2

Da VİNCİ’nin SIRLARI


  • Oluşturulma Tarihi : 22.02.2021 07:25
  • Güncelleme Tarihi :

Leonardo Da Vinci’yi birçoğumuz ressam olarak tanıyoruz. Ama o aslında hem ressam hem müzisyen hem mühendis hem matematikçi hem anatomist... Kısaca o bir dahi. Bizi peşinden sürükleyen hala eserlerindeki gizemi tam olarak çözemediğimiz bir dahi. Bazen insan kendisini anlatmak ister ve bunu eserlerine yansıtır ama bir yandan da anlaşılmak istemez. Kendi dilinde haykırışları vardır onun, bizim o haykırışlara erişemediğimiz. İşte Leonardo tam da öyle bir insandı. O anlattı. Ama biz anlayamadık. Bugün onu tanıyalım istedim. Mutlaka genç neslimizde Da Vinci ve onun gibi nice dahilerimizi çözmek isteyenlerimiz olacaktır.

1452 yılının Nisan ayında doğan dahinin annesi hakkında fazla bilgi yoktur ve baba evinde büyüdüğü söylenmektedir. Ama buna rağmen içinde hep, bir anne sevgisi ve özlemi olsa gerek ki kurduğu cümlelerinde “İki bedeni (anne ve embriyo bedeni) tek ruhun yönettiği”ni belirtmiştir. Vinci kasabası yakınlarında doğmuştur. (Vinci kasabası önceleri Etrüsklere ait bir yerdi daha sonra Romalılara geçti. Bilindiği üzere İtalyanların yarısının aslında Türk olduğu söylencesi vardır. Çünkü Etrüskler Türklerin Avrupa’daki atasıdır.) Çocukluğu dağlarda, tepelerde, ormanda, tarlalarda geçen Leonardo on iki yaşına gelince atölyeye çırak olarak verildi. Babası onun yeteneğini anlamıştı. Leonardo 18 yaşına geldiğinde de onu dönemin ünlü sanatçısı Andrea del Verrochio’nun atölyesine yerleştirdi. Hayatına kattığı birçok bilgiyi bu atölyede öğrendi. Sanat tarihinin ilk gerçek manzarası ve aynı zamanda kendisinin ilk eseri olan Santa Maria Della Neve Manzarasını bu atölyede yaptı. Daha sonra Floransa’dan da ayrıldı Milano’ya taşındı. Milano Dükü Sforza’nın yanına yerleşti. Tarih 1482 yılına şahitlik ediyordu ve Milano Ferrara’nın yanında savaştaydı. İçinde bulunduğu durumdan esinlenen Leonardo burada yaptığı heykellerin yanı sıra, silahlar, top taşıyan arabalar ve köprüler de tasarladı. Bu süreçte birçok öğrenci de yetiştirdi. Daha sonra Floransa’ya geri dönmüş ve amcasının kendisine bıraktığı yüklü miras neticesinde kadavralarla çalışmaya başlamıştır. İnsan yapısını en ayrıntılı şekilde incelemiştir. Bunun yanı sıra kuşları inceleyerek insanların nasıl bir düzenekle uçabileceğini, balıkları inceleyerek insanların deniz altında nasıl bir düzenekle yaşayabileceklerini araştırmıştır. Böylelikle ilk denizaltı projesini çizmiştir. İnekler üstünde incelemeler yaparak bunu çok profesyonelce insana uyarlamıştır (İnsanın anne karnındaki fetüs çizimini aslında ineği inceleyerek çizdiği bilinmektedir.) Kafatası, omuz, kol,ayak çizimleri mevcuttur. Tarihteki ilk hatasız omurga çizimi yine Leonardo’ya aittir. O kuşkusuz çağının ilerisinde bir insandı.

Sanat eserlerini inceleyecek olursak Da Vinci’nin en ünlü eserlerinin Son Akşam Yemeği ve Mona Lisa tablosu olduğunu Türkiye’de muhakkak seksen milyonumuz da biliyordur. Bu yüzden altın oranın ilk kez kullanıldığı eserle yani Mona Lisa ile başlayalım. Bu enteresan tabloya baktığımızda duygu karmaşası içerisine giriyoruz. Çünkü tablo analiz edildiğinde içerisinde tek insan olmasına rağmen hem mutluluk hem iğrenme hem korku hem kızgınlık gibi birbirleriyle ilişkisi olmayan duyguları tek silüette topluyor. Bunlar insani duygular olsa da sözü edilen bütün duyguları aynı anda yaşamak mümkün değil. Üstelik bu eserdeki Mona Lisa da çok gizemli biri. Çünkü kim olduğuna dair çeşit çeşit iddialar var. Kimi Leonardo Da Vinci’nin kendini kadın silüetinde çizdiğini, kimi tablodaki kadının Lisa Gherardini olduğunu, kimi de yanında yetiştirdiği çocuk olan Mon Salai olduğunu (Mona Lisa-Mon Salai de ki aynı harflerin karışık sıralanmasından oluşmakta) savunmaktadır. Ben de ortaya farklı tez atarak annesini çizdiğini savunuyorum. Çünkü anne ile çocuğun aynı ruha sahip olduğu düşüncesi bizzat kendisine aittir. Kendi silüetinde annesini görmek istemesi de bana daha mantıklı geliyor. Ayrıca İtalyan araştırmacı Silvano Vinceti’ye göre Mona Lisa’nın sağ gözünde L V harflerinin çizildiğini, sol gözünde de tam seçilmese de B,S ya da C,E harflerinin çizildiğini söylüyor. LV ‘ye Leonardo da Vinci dersek, sol gözündeki C harfine de (kendi tezime göre) Caterina diyorum. Caterina annesinin adı. Ayrıyeten Da Vinci tablodaki köprüye de 7 ve 2 sayılarını yerleştirmiş. Biliyoruz ki hem mitolojik dinler de hem kutsal dinlerde 7 Tanrı’nın rakamıdır. Tam’lık,mükemmelliktir. Belki de Da Vinci bu tabloda birleşen “2” bedendeki (annesi ve kendisi) “kusursuzluğu (7)” anlatmak istemiştir?

Bu gizemli tablodan sonra size bir de kısaca Son Akşam Yemeği’nden bahsetmek istiyorum. İncil’in en ünlü hikayerinden biri İsa’nın çarmıha gerilmeden önceki Son akşam yemeğini anlatır; Akşam olunca İsa on iki öğrencisiyle yemeğe oturdu. Yemek yerlerken, “Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri bana ihanet edecek” dedi (Matta26). Da Vinci’nin tablosunda ise İsa’nın kurduğu bu cümlelerinden ötürü 12 havarisinin verdiği tepkiler görülmektedir.

İsa bir eliyle ekmeği bir eliyle şarabı işaret etmektedir (Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. “Alın, yiyin” dedi, “Bu benim bedenimdir.” Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek, “Hepiniz bundan için” dedi.”Çünkü bu benim kanımdır). Tablodaki enteresanlıklar, Yahuda’nın elindeki para kesesi, masanın altındaki sadece tek taraflı düğüm (Kimilerine göre Leonardo resmi ters çevirmemizi aynalama tekniği ile bakmamızı istemiştir. Çünkü bu teknikle resme bakıldığında tabloda yeni yüzler oluştuğunu görüyoruz), tuzluğu ters çizmesi vs. hep bir gizem var tabloda. Ancak bu tablonun içine gizlediği gizem bizi şaşırtmış tabloyu çizerken yaşadığı gizem de Leonardo’yu şaşırtmıştır. İyi’yi İsa’nın bedeninde, kötüyü de Yahuda’nın bedenin de resmedecektir. İsa için çok güzel bir silüete, Yahuda için çok kötü bir silüete ihtiyacı vardır. Dinlediği konser sırasında, koristlerden birinin İsa tasviri için uygun olduğunu düşünür. Atölyesine davet eder ve İsa tasviri için onu çizer. Aradan üç yıl geçmiştir ve hala Yahuda için uygun insanı bulamamıştır. Derken kaldırım kenarında yığılmış, sarhoş, içler acısı halde düşkün birini bulur. Yahuda tasviri için o adamı çizer. Daha sonra adam kendine gelir ve resmi görür. Bu resmi daha önce gördüğünü söyler. Bu imkansızdır aslında. Sonradan ortaya çıkar ki üç yıl önce İsa tasviri için kullanılan modeldir. Bu hikaye için ne demiş Paulo Coelho;

“İyi ve Kötü’nün yüzü aynıdır… HER ŞEY İNSANIN YOLUNA NE ZAMAN ÇIKTIKLARINA VE SEÇİMLERİNE BAĞLIDIR...”

Da VİNCİ’nin SIRLARI
Sıla Arsel
Yazarımız Kim ?

Sıla Arsel