NEŞE'DEN HABER VAR


  • Oluşturulma Tarihi : 28.02.2016 09:53
  • Güncelleme Tarihi :
NEŞE'DEN HABER VAR yazının resmi

Vatandaş İZSU’ya tepkili

Tahtalı Barajı’ndan İzmir’e su temin eden, 2 bin 200 mm çapındaki beton boru isale hattının arıza yapmasından ötürü İZSU, 25 Şubat tarihinde arıza giderim çalışmasına başlamış vatandaşa da belediyeler aracılığıyla 32 saatlik bir su kesintisi olacağını bildirmişti.

Gaziemir ve Buca ilçelerinin tamamı, Karabağlar ve Menderes ilçelerinin de bir kısmını etkileyen su kesintisi 32 saat sürecek denmesine rağmen dün uzatılarak 48 saate çıkarıldı. Uzatmadan ise sadece Buca İlçesi zarar gördü.

Sürenin uzatılmasıyla alakalı açıklama yapan İZSU, “Söz konusu arıza giderim çalışmaları devam ederken, hat kontrolü sırasında baraj ile arıtma tesisi arasında Küner Mahallesi girişinde 2 bin 200 mm. çapındaki beton boru isale hattında, aynı gün saat 17.00 sularında su kaçağı tespit edilmiştir. Yapılan değerlendirmede bu şekilde sistemin devreye alınmasının risk teşkil edeceği düşünülerek arızaya acilen müdahale kararı alınarak ikinci arıza giderim çalışmalarına başlanmıştır. Bu nedenle, Buca’da devam eden su kesinti süresi zorunlu olarak uzatılmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Buca İlçesi’nde 48 saat süren su kesintisine isyan eden vatandaş hem İZSU’ya hem de belediyelere tepki gösterdi. “Yağmur yağar her yer Venedik olur, bir boru patlar 3 gün su yok” diyen vatandaşlar özellikle İZSU faturalarına yansıyan ‘katı atık bedeli’ konusundan yola çıkarak Büyükşehir’e ve İZSU’ya yüklendi.

Geçtiğimiz gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2016 bütçesi görüşmelerinde bir olayı eleştirirken kullandığı “Japonya’da 4 saat sular akmadı diye belediye başkanı istifa ediyor” cümlesini örnek gösteren vatandaşlar, CHP’li belediyelerin de istifa etmesi gerektiğini söyledi.

TEPKİLER SERT

48 saatlik su kesintisinin tüm Bucalıları etkilediğini söyleyen vatandaşlar belediyenin resmi Facebook sayfasında sert tepkilerde bulundu. İşte o tepkilerden bazıları:

-İZSU sana ne diyeyim ya su kullanımının yüzde 400’ünü tahsil ediyorsun, bir de su veremiyorsun. (Yiğit Yılmaz)

-Türkiye’nin 3. ilinin bir su depolama alanı yok, yazık. 20 TL su kullanıyorum 30 TL de atık su parası ödüyorum ama 3 gündür insanları mağdur ediyorlar! (Naim İpek)

-En baştan kaliteli ve ileriye dönük malzeme kullanılmak neden düşünülmüyor? Neden ileri görüşlülük yok? (Ferah Akdağ)

-Bu işler sağlam parke taşlarını söküp takmaya benzemiyor. (Murat Kıran)

-Millet uzayda su arar biz Buca’da. (Özen Rençber)

-Yanlış belediye, yanlış seçim, yanlış yönetim. Suyun tonuna dünya kadar para alıyorsunuz bir dahaki seçimlerde halk bunu unutmaz. (Gökşen İnce)

-Buca gibi yoğun nüfuslu ve halkın rahat su depolama imkanının olmadığı bir ilçede 48 saatlik su kesintisi yapıp, bize bu ilkelliği yaşatan tüm yöneticileri kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.

(Metin Yıldız)

-Atık su parasını almayı biliyor Aziz Bey. Buca İlçesi’nde su deposu neden yok? Binlerce insan mağdur. Hastası olan var çocuğu olan var işten geleni var. (Hasan Teke)

-Yollar yama yama… Kaldırımlar engebeli... Su yok. (Güray Gür)

Günün Haberi

Mülteci-Der’den eğitim

Mülteci-Der, mülteci kriziyle ilgili konular üzerine aktif çalışan gönüllülere mültecilerin yasal hakları ve yasal konumunun ana hatlarını aktaran kısa bir eğitim verdi. Aynı hafta içinde bir gün İngilizce bir gün Türkçe olmak üzere yapılan eğitimle gönüllüler, mültecilerin Türkiye’deki haklarını detaylarıyla öğrendi.

Uluslararası Hukuk, Türkiye’de İltica Sistemi ve Geçici Koruma Hakları ve Hizmetleri konu başlıklarıyla üç bölüm olan derslerin sunumunu ise Mülteci-Der’den Avukat Ayşegül Yılmaz yaptı. Eğitimin odağında mültecilerin karşılaştığı gündelik sorunlar ve güvenlik konuları yer aldı. Eğitim süresince gönüllülerin akıllarına takılan konular soru-cevap yapılarak giderildi. Derste özellikle ‘Mülteci’ statüsü ve ‘Geçici Koruma’ statüsü arasındaki farklar üzerine yoğunlaşıldı.

TÜRKİYE’DE SURİYELİLERİN STATÜSÜ

1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Tarihli New York ek protokolü Türkiye tarafından “coğrafi kısıtlama” çekincesiyle kabul edilmiş ve iç hukukta yalnızca Avrupa’dan gelenlere mülteci statüsü tanınması kabul edilmiştir.

Türk hukukuna göre mülteci statüsünün tanınabilmesi veya bir yabancının mülteci statüsü talep edebilmesi için kişinin mülteci olmasına sebep olan olayın Avrupa ülkelerinde meydana gelmesi gerekir. Bu sebeple Suriyeliler Türkiye’de mülteci statüsüne değil de Geçici Koruma statüsüne tabidir.

6458 Sayılı Kanun’da Türkiye’ye giriş yapan yabancılar açısından “Geçici Koruma” adı altında farklı bir statü tanımlanmaktadır. Kanuna göre kişilere geçici korumanın sağlanabilmesi için yabancıların ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlara gelen veya hali hazırda sınırları geçmiş olması gerekir.

Bu kişilerin Türkiye’ye kabulü, Türkiye’de kalışı, hak ve yükümlülükleri, Türkiye’den çıkışlarında yapılacak işlemler, kitlesel hareketlere karşı alınacak tedbirlerle ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar arasındaki iş birliği ve koordinasyon, merkez ve taşrada görev alacak kurum ve kuruluşların görev ve yetkilerinin belirlenmesi, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Geçici Koruma Yönetmeliğine göre; Suriye’den Türkiye’ye gelen 2 milyon 655 bin 456 kayıtlı kişinin statüsü “Geçici Koruma”dır ve bireysel prosedür olan şartlı mülteci statüsü için başvuru yapamazlar.

2 milyon 382 bin 83 kişinin ise kayıt dışı olduğu ifade ediliyor.

Geçici koruma statüsü ve mültecilik arasındaki farklar ise, sağlık, eğitim hizmetleri ve iş piyasasına erişim hususlarında kendini gösteriyor.

Tarihte Bugün

1856- Islahat Fermanı ilan edildi.

1937- Meteoroloji Genel Müdürlüğü kuruldu.

1945- Birleşmiş Milletler Beyannamesi Türkiye tarafından imzalandı.

1949- İstanbul Şehzadebaşı’nda Özel Gazetecilik Okulu açıldı.

1997- Milli Güvenlik Kurulu, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in başkanlığında toplandı. 9 saat süren toplantıda, rejim aleyhtarı irticai faaliyetlere karşı alınacak tedbirler belirlendi.

Ne Nedir?

Metafizik: Doğa üstü konuları ele alan, bunları akıl yoluyla açıklamaya çalışan, evren ve insanla ilgili kanıtlanması ve çürütülmesi mümkün olmayan yorumlar getiren felsefe alanı metafiziktir.

Haftanın Etkinliği

Visegrad Grubu ortaklığına dayanarak, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan ve Slovakya filmleri İzmir’de görücüye çıkıyor. Şehirdeki bu ilk Orta Avrupa Film Festivali’nin teması ise “Fantastik Dörtlü” olarak belirlendi. Hezarfen film Galeri'nin düzenlediği ve İzmir Mimarlık Merkezi'nin ev sahipliği yapacağı, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Slovakya’nın işbirliğiyle gerçekleşen festival bugün başlayarak 5 Mart 2016 tarihine kadar sürecek.

Orta Avrupa Filmleri Afiş Sergisi’nin açılış töreni yarın saat 19.30’da İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleşecek ve sergi 6 Mart tarihine kadar devam edecektir.

Günün Fotoğrafı

Fotoğraf: 

Ağ Yapan Kadınlar – Ly Hoang Long

NEŞE'DEN HABER VAR
Neşe Yavuz
Yazarımız Kim ?

Neşe Yavuz

Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script