Sayfa Yükleniyor...
Hiç şüphesiz ki Nuri Bilge Ceylan sinemasına olan sevgim paha biçilemez. Lise yıllarından gelen bir alışkanlık veyahut saygı / sevgi diyelim. Bunun için sanırım hocalarıma sonsuz teşekkürler sunmam gerekecek. Onlar olmasaydı ne her sahnesi bir fotoğraf karesi olan Bir Zamanlar Anadoludayı tanıyacaktım ne Herkesin sıkıntısı kendine dedirten Mayıs Sıkıntısını ne de insan ruhunun karanlık dehlizlerine inen Kış Uykusunu Nuri Bilgenin birkaç filmini sizlerle daha öncede paylaşmıştım. Tıpkı ağaçtan düşen ve suyun içerisinde dakikalarca ilerleyen kırmızı elmayı alıp Adem ile Havvaya dayandırdığı Bir Zamanlar Anadoludayı paylaştığım gibi. Bu sene Cannesda Ahlat Ağacının tanıtımı yapılırken yönetmenimizin o çok değerli filmlerinden birine tekrardan yer vermek istedim. Sanırım sanata dair birçok öğenin yol olduğu ülkemize böylesine değerler kazandırdığı için bir minnet duydum kendisine. Ve söze Kış Uykusuna yer vermekle başlayalım. Uzak filminden itibaren her filmiyle Cannesda ödül almayı başaran Nuri Bilge Ceylan Kış Uykusuyla sonunda büyük ödül Altın Palmiyeye uzandı. Bu ödül hiç kuşkusuz hem Nuri Bilge hem de Türk sineması için bir dönüm noktası.
SUÇLU YA HERKES YA DA HİÇ KİMSE
Kısaca filmin hikayesine değinmek gerekirse uzun yıllar İstanbulda tiyatroculuk yapan Aydın karakteri Kapadokyada babadan kalma otelin işletmesini üstlenmiştir. Burada kocasından boşanmış kardeşi Necla ve genç karısı Nihal ile izole bir hayat sürmektedir. Fakat her biri hem geçmişleri hem de kişiliklerindeki farklılıklar sebebiyle sürekli olarak birbirleriyle bir çatışma içindedirler. Hatta bu çatışma yer yer hayat üzerine düşüncelerden kavgaya dek varmaktadır. Ama yine de birbirlerini tehdit edercesine gitmeye her kalktıklarında kendilerini bunu yapacak cesareti gösteremezken bulurlar. Sürekli birbirlerini suçlarlar ama sonunda suçlu ya herkes ya da hiç kimsedir. Hikayesi itibari ile Nuri Bilge sineması için beklenebilir bir filmle karşılaşacağınızı düşünebilirsiniz. Fakat daha ilk dakikasından tahminlerinizin çok ötesinde bir filmle karşı karşıya olduğunuzun farkına varacağınıza şüpheniz olmasın. Çünkü hem çekim tekniği hem de kurgusu itibari ile değil Nuri Bilge filmografisi içinde genel olarak Avrupa ve Hollywood sinemasında dahi eşine rastlayamayacağınız bir akıcılık mevcut. Öyle ki 3 saat 16 dakikanın sonunda film bittiğinde Nasıl ya, 3 saat oldu mu? dedirtmeyi başarıyor. Bu akıcılık konusunda Nuri Bilge Ceylan gerçekten inanılmaz bir azim ve başarı göstermiş açıkçası.
HER SAHNE BİR FOTOĞRAF KARESİ
Ayrıca filmle ilgili söylenmesi gereken en önemli şey de şu ki Kış Uykusunda son yıllarda komedi filmlerinde bulabileceğinizden çok daha fazla mizah var. Evet, yanlış okumadınız filmi izlerken defalarca gülmekten karnınıza ağrılar girecek. Üstelik tüm bu mizah unsurları edebi göndermeler ve kişilik çatışmalarının altında yatan insan ruhuna dair söylemlerle birebir uyum içinde. Bir de buna inanılmaz başarılı oyunculuklar ve diyaloglar eklenince izlerken kendinizden geçebileceğiniz bir film çıkmış ortaya. Kapadaokyada geçmesi ve son teknoloji görüntü kalitesiyle muhteşem manzaralara tanık olmak bile Kış Uykusunu izlemek için başlı başına bir dürtü kesinlikle. Zaten oldukça uzun süren çekimler boyunca Nuri Bilge inanılmaz güzel kareler yakalamayı başarmış. Ki onu ayrıcalıklı kılan da filmlerindeki her sahnenin bir fotoğraf karesi niteliği taşıması değil mi?
Filme ilgili olumsuz olarak söylenebilecek tek husus aslında Nuri Bilgenin Cannesdaki basın toplantısında da belirttiği; çok yetenekli oyuncularla çalıştığı ve bu oyuncuların edebi dili inanılmaz başarılı bir şekilde kullanabildiği için bazı yerlerde diyalogların filmin genelinde eğreti durup durmadığının farkına varmanın zor olması. Gerçekten de bazı bölümlerde diyaloglardaki edebi alt yapı, Kış Uykusundaki gerçeklik kabuğunun biraz çatlamasına sebep olmuş. Fakat özellikle yönetmenin mekana olan hakimiyeti ve bunun sonucu olarak henüz filmin ilk on dakikasında bir anda kendinizi oteldeki biri olarak görmeye başlamanız bu olumsuzluğu dahi hayatın bir parçası olarak kabul etmenizi sağlayabilir. Gerek inanılmaz başarılı görselleri ve akıcılığı gerekse Çehov ve Shakespeareden alıntılanan mizahi ve derinlikli hikayesiyle Kış Uykusu kesinlikle bir başyapıt. Tüm bu değerlere tanıklık etmeniz dileğiyle. İyi seyirler