2

Göbeklitepe Yılı '2019' (1)


  • Oluşturulma Tarihi : 29.07.2019 08:05
  • Güncelleme Tarihi :

The Economist dergisinin 2019 kapağında gizlenmiş sırlar, bu yılın farklılığını, tüm dünyaya gözler önüne sermişti. Peki Türkiye’miz için 2019 yılının gizemi neydi? Cevap dünya mirası Göbeklitepe. 12 bin yıllık bir geçmiş. İlk insan tasvirinde “Adem ve Havva’nın” Aden bahçesinde yaşadığı, Kabil’in çiftçilik yaptığı Göbeklitepe. Fırat ve Dicle’nin etrafını kuşattığı, dini bir mabet.
Haritasal olarak belirtirsek günümüzde peygamberler şehri olarak anılan Şanlıurfa’nın Harran ovasının kuzeyinde yer alan Örencik Köyü yakınlarında konumlanmıştır. İlk keşfi 1963’te gerçekleşse de bu konuda herhangi bir adım atılmamıştır. Daha sonra tarlanın eski sahibi Mahmut Yıldız; babası İbrahim ve amcası Şavak Yıldız’ın tarlasını sürerken, oymalı bir taş bulduğunu ve kendisinin de bu taşı 1983’te müzeye götürdüğünü söylüyor. O zamanlar kireçtaşı zannedilen bu medeniyet parçası için yine hak ettiği değer gösterilmiyor ne yazık ki. Ta ki 1994 yılında Alman arkeolog Klaus Schmidt’in bu taşı keşfetmesine kadar. 1995’te Şanlıurfa Müzesi ile Alman Arkeoloji Enstitüsü ortak projeye başlıyor. 2007 yılında da bu proje, bakanlar kurulunun kararlı kazı statüsünde devam ediyor.
Buraya kadar vermem gereken genel bilgileri verdim sizlere. Şimdi ise Göbeklitepe’nin sırlarına dokunalım beraber. Medeniyetlerin başlangıcını Sümerliler olarak bile yeni yeni kabul etmeye başlamışken Göbeklitepe bizim için, dünya için daha büyük bir keşif oldu. Çünkü hani o gözümüzde büyüttüğümüz piramitler var ya, onlarla bile kıyaslanamayacak kadar devasa bir yapıt. İşte o ünlü Mısır Piramitlerinden 7 bin 500 yıl, İngiltere’deki Stonehenge’den 7 bin yıl Malta adasındaki tapınaklardan 6 bin 500 yıl, medeniyetin başlangıcı kabul ettiğimiz Sümerlerden yani Mezopotamya’nın ilk şehirlerinden 5 bin yıl daha yaşlı. Bu serüvenle 12 bin yıl geçmişe yani Neolitik Çağ’a sürüklenmiş bulduk kendimizi. Bilinen en eski yapıtı, farklı söylemlerle Adem ve Havva’nın yaşadığı Aden bahçesini bulmak fikri bile insanlara ne kadar muazzam gelse de Göbeklitepe günümüzdeki en yüksek teknolojileri kullanarak bile yapamayacağımız, insan gücünün ve beyninin üstünde devasa bir dini mabet. Evet dinler tarihini 12 bin yıl öteye götürdük böylelikle.

Neydi bizim Neolitik Çağ insan tasvirimiz? Avcılık ve toplayıcılık ile geçinen, elinde taş ve sopasıyla tam bir ilkel çağ mağara adamı tasviri. Oysa Göbeklitepe uyduyla gözlemlendiğinde; 20 futbol sahası büyüklüğünde, çember şeklindeki yapısı 10-20 metre arasında değişen 20 dairesel tapınaktan oluşan devasa bir dini tapınak. Bizse bunların sadece altısını gün yüzüne çıkarabildik yirmi küsur yılda, üstün teknolojimizle. Daha kazılacak bir sürü tapınak, bulunacak bir sürü taş ve taşın üstüne işlenmiş sırları çözülecek bir sürü simge var. Bu yapıttaki bir taş bloğunun ağırlığı ise 30-60 ton arasında, Yani en az 500 insan gücünün aynı anda hareket edip de birlik beraberlik içinde taş bloğunu mabetlere taşıdığını düşünelim. Bir kere iki kere de değil üstelik, yüzlerce kere. Sonra kendimizi sorgulayalım. 30-60 ton ağırlığında yüzlerce taş bulundu. Teknoloji anlayışı taş-sopa olan insanlığın, bu yapıtı insan eli ile inşa etmesi ne kadar mümkün? İşte tam da burada Sümerlilerde karşılaştığımız Anunnaki anlayışı ortaya çıkıyor. Günümüzde değil insan eliyle, en teknolojik aletlerle bile Göbeklitepe benzeri bir yapıtı yapmamız mümkün değilken, ilkel insanların bu mabedi yapmış olması, üstüne üstlük birde günümüzde biz daha madenlerimizi gün yüzüne çıkarıp işleyemiyorken onların volkan lavlarını kullanıp da kesici aletler yapmış olmaları bir enteresan geldi bana.
Seramik yok, tekstil yok, hayvancılık yok, teknoloji zaten yok, tarım yok. Ama bu devasa yapıt var. Tarım yok demişken bu arada Göbeklitepe’nin bulunuşu, tarım sonucu yerleşik hayata geçildi tezini de çürütmüş oldu. Tarım, yerleşik hayat, din sıralaması da böylece alt üst oldu. Elimizdeki son verilere göre tapınma yani hac için tapınak yapıldı. Böylece yerleşik hayata geçildi ve sonucunda tarım doğdu. Böylelikle insanlık tarihinde doğru bildiğimiz bütün bilgilerin altüst olduğunu bu keşifle tarihin köklü değişiminin gerçekleştiğini gözlemledik.
Göbeklitepe’nin bir diğer gizemi de bu mabetlerin gökteki yıldızların konumuna ve hareketlerine göre konumlanmış olması. Elindeki alet ve edevatın, taş ve sopadan ibaret olan bir toplumun astrolojiyi bu denli incelemiş olması, göksel olayları detaylıca gözlemlemesi sizce de ilginç değil mi?
Biraz daha konuyu genişletmek istiyorum. Tapınak olarak adlandırdığımız her dairesel bölgenin ortasında T veya ters L şeklinde birbirine paralel duran 2 dikilitaş bulundu. Kol ve el tasvirinden ötürü de bunların birinin kadını birinin erkeği simgelediği düşünülüyor. Bu dairenin etrafı taşlarla çevrilidir. Bu taşların arasında ise ortadaki taşlara oranla daha küçük çapta 12 adet T (veya ters L) biçimde taş bulunmuştur. Bu taşların üstündeki elleri önlerine bağlı insan bedenleri dikkat çekmektedir. Bu duruş size de namaz kılma pozisyonunu anımsattı mı? Evet bu devasa mabette hac yapılıyordu. Bu taşlar da ritüeldeki 12 kişiyi temsil ediyor.
 

Göbeklitepe Yılı '2019' (1)
Sıla Arsel
Yazarımız Kim ?

Sıla Arsel