Sayfa Yükleniyor...
Keşke daha önce okusaymışım diyeceğim bir roman daha okudum. Herkesin, hayatta en az bir Orwell eserini okuması gerek. Kesinlikle. Hayvan Çiftliği ne zamandır sepetimde bekliyordu, sonunda, yaklaşık yirmi gün önce kitabı aldım ve dün bitirmiş bulundum. Kitabın son cümlesini okurken kafamdan geçirdiğim şey ise, bu kitabın anlatabileceğinden daha fazlası olmasıydı. Kitapta ön planda olan kurguydu. Zaten bir peri masalı şeklinde yazıldığından, kahramanlarımız da hayvanlar olduğundan aşırı felsefik kelimeler, aşk dolu cümleler falan yok. Ama aslında bir kitapta bulunması gereken bütün her şey bu 152 sayfanın içerisinde var. Sizde iz bırakacak 152 sayfanın içerisinde.
Ardından animasyon şeklinde uyarlanan filmine rastladım. Filmi izlerken, acı acı güldüğüm yerler oldu. Hayvan Çiftliğinin bir dahinin elinden çıkma olduğu apaçık ortada. Sizi şaşırtıp, görüntüleri zihninize işlerken yönetmen, çok güzel bir şekilde yerden yere vuruyor bazılarını. Filmde komünizme silke vurmadan, nasıl Stalin karşıtlığı olabileceğini de görüyoruz ayrıca.
Bay Jonesun kölesi olmaktan sıkılmış olan hayvanlar, bir devrim düzenleyerek Beylik Çiftliğinin yönetimini ele geçiriyorlar. Bütün Hayvanlar Eşittir başlığıyla, hayvanların özgür olarak elinde tuttuğu Hayvan Çiftliğinin politikası, bir süre sonra Bütün Hayvanlar Eşittir, Bazıları Daha Eşittir başlığına dönüşüveriyor.
Filmimiz kitaptan uyarlanan bir eser. Öyleyse kitabımızdan ve yönetmenimizden de kısaca bahsedelim. İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok 1984 adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş ikinci ünlü yapıtıdır. 1940lardaki reel sosyalizmin eleştirisi olan roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biridir. Hayvan Çiftliğinin kişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirirler. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar; kısa sürede önder bir takım oluştururlar, devrimi de onlar yolundan saptırırlar. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romanda önder domuzun, düpedüz Stalini simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir. Romanın alt başlığı Bir Peri Masalıdır. Küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir; ama roman, bir masal anlatımıyla yazılmıştır.
Celal Üsterin güzel çevirisiyle karşımıza çıkan Hayvan Çiftliği, Ölmeden Okunması Gereken Kitaplar içerisinde yer alıyor diyebilirim. Size, bir an önce okuyun, mesajını vermek ve yazarın nasıl biri olduğunu göstermek için kitabın sunuş bölümünden bir yazıyı düzenleyerek aktarayım:
Orwell, Josef Çapski adındada bir Rusla tanışır. Çapski, ülkesinde yaşanan onca acıya ve Sovyet yönetimine karşı olmasına rağmen, Rusyayı Alman boyunduruğundan Stalinin kişiliğinin ve büyüklüğünün kurtardığını söyler: Almanlar, Moskovayı ele geçirmek üzereyken Stalin kentte kaldı. Moskovayı onun gözü pekliği kurtardı.
Hayvan Çiftliğinde, gerçek kişiliklere koştukları açık olmakla beraber, Stalini çağrıştıran Napoleon adlı domuzu yerden yere vuran Orwell, Çapskinin açıklamasından sonra bir değişiklik yapmaya karar verir ve yayıncısını arar: Hayvanların Bay Jonesu devirerek devrim yaptıkları çiftlik, kitabın sekizinci bölümünde saldırıya uğramıştır: Güvercinler uçuştular, Napoleon da dahil bütün hayvanlar kendilerini karın üstü yere atıp yüzlerini kapadılar. Orwell, Çapskinin söylediklerinin ışığında cümleyi şöyle değiştirir: Güvercinler uçuştular, Napoleon dışında bütün hayvanlar kendilerini karın üstü yere atıp yüzlerini kapadılar. Yazar, bu küçük değişikliği bir mektubunda şöyle açıklamış: Böylelikle, Alman saldırısı sırasında Moskovadan ayrılmayan Staline haksızlık etmemiş oldum.
Hem filmde hem de uyarlaması olan kitapta anlatılmak istenen şudur ki Eşitliği savunanlarda yetkiler ellerine geçtiği an eşitsizliği ortaya çıkaran başlıca kişilerdir. Hayvanlar dahi olsa. Ki burada hayvanlar üzerinden kişiselleştirme yapılarak insanların insan üzerinde ne denli haksız hüküm kurduğu vurgulanıyor.