Bugün köşe yazımda sizlerle, zararlı sigaranın nasıl faydalı bir geri dönüşüme girerek yararlı hale gelebileceğini paylaşmak istiyorum. Şimdi diyeceksiniz ya da okurken bunun sanatla ne ilgisi var diye düşündüğünüzü duyar gibiyim. :-) Ama gerçekten de öyle!
Geçmiş zamanlarda, tekel olarak bilinen İzmir’de sigara üretimi yapan Alsancak Garı’nın yakınındaki fabrika, bugün harika bir dönüşümle sanat merkezi haline gelerek hizmet vermekte. Birçok etkinlik, atölye ve sanata dair üretimlere imza atılan, söyleşilerin gerçekleştirildiği bu yerin adı İzmir Kültür ve Sanat Fabrikası. Bu güzel düşünceyi hayata geçiren ve çok güzel bir hale dönüştüren T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na hem bir İzmirli hem de sanata ve üretime katkı sunmayı seven bir birey olarak teşekkür ediyorum.
Gördüğünüz gibi bir sigaranın geri dönüşümü ile zarardan yarar sağlama ve farkındalık oluşturmak gerçekten harika değil mi? Bu tür dönüşümler, sanatı ve kültürü topluma ulaştırmanın ne kadar önemli bir yolu olduğunu gösteriyor.
İzmir’e yolu düşen ya da İzmir’de yaşayanların mutlaka görmesi gereken yerlerden biri bence bu fabrika. Bir hafta önce, ismi sanatla ilişkili olup ama işlevi ve amacı dışında kullanılan yerlerden bahsetmiştim. Bugün ise farkındalık oluşturarak, zararlı bir üretim tesisinin harika bir geri dönüşümüne şahitlik ediyoruz. Bu hem umudu yeşertiyor hem de sanata olan inancı pekiştiriyor. Sanat, her zaman bir dönüşümün simgesidir.
Ama ne olursa olsun, sanat adı altında faaliyet gösteren yerlerin denetlenmesi ve amacına uygun şekilde ilerleyip ilerlemediklerinin incelenmesi gerektiği fikrimi ısrarla savunuyorum. Sanatın gerektirdiği yolda doğru ilerlemek için bu denetimler önemli.
Sanatseverleri ve okuyucuları da bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.
Sonuç olarak, geçmişin zararlı bir üretimi, nasıl sanatla harmanlanarak topluma katkı sağlayan bir dönüşüme dönüşebiliyorsa, bizler de her bir kelimemizle hareketimizle bu dönüşümün bir parçası olabiliriz. İzmir Kültür ve Sanat Fabrikası, sanatın gücünü ve potansiyelini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu tür projeler sadece bir şehri değil, tüm toplumu sanatla buluşturma adına önemli adımlar.
Sanat ve edebiyat hem bireysel hem de toplumsal anlamda büyük bir dönüştürücü güce sahiptir. Her iki alan da insanı düşünmeye, sorgulamaya ve kendini ifade etmeye teşvik eder. Edebiyatın büyüsüyle sanatın gücünü birleştirerek, dünyayı daha güzel bir yer haline getirebiliriz. Bu yolda ilerlerken, sanatın ve edebiyatın gerektirdiği doğru yolu bulmak ve bu alanlara gereken saygıyı göstermek her birimizin sorumluluğudur.
Son olarak benim gibi düşünen sanatseverlere ve edebiyat tutkunlarına çağrıda bulunmak istiyorum: Farkında olalım, duyarlı olalım ve sanatın gücünden ilham alarak yaratıcı fikirlerimizi topluma geri dönüştürelim. Her birimiz, sanatın ve edebiyatın dönüşüm yolculuğunda birer ışık olabiliriz. Bu ışığımızla bulunduğumuz yeri aydınlatmak birlikte hareket edip daha büyük yankı uyandırarak ve katkı sağlamalıyız. Hep beraber aydınlık yolda ve bilinçle beraberce ilerlemek umuduyla…