Sayfa Yükleniyor...
“Dilde, fikirde, işte birlik” düşüncesini ilke edinen, Kırımlı fikir adamı İsmail Gaspıralı’yı anmak istedim bugün. Bu kutlu düşüncesinin, yaşamımızda yer edinme zamanı gelmiştir belki de... Gaspıralı’nın savunduğu bu duruş, özünde halklarımızın yani Türk boylarının ya da devletlerinin birleşmesi istediğidir.
“ÖNCE (yakın akrabalarımızla) TÜRK BİRLİĞİ SONRA (biraz daha uzak ama akrabalarımızla) ASYA BİRLİĞİ”
Peki. Şimdi Asya birliği düşüncesini biraz erteleyelim. Türk birliği konusuna giriş yapalım.
(GİRİŞ) 1. İlkemiz “Dilde Birlik”
Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’nin ortak abecesinin Latince olduğunu biliyoruz. Kırgızistan da 2017 yılında Latin abecesine geçiş için ilk tasarısını sunmuştu. Dileriz tasarıda atılan adımlar bir an önce hız kazanır. Kırgızistan da abecesinde değişikliğe gittiğinde 7 Türk devleti olarak yazı dilinde dil bilimcilerimizin de yardımıyla ortak Türkçe’ye geçiş yapmamız lazım. Örneğin; Atatürk’ün uzun çalışmalar sonucu geliştirilmesine katkı sağladığı, günümüzdeki her Türk devletinin rahatça anlayabildiği İstanbul Türkçesi.
(GELİŞME) 2. İlkemiz “Fikirde Birlik”
Geçtiğimiz 2018 yılında Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Vikipedi örneğinde olduğu gibi Türk halklarının ortak kütüphanesinin açılmasının gerekliliğini bildirmişti. Nazarbayev’in ortak kütüphane düşüncesi, fikir birliği açısından önemli bir adım olacaktır. Bu projenin çalışmalarına başlayabiliriz örneğin. Ya da sosyal medyada sürekli gündeme gelen ama henüz icraata dökülmeyen ortak tarih kitabı projesine. Hoş, kendi ülkemiz Türkiye’mizin tarihini ne kadar biliyoruz orası tartışılır ama, bu düşünceye kapılıp kestirip atmayalım. MEB tarih kitaplarının, bizde İlber Ortaylı gibi diğer ülkelerde de Ortaylı’nın seviyesine yakın olan tarihçilerin ortak çalışma yapması gerekir. Çünkü gerçek tarihimizi ancak gerçek tarihçiler bütünleştirebilir. Bizim içi dolu kitaplara ve içi dolu insanlara ihtiyacımız var. Ortak kütüphane, ortak tarih kitabı dedik. Bunlara ek kültür ve sanat alışverişinde de bulunmamız lazım. Tamamen ortak eğitim mümkün olmayabilir elbette. Her ülkenin coğrafi konumuyla özdeşleşen farklı akıllara ihtiyacı vardır. Ama yine de bunu dengede tutacak bir eğitim politikası oluşturulmalıdır. Aramızdaki işbirliğini düzenlemek adına hukuk birliği de oluşturulmalıdır. Bunun dışında en azından; tarihte, kültürde, sanatta ve hatta turizmde birbirimizi tanımamız lazım. Çünkü siz bizim, bizse sizin unutulan benlikleriyiz. Bu konuda benim düşünceme göre, tıpkı erkeklere zorunlu tutulan askerlik gibi Türk devletlerinde yaşayan her birey 1 ay Türkiye’de, 1 ay Azerbaycan’da, 1 ay Kazakistan’da...vs bulunmak üzere 7 ayrı Türk ülkesinde 7 aylık eğitime tabi tutulmalı.
(SONUÇ) 3. İlkemiz “İşte Birlik”
Bunun için öncelikle bulunduğumuz ülkeyi geliştirmeliyiz. Hiçbir ülke, diğer ülkelerin sırtına kambur olmamalı. Sözde farklı özde aynı 7 ülkenin, dünya çapında 7 ağa konumuna gelmesi lazım. Bunun için madenlerimizi kullanmalı, yerli tohumlarımızla tarımımızı geliştirmeli, ülkemize ait fabrikalarımızı çoğaltmalıyız. Ortak Türk Birliği pasaportu oluşturmalıyız.
ÖNCE KÜLTÜR BİLİNCİ, ARDINDAN EKONOMİDE ÖZGÜRLÜK
İhracatta ve ithalatta öncelik; ortak pazarımızı kurduğumuz, kendi Türk devletlerimiz olmalıdır. Bunun için 7 Türk devletinin benimsediği, ihracatımızı ve ithalatımızı yaptığımız, ortak bir paraya da geçiş yapılması atılacak büyük bir adım olacaktır.
Son yıllarda bize Türk Birliği düşüncesini ırkçı bir (kötü) faaliyet gibi empoze ettiklerini gözlemliyorum. Bu da hümanist insanlarımıza dokunuyor. Çünkü yarım yamalak bilgilerimizle sadece bilgilerimizin elverdiği kadar düşünebiliyoruz. Bu da haliyle ikiliğe yol açıyor. Irkçılık demek Tanrı Türk’ü üstün yarattı, egoistlik yapalım diğer ırkları dışlayalım, küçümseyelim demek değildir sevgili hümanist arkadaşlar. İnternetin bu şekilde empoze etmesi normaldir. Çünkü aile parçalanırsa bireyler tek başına kolay kolay ayakta kalamaz. Niyetleri bizim bütünlüğümüz mü sanıyorsunuz?
Soyculukta esas düşünceye göre (Irkçılık arapça kökenli bir kelimedir. Türkçesi soyculuk kelimesidir. O yüzden bu kelimeyle devam etmeyi uygun buldum); dışa bağımlı olmadan, önce kendi öz ailemizle barışık olmak, soyca kendi bağımsızlığımızı ele almak, güçlü ekonomiye sahip olmak için öncelikle kendi içimizde paylaşım yapmamız gerekir. Böyle masum düşüncelerin güçlenmesini istemeyen kişiler tarafından bu kelimenin katilleştirilmesi normaldir. Çift yönlü bakış açımızı geliştirip, görmeyi öğrenmemiz gerek.
Önce düşünce ve İşbirliği, Sonra TÜRK BİRLİĞİ.