NEŞE'DEN HABER VAR


  • Oluşturulma Tarihi : 07.06.2016 08:15
  • Güncelleme Tarihi :
NEŞE'DEN HABER VAR yazının resmi

Bundan bir önceki yazımda sizlere vücut direncini arttırmak için neler yapılabileceğini anlatmıştım. Bugünkü yazımda ise hangi gıdaların vücut direncine iyi geleceğinden bahsedeceğim.

Özellikle kış aylarında vücut direncimiz düşmekte ve kolay bir şekilde nezle ve grip gibi hastalıklara yakalanabilmekteyiz. Bunun yanı sıra yazın da sıcaklardan ötürü enerjimiz düştüğü için kendimizi sürekli bir halsizlik içinde buluruz. Peki bunları hangi gıdalı kullanarak aşabiliriz?

Protein, sarımsak ve soğan: Vücudun yapı taşı olan protein kaynakları tüketimimizi arttırmalıyız. Yoğun katkı maddesi içeren hazır besinleri ise tüketmemeye çalışmalıyız. Bol sıvı, şekersiz bitki çayı ve en önemlisi de su tüketimimizi artırmalıyız. Günde yaklaşık 2,5–3 litre su tüketmeliyiz. Sarımsağın, antimikrobiyal özelliğinden dolayı bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kanın akışkanlığını sağlayarak kolesterolü düşürdüğü bilinmektedir. Soğanın da içerdiği allisin ve sülfür bağışıklık sistemini güçlendirir.

Elma: Elma, içeriğindeki E ve C gibi antioksidan vitaminlerle bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı vücut direncini artırır. Armut, içerdiği çözünmeyen lif ise bağırsakların düzgün çalışmasını sağlar. Ayrıca C vitamini ve bakır içeriği yüksektir. Tıpkı elma gibi armut da antioksidan etkisiyle vücudu serbest radikallere karşı korur. İyice yıkandıktan sonra kabukları ile tüketilmesi daha sağlıklıdır. Portakal ve mandalina gibi turunçgiller, içerdikleri zengin C vitaminiyle vücudun savunma mekanizmasını kuvvetlendirir. C vitamininin yanı sıra, potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi mineralleri de içerir.

Taze sıkılmış meyve suyu: Güne bir bardak taze sıkılmış meyve suyu ile başlamak hastalıklara karşı vücut direncini arttırır. Sabah kahvaltısında protein alınması, taze nane, maydanoz, marul gibi yeşil sebzelerin tüketilmesi gerekir.

Baharat tüketimi: Baharatlar nefes açıcı özellikleri sayesinde grip şikayetlerini azaltmak, rahatlamak adına tüketilebilir. Zencefilin hem tüm vitamin ve mineralleri yapısında barındırması hem de başka antioksidan özellikler taşıyan bir besin olması nedeniyle öneriliyor.

Portakal: Başta C vitamini olmak üzere P, B ve E vitaminleri ile fosfor, magnezyum ve potasyum minerali açısından zengindir. Bakır, çinko, demir, bakır ve manganez mineralleri ile protein de bulunur. Vücudu ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Enerji verir. İyileşmeyi hızlandırır. Yüksek Tansiyonu ve kolesterolü düşürür. Damar sertliğini ve tıkanıklığını önleyen portakal kalp ve damar hastalıkları ile kansere karşı koruyucudur. Sinirleri yatıştırır ve yorgunluğu giderir. Damarları güçlendirir. Grip ve nezle gibi soğuk algınlığına iyi gelir ve öksürüğü azaltır. Cilt kırışıklıklarını önler, cildin taze ve pürüzsüz görünmesi sağlar. Karaciğeri çalıştırır. Vücuttaki zararlı maddeleri temizler. Kansızlığa iyi gelir. Hazmı kolaylaştırır. İçerdiği folik asit özellikle hamileler ve bebek için çok yararlıdır.

Günün Bilim Haberi

Piller sonsuza kadar çalışabilir mi?

On yıllar boyunca şarj edilebilecek bir pil düşünün. Cep telefonlarının pil ömrü nedeniyle ömrünün dolması tarihe karışırdı. Lityum iyon pilleriyle dolu vahşi depolama alanlarının sonu gelirdi. 

Gerçeğe bir adım yaklaşan buluş, Irvine’deki Kaliforniya Üniversitesi’ndeki araştırmacılardan geldi. Son derece uzun ömürlü pillere yol açabilecek olan buluş tesadüfen keşfedildi. Reginald Penner (üniversitenin kimya bölüm başkanıdır) önderliğindeki bir ekip nano-teller üzerinde çalışıyor. Nano-teller, pillerde kullanım için büyük bir umut vaat eden küçük, iletken teller. Buradaki sorun, nano-tellerin kırılgan olması ve birkaç şarj etme döngüsünden sonra yıpranıp çatlaması. Bir gün, Penner’in laboratuarında bir doktora öğrencisi olarak çalışan Mya Le Thai, nano-tel topluluğunu çevreleyen sıvı elektroliti bir jel ile değiştirmeyi düşündü. Penner, “Bu jel kapasitörlerine çevrimi uygulayınca bir sürpriz ile karşılaştık” diyor. Thai diyor ki, “Bu şey 10 binden fazla çevrime dayandı ve hâlâ gidiyor.” Penner şunu da ekliyor: “Birkaç gün sonra bana gelip şöyle dedi, ‘bu şey 30 binden fazla çevrime dayandı’. Bir ay boyunca böyle devam ettik.” Araştırma ekibi, ellerindekinin değerini anladı. Henüz jel elektrolit kullanmanın neden nano-telleri kırılmaktan koruduğunu henüz bilmemekle beraber, bir hipotez geliştirdiler. Penner’e göre jel fıstık ezmesi kadar koyu kıvamlı bir şey. Nano-teller ise insan saçından yüzlerce kat daha ince ve yüzde 80 oranında gözeneğe sahip olan mangan oksitten yapılmış. Zamanla, koyu jel nano-tellerin gözeneklerine sızıyor ve onları yumuşatıyor. Bu yumuşaklık, kırılganlığın azalmasına neden oluyor. Penner, şöyle diyor: “5000 çevrimden sonra nano-teller kırılmaya başlıyor. Daha sonra da iptal oluyorlar. Ancak jelde böyle bir şey olmuyor.” Şimdi, araştırma ekibi bu hipotezi test etmek için çalışıyor. Eğer bu doğru ise, deneylerine farklı malzeme ve jel türleri ile devam edecekler ve hangisinin en iyi olduğuna bakacaklar. Çalışma devam ettiğinde jelle kaplanmış nano-teller son derece uzun ömürlü pillerde gerçekten de bir bileşen olabilir. (bilim.org)

Günün Atasözü

Paranın yüzü sıcaktır: Para çekicidir ve öyle kolayca geri çevrilemez. Çünkü paranın gücü, pek çok maddî sorunu halleder. Bu sebeple insanlar parayı görünce gevşer, ona kavuşma isteği duyar, kendisinden istenen işi de kolayca yapma eğilimi gösterir.

Ne Nedir?

Zaman Algısı: Yaşadığımız zaman diliminin içinde bulunduğumuz duruma göre, olduğundan daha uzun ya da kısa algılanmasıdır.

Günün Fotoğrafı

NEŞE'DEN HABER VAR
Neşe Yavuz
Yazarımız Kim ?

Neşe Yavuz

Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script