etmekte. Japonya ise sanal parayı “varlık benzeri değer” olarak tanımlayarak orta yol yaklaşımını izlemekte. Türkiye ise bu konuda çalışmalarını halen sürdürmekte.
* * *
Hangi kategoride değerlendirilirse değerlendirilsin; Bitcoin ile özellikle Uzakdoğu Asya ülkelerinin desteklediği alt-coinler hızla değerlenmeye devam edecek. Tüm bunları tabi ki yatırım tavsiyesi olarak söylemiyorum; sadece sosyal, finansal ve siyasi gidişatın bu yönde olduğunu belirtmek istiyorum. Fakat dünya ne kadar gelişirse gelişsin; gıda, tekstil, barınma ve sağlık sektörleri her zaman varlığını devam ettirecek.
* * *
Bizim de ülke olarak yaşanacak değişikliklere hazır olmamız ve şimdiden stratejimizi geliştirmemiz şart. Özellikle iyi olduğumuz tekstil sektörünün yanında tarımsal üretimde bereketli topraklarımızı etkin şekilde kullanmak için atağa geçmeliyiz. Belki Çin gibi elektronik sektöründe lider olamayız ama gerek tarımsal ürünler gerekse tekstil sektöründeki başarılarımızı, Asya ve Avrupa’yı bağlayan bir köprü olarak ‘Lojistik’ açıdan da taçlandırdığımızda gıda ve giyimde dünyanın üreticisi konumuna gelebiliriz. Hepinize sağlıklı ve mutlu hafta sonları dilerim.