Sayfa Yükleniyor...
Tüm dünyanın ‘görünmeyen düşmanı’ koronavirüs ülkemizi etkisi altına alalı 8 ay oldu. Her geçen gün artan vaka haberlerini yanı sıra çok yakınımızdaki insanların da koronavirüse yakalandığını okudukça ürperiyor, sıranın bize biraz daha yaklaştığını hissediyoruz. Bir yandan hastanelerin hasta bile kabul edemez hale geldiği iddia edilirken diğer yandan her akşam tüm haber kanallarında yarım saat boyunca koronavirüsün anlatılması çoluk, çocuk hepimizin psikolojimizi de bozdu. Haberlerde ‘bugün acaba ne söyleyecek?’ diyerek ağzının içine baktığımız Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, hastanelerin doluluk oranlarını da veriyor. Son açıklanan verilere göre İzmir’de yoğun bakım doluluk oranı yüzde 76.6. Solunum cihazı doluluk oranı ise yüzde 58,3. Servis doluluk oranı ise yüzde 58,3.
* * *
Bu rakamlar çoğumuz için çok bir şey ifade etmiyor. Kısaca anlatmak gerekirse yoğun bakım denilen bölüm ya yaşayacağınız ya da öleceğiniz yer. Yani hem hastanenin hem de hastanın en kritik konumda olduğu bölüm. Yüzde 23.4’lük kısım boş gözüküyor. Boş durumdaki yoğun bakım yatakları da çok büyük ihtimalle metropol dışındaki hastanelerde bulunuyor. Açıklanan verilerde belki de göz ardı ettiğimiz ikinci önemli nokta ise solunum cihazı doluluk oranı. Türkiye’de yetişkin yoğun bakım yatak sayısı 25 bin; mevcut solunum cihazı sayısının da 17 bin civarında olduğu belirtiliyor. Şu an itibariyle bu 17 bin cihazın neredeyse yüzde 60’ı dolu. Normal bir insanın deniz seviyesinde oksijen düzeyi genellikle yüzde 94 ile yüzde 100 arasında olur. Kovid zatürree hastalarında ise bu oran yüzde 50’ye kadar düşebiliyor. Oksijenin yüzde 85’e bile gerilemesi hayati risk taşıyor.
İşte bu noktada ekonomik durumu iyi olan vatandaşlar alışveriş sitelerinde fiyatı 3 bin 500 liradan başlayan solunum cihazlarından evlerine almaya başladı. Bunun nedeni ise hastanede yer bulamamaları halinde evlerinde ilaç tedavisi görürken, bünyeleri oksijensiz kalmaması. Akciğerin yeterince oksijen üretmemesi sonucu hastalar ne yazık ki boğularak yaşamını yitiriyor. Bu cihazı en alt değeri olan 3 bin 500 liradan; alabilecek kişi sayısını da 1 milyon olarak düşünürsek 3 milyar 500 milyonluk dev bir pazar olarak karşımıza çıkmakta.
* * *
İzmir merkezli Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol da ev tipi solunum cihazları alınmasına dair özellikle sosyal medyada paylaşımların yoğunlaştığına dikkat çekti. Doğruyol, sağlık çalışanlarının pek çok hastaya evde tedavi hizmeti verdiğini fakat Covid-19 virüsüne maruz kalan hastaların genellikle solunum sıkıntısından dolayı hayatını kaybettiklerini anlattı. Birçok kentte ekonomik durumu elverişli vatandaşların ev tipi solunum cihazı almaya başladığını da sözlerine ekleyen Doğruyol, bunun da en önemli nedeninin sağlık kurumlarındaki yatak sayısının yetersizliğinin vatandaşlarda yarattığı endişe olduğunu vurguladı. Bu arada sadece solunum cihazı satışlarının değil; olası genel sokağa çıkma yasağına karşı parmaktan oksijen ölçümü yapan cihazlar, tansiyon cihazları, ateş ölçer, şeker ölçüm cihazları da yoğun şekilde satılıyor. Coronavirüs salgınının ilk günlerinde insanlar sağlıkları için kolonya stoklarını bile tüketirken bu tür medikal cihazların da yoğun ilgi çekmesi hiç şaşırtıcı değil.
* * *
Özetle; toplumsal bağışıklamanın hedeflendiği; Çin ve Almanya’dan gelecek aşının toplumun çoğuna ulaştırılmasının 5-6 ayı bulabileceği göz önüne alındığında koronaya yakalanmama ihtimalimiz neredeyse yok gibi. O nedenle tedbiri elden bırakmadan, dışarıda maskemizi çıkarmadan, kolonyayı evimizden eksik etmeden kendi önlemlerimizi almak zorundayız. Hepinize sağlıklı günler dilerim.