Boğulmamak İçin…


  • Oluşturulma Tarihi : 03.12.2017 07:08
  • Güncelleme Tarihi :
Boğulmamak İçin… yazının resmi

George Orwell (Gerçek adı Eric Arthur Blair) neredeyse yazdığı tüm romanlarla hepimizi etkileyen bir yazar… Yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri olan George Orwell’ın en önemli iki eseri Hayvan Çiftliği (1945) ve Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1949) genel anlamda totaliter rejimleri ve bu rejimleri yaratan insani hırsların eleştirisi niteliğindedir. Bu önemli 2 kitabın haricinde benim de henüz bitirmiş olduğum “Boğulmamak İçin” (1939) hayatımızın birçok noktasına değinen gerçekçi bir kurgu roman olarak ön plana çıkıyor. Orwell tüm yapıtlarında derin gözlem yeteneğini sade bir üslupla birleştirmekte ve okurun hiçbir zaman sıkılmamasını sağlamaktadır. Her okuyucu adım gibi eminim Orwell’ın kitaplarında kendi hayatından kesitler bulacaktır.

Size bu yazımda Boğulmamak İçin kitabından bahsetmeye karar verdim. Şayet daha önce yazarın herhangi bir eserini okumadıysanız “Boğulmamak İçin”i okurken “Bu muymuş Orwell” diyebilirsiniz. Aslında çok basit bir üslup  kullanarak bir kişinin hayatından kesitler sunan bu kitap, Orwell severler için farklı bir noktadadır. Çünkü bu kitap kesinlikle bir “durum” hikayesi ve bu durum çok sade ve vurucu bir şekilde anlatılıyor. Öte yandan daha önce 1984 ve Hayvan Çiftliğini okuduysanız kitap ilerledikçe aslında eserin Orwell eseri olduğundan emin olabilirsiniz. Fakat kendi adıma konuşmam gerekirse başlangıçta beklentilerim farklı bir noktada olduğu için biraz afallamıştım…

Orta sınıf, kendini şişman olarak tanımlayan ve sigortacılık yapan George Bowling’i anlatan bu kitap savaşın eşiğinde olan İngiltere’de geçiyor. Orta sınıfı harika tasvirleri ile bizlere detaylı bir biçimde anlatan Orwell “Kaygı” üzerinden muhteşem bir romana imza atıyor.

Boğulmamak İçin, yazarın diğer eserlerini göz önüne aldığımız zaman biraz kenarda köşede kalmış bir  roman olarak nitelendirilebilir. 2. Dünya Savaşı öncesini; ortamdaki kasvete rağmen ironi ve mizahi bir biçimde anlatan Orwell, 1984’ün de sinyallerini aslında bu kitapta bizlere veriyor. Örneğin kitapta geçen şu ifadeler 1984’ü okuyanlara farklı duygular hissettirmiş / hissettirecektir…

“Asıl önemli olan savaş değil, savaştan sonrası. İçine batacağımız dünya, nefret dünyası, slogan dünyası. Paramiliter üniformalar, dikenli teller, kauçuk coplar. Ampullerin gece gündüz yandığı gizli hücreler, sizi uykunuzda izleyen dedektifler. Geçit törenleri, üstünde devasa yüzlerin olduğu posterler ve sağır olana, ona sahiden taptıklarına inanana kadar lidere tezahürat yapan milyonlarca kişilik kalabalıklar... Ama bu arada, içten içe ondan kusacak kadar nefret ediyorlar. Bunlar olacak. yoksa olmayabilir mi? Bazı günler imkansız diye düşünüyorum, bazı günler kaçınılmaz diye.”

Boğulmamak İçin bizlere buram buram savaşın kokusunu sunuyor. Karakterin ve ülkenin her yanına sinmiş tedirginlikler, pişmanlıklar, yitip giden hayatlar… Hepsi bu kitapta bizi yakalayan önemli unsurlar. Ayrıca Orwell bu havayı bize öyle bir şekilde sunuyor ki savaşın yarattığı kasvete rağmen karanlığın içerisine hapsolmuyoruz.

Bu kitabı –Özellikle de Orwell okumuş olanlara- mutlaka öneriyorum. Emin olun çok sevecek, kendinizi bu kitabın içerisinde bulacaksınız…

Kitap Arkası

“Göbeğinin çapı giderek genişleyen ve evinin taksitlerini ödemekle uğraşan George Bowling kırk beş yaşında, evli ve çocuklu -ve yeni aldığı takma dişleriyle kasvetli hayatından çaresizce kurtulmak isteyen- bir sigorta pazarlamacısıdır. 1939'da patlak verecek olan savaşın gelişini; yemek kuyruklarını, askerleri, gizli polisi ve zorbalığı görerek modern zamanlardan korkmaktadır. böylece çocukluğunun dünyasına, huzur ve sükun dolu bir yer olarak hatırladığı köyüne sığınmaya karar verir. fakat köyünde aradığını bulabilecek mi, orası şüphelidir..”

Günün Vegan Tarifi

Malzemeler

250 gr üzüm yaprağı

15-20 adet iri olgunlaşmamış patlıcan inciri

500 gr pirinç

1,5 kg kuru soğan

200 gr dolmalık fıstık

100 gr kuş üzümü

150 gr zeytinyağı

150 gr çiçek yağı

1 demet dereotu

1 adet limon

Nane, yeni bahar

10 gr tuz, şeker

Yapılışı

Kuş üzümünü ılık su ile ıslatın. Pirinci aynı şekilde ılık su ile ıslatın. Yağ koyduğunuz tencereye, dolmalık fıstığı ilave edip biraz kavurun. İnce ince yemeklik doğradığınız soğanı, rengi dönmeye başlayan fıstıkların üzerine, tuz ve şekeri de ilave edip iyice kavurun. Pirinci süzüp, soğanlara ilave edip kavurmaya devam edin. Kuş üzümünü de süzdürüp ilave edip kavurmaya devam edin. Yeni bahar ve kuru naneyi de karıştırıp, kaynamış iki bardak su ekleyip kapağını kapatıp altını kısık ateşe alın. Suyunu çekene kadar pişirip kenarda 30 dakika dinlendirin. Sonra tenceredekileri karıştırıp alt üst edip bir küvete alın. Soğuyunca doğranmış dereotunu da ilave edip yarım limon suyu sıkarak tekrar karıştırın. Üzüm yapraklarını ılık suyun içine koyup 30 dakika bekletin. Sonra süzdürüp saplarını ayıklayın. İncirlerin sap kısımlarından bir parmak aşağıdan kapak şeklinde koparmadan inciri açıp içini bir tatlı kaşığı ile boşaltın. Yaprakları istediğimiz ölçüde sarıp altı zeytinyağı ile yağlanmış fırın tepsisine dizin. Üzerine parça üzüm yapraklarını döşeyip, birkaç limon dilimi ve bir tatlı kaşığı toz şeker serpiştirin. Sarmanın üzerini örtecek kadar su koyup, sıkıca kapağını kapatıp 170 derece fırında 1 saat pişirin. İncirleri de doldurup aynı şekilde altı zeytinyağı ile yağlanmış fırın tepsisine dizin. Üzerine birkaç limon dilimi ve zeytinyağı gezdirip 1 su bardağı su ilave edip kapağını sıkıca kapatıp 180 derece fırında 30 dakika pişirin. (blog.beyazfirin.com)

Boğulmamak İçin…
Neşe Yavuz
Yazarımız Kim ?

Neşe Yavuz