Sayfa Yükleniyor...
Şimdiden söyleyeyim, bugün burada yazacaklarımdan dolayı beni inşaat sektörünün savunucusu gibi görmeyin. Yazacaklarım tamamen konuya ekonomik bir bakışı içermekte. Yoksa ben de tarlaların, ormanların, ovaların vb. betona dönüşmesine sizler kadar karşıyım. Tarım bir zamanlar ülkemizin en önemli gelir kaynaklarından biriydi. Fakat uluslararası gıda firmalarının Türkiye’ye daha fazla ürün ithal etmesi için çiftçinin maliyetlerini arttırıcı unsurlara doğrudan ve dolaylı olarak yönelmesi ne yazık ki bugünkü sonuçlara neden oldu.
** *
Çiftçi mazot alıp tarlasını süremeyince, hayvanına verdiği yemi yurtdışından dolarla getirince, elde ettiği ürün de maliyetini, emeğini bile karşılamakta çok uzak olunca çiftçiler de tarlasını sürmeyi, ekmeyi bıraktı; hayvanını beslemeyi bırakıp kesime gönderdi.
***
Yukarıda anlattıklarım başka bir yazının konusu. Bugün ise yukarıda da bahsettiğim gibi inşaat sektörünü değerlendireceğim. Kısaca TÜİK olarak bilinen Türkiye İstatistik Kurumu, konut satışlarının geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 47 oranında azaldığını açıkladı. Yani inşaat sektörü geçtiğimiz yıla göre neredeyse yarı yarıya gelir kaybına uğradı.
***
Belki içinizden ‘bana ne; ben müteahhit değilim’ diyor olabilirsiniz ama kazın ayağı öyle değil maalesef. Çünkü inşaat sektörü dediğimiz genel çatı altında fayansçısından mobilyacısına; tesisatçısından boyacısına kadar 200’den fazla alt sektörün ekmek kapısı. Yani bir yerde inşaatlar durursa oradaki esnafın da işleri otomatik olarak duruyor. Sadece inşaatta çalışanlar değil, o inşaata malzeme sağlayan herkes ekmeğini çıkarmakta zorlanıyor.
***
Peki inşaat sektörü neden durgunluğa girdi de bu insanlar ekmeklerinden oldular diye sorarsanız; yukarıda da belirttiğim gibi konut satışları yarı yarıya düştü. Bu da demek oluyor ki eldeki stoklar eriyene kadar yeni inşaatlar daha yavaş devam edecek veya çalışmaya son verilecek. İkinci konu ise Merkez Bankası tarafından döviz kurunu düşürmek için artan banka faizleri. Mevduat faizlerindeki yüzde 17’lere kadar olan yükseliş, otomatik olarak kredi faizlerini de arttırarak 0,64 olan faiz oranlarını bir anda 1.90’lara kadar yükseltti. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da artan faizlerinden şikayet ederek, reel sektörün bitme noktasına gelebileceğine dikkat çekti.
***
İnşaatta diğer bir nokta ise yurtdışından gelen demir, çelik, beton gibi ana temel malzemelerine kurdaki artış nedeniyle gelen zamlar. Bu zamlar otomatik olarak yapılan konutlara yansıyor. İnsanımızın pandemi sürecinde evine ekmek götürmekte bile zorlandığı, parası olanın ise ‘ne olur ne olmaz param elimin altında dursun’ dediği bu dönemde bırakın artan fiyatlarla ev almak; yapılan kampanyalar bile etkisiz kaldı.
***
Karşıyaka Yapı Müteahhitleri Derneği Başkanı Niyazi Gültekin de aynı noktalara dikkat çekerek, maliyetler ve faizlerin yeni yatırımları ertelettiğini söyledi. Konut fiyatları çok fazla artarken vatandaşın gelirinin ise yerinde saydığını; bu yüzden konutta alım gücünün çok düştüğünü belirtti. Yani, fiyatların yüksek olması müteahhitlere de yaramadı.
***
Maliyetin artması, kredi faizlerinin yükselmesi, konut almak isteyenlerin pandemi sürecinin bitmesini beklemesi, özellikle Birleşik Arap Emirlikleri gibi Orta Doğu ülkelerinden gelip ülkemizde gayrimenkul alan yabancıların Türkiye’ye karşı adeta boykot uygulaması sektörü ve dolayısıyla milyonlarca esnafı zor durumda bırakıyor.
Çözüm ise liranın değerlenmesinin yanı sıra, kredi faizlerinin düşmesi, maliyetlerin azalması ve dolayısıyla daha uygun fiyata alınabilir evlerin üretilmesinden geçmekte.