Sayfa Yükleniyor...
Göztepe, lige etkileyici bir başlangıç yaptı. 1. Lig kadrosunun üzerine çok pahalı olmayan, ancak sisteme uygun ve doğrudan katkı sağlayabilecek oyuncularla kadrosunu güçlendirdi. Teknik direktör Stoilov’un sert ve kararlı duruşu, takım üzerinde olumlu bir etki yarattı.
Şu anda Göztepe, evinde adeta bir aslan gibi kükreyerek oynuyor. Galatasaray, iç sahada 19 puanla liderliği elinde tutarken, en fazla puan toplayan ikinci takım sarı-kırmızılılar oldu. Gürsel Aksel Stadyumu, Göztepe’nin en büyük avantajlarından biri haline geldi. Ancak bu güçlü Göztepe, deplasman maçlarında bambaşka bir performans sergiliyor ve puan tablosunda en az puan toplayan üç takımdan biri olarak öne çıkıyor. Hatayspor’un yalnızca 1, Adana Demirspor’un ise 2 puan topladığı bu zorlu ortamda, Göztepe’nin deplasman performansı yetersiz kalıyor.
Eğer takım Avrupa hedefini gerçekten gerçekleştirmek istiyorsa-ki camiada bu havanın esmeye başladığı hissediliyor-deplasman performansını da iyileştirmesi şart. Kurumsallık, başarı ve sistem üçgeninde Göztepe, örnek gösterilebilecek kulüplerden biri. Üstelik futboldaki başarılarının yanı sıra voleybol ve basketbolda da yükseliş trendini sürdürüyorlar. Tribün desteği ise her zamanki gibi muhteşem. Deplasman maçlarında dahi yalnız kalmayan takımın bu sorununu çözmek, teknik ekibin öncelikli görevi olmalı.
Eğer bu sorunun üstesinden gelirlerse, Göztepe’nin üst sıralardan kopması zor olacak. Sarı-kırmızılılar önümüzdeki haftalarda zorlu iki İstanbul deplasmanına çıkacak: önce Beşiktaş, ardından Başakşehir. Ardından ligin dibinde yer alan Hatayspor ve Adana Demirspor ile karşılaşacaklar. Bu dört maç, Göztepe’nin sezonun geri kalanı için kaderini belirleyebilir. Özellikle bu dört maçın üçü deplasmanda oynanacak.
Sarı-kırmızılı taraftarlar, takıma olan inançlarını kaybetmez ve birliği bozmadan desteklerini sürdürürse, başarı kaçınılmaz hale gelebilir. 100. yılını kutlayacak olan Göztepe’ye, Avrupa kupaları vizesi fazlasıyla yakışır.