2

Edebiyattan Sinemaya Yolculuk


  • Oluşturulma Tarihi : 25.07.2017 07:04
  • Güncelleme Tarihi :

Geçen haftanın ilk köşe yazısında edebi uyarlamanın ne olduğundan bahsederek yolculuğumuza başlamıştık. Bu haftada da uyarlama örneklerinden devam edelim istedim. 2016 yılı Oscar Ödül Töreni’nde en önemli ödül sayılan “En İyi Film” dalında sekiz filmden beşi roman uyarlamasıydı ve onlardan biri de Oda.

Oda, (Türkiye’de “Gizli Dünya” adıyla gösterime girdi) Emma Donoghue’nun 2010’da yayımlanan aynı adlı romanından yönetmenliğini Lenny Abrahamson’un yaptığı bir uyarlama. Roman bir gerçek yaşam uyarlaması. Emma Donoghue romanını yazarken gerçek bir olaydan esinlenmiş ki bu gerçek olay, maalesef kadının yok sayıldığı, aşağılandığı, taciz/tecavüz mağduru yapıldığı, küçücük bir odada kendi iradesi dışında tutulduğu binlerce, milyonlarca örnekten biri. Kitabın yayımlandıktan sonra kısa sürede çok satanlar listesinde yer alması ve ödül törenlerine aday bir filmin senaryosu olması ise maalesef kadının sesini duyurmasına vesile olduğu için değil artık çok ama çok duyduğumuz, bazen mağduru olduğumuz için içinde yer aldığımız bu kötü senaryoyu görmek, duymak istemediğimizden. Sanki bakışlarımızı başka yöne çevirirsek bizden, sevdiklerimizden uzak olacak ya da unutabilecekmişiz gibi bir yanılsama içine giriyoruz. Peki, çoğu kez gazetelerin üçüncü sayfa haberi olmaktan öteye gidemeyen bu gerçek yaşam öyküsünden esinlenen roman ve bu romandan uyarlanan film nasıl bu kadar dikkat çekti?

Emma Donoghue’nun kaleminden çıkan roman ve bu romandan uyarlanan yönetmenliğini Lenny Abrahamson’un yaptığı Kanada-İrlanda yapımı filmde, kadının tutsak edildiği “oda”, o odada doğmuş beş yaşındaki Jack’in gözlerinden ve sesinden anlatıldı. Kitabın tanıtım metninde yer alan şu ifadelerin fazlasıyla karşılığı olan roman, okurlardan kısa sürede haklı ilgiyi gördü: “Beş yaşındaki Jack’e göre, Oda bütün dünyadır: doğduğu, annesiyle birlikte yemek yediği, oyun oynadığı, televizyon seyrettiği ve dışarısı hakkında bütün bildiklerini öğrendiği yer. Yaşlı Nick’in geleceği akşamlar, anne onu güvenle uyuması için gardırop’a kapatır. Oda Jack’in yuvasıdır, oysa anne için burası yedi yıldır kapatıldığı zindandan başka bir şey değildir. Ama anne, azim, beceri ve ana sevgisiyle, oğluna özel bir hayat yaratmıştır, Jack’in soruları çoğaldıkça, onun çaresizliği de artmaktadır. Yine de, asıl sorunlar büyük firardan sonra dışarıda beklemektedir onları.

Jack’in yaratıcı, komik ve iç yakıcı sesiyle anlatılan Oda, sevgileri imkansızdan sağ çıkmalarını sağlayan bir ana-oğlun güçlü hikayesi. Romandan uyarlanan Room filminin başrolündeki Brie Larson ve beş yaşındaki Jack’e hayat veren çocuk oyuncu Jacob Tremblay’ın oyunculukları, yönetmen Lenny Abrahamson’un romanın özünü kaybetmeden yaptığı uyarlama izleyicilerin ve eleştirmenlerin kitabı okumuş ya da okumamış haklı beğenisini kazandı. Bu romanı okuduktan/filmi izledikten sonra Jack’in sorularına cevap bulmaya çalışmaktan kendinizi alamayacaksınız. Biliyoruz ki uyarlama eserlerde genellikle romanı okumadan filmi izleme aşamasına geçmeyi tercih ederiz. Diyelim yine önce filmi izlediniz ki adı geçen romanın ve yazarının bizim edebiyatımızda tanınırlığı film sayesindedir. Filmin sunduğu “oda”dan içeri girince bu “oda”nın başlangıçta nasıl kurgulandığını merak etmeye başlıyorsunuz, Joy’u ama en çok Jack’i daha çok tanımak istiyorsunuz.

Filmdeki şu diyalogdan daha fazlası olduğunu biliyor ve onu da keşfetmek istiyorsunuz:

Anne: Ben yeterince iyi bir anne değilim.

Jack: Ama sen annesin.

Anne: Öyleyim değil mi, öyleyim!

Ve romanı okumak, Jack’in şu sorularına yanıt aramak istiyorsunuz:

Belki kapı açıksa artık Oda değildir.

Biz içinde değilken Oda hala var mı?

Oda’da değilim. Ben hala ben miyim?

Edebiyattan Sinemaya Yolculuk
Sultan Gümüş Kaya
Yazarımız Kim ?

Sultan Gümüş Kaya