Sayfa Yükleniyor...
Başlıktaki sorumun cevabını ilk başta vereyim hayır! Karşımızda kendisini Marksist olarak tanıtan bir terör örgütü var. Lakin PKKya baktığımızda karşımızda solcu bir örgütü değil, milliyetçilik temeline dayanmış faşist bir terör örgütünü görüyoruz. Milliyetçilik ve Marksizmin yan yana gelemeyeceğini Karl Marxın bir cümlesinden örnekle vereyim: Milliyetçilik, sanayi öncesi çağın egzotik ve romantik -veya romantikleştirilmiş- bir kalıntısı değil, kapitalizmin yapı taşıdır. Devrimcilik ruhuyla halkı harekete geçirmeye çalışan ama katı bir milliyetçiliğin ötesine gidemeyen bir örgüt konumunda olan PKKnın KCK yapılanmasında bunu daha net olarak görebiliyoruz. KCK Sözleşmesi denilen metinde Kaddafinin Cemahiriye(cumhurlar, topluluklar) sistemi karşımıza çıkıyor. Totaliter olan bu sistemde mahalleler, şehirler, aşiretler halk komiteleri tarafından denetim altına alınırdı ve en tepede halk kongresi bulunurdu. Buradaki kişilerde haliyle Kaddafinin militanlarından oluşuyordu. Buna çok yakın bir sistemi KCK sözleşmesine taşıyan ve Kürt milliyetçiliğini bayrak edinip kan akıtan bir terör örgütünden solun insanca yaşama hedefinden hangisini bekleyebilirsiniz? Dünyanın emperyalist gücü Amerikanın başkanına Biji Serok Obama diye slogan atanlardan hangisinin solcu olduğunu iddia edebilirsiniz?
PKKnın sol bir örgüt olmadığını ortaya koyduysak ikinci kısma geçelim ve sol görüşlü bazı kişilerin neden PKKyı desteklediğini tartışalım. Bugünkü sözüm ona bazı solcular Deniz Gezmişi, Ulaş Bardakçıyı, Mahir Çayanı dillerinden düşürmüyor ama bu kişilerin ne için savaştıklarına bir dönüp bakmıyorlar. Birincisi 68 kuşağı solcuları Mustafa Kemali kendi yollarında bir düşman olarak değil ışık olarak görmüştür. Bunu 30 Ekim 1968de gerçekleştirdikleri Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşünde de görebiliriz. Deniz Gezmişin de katıldığı bu yürüyüşe neden katıldıklarını ise şu bildiriyle duyurdular: 1919da başlayan Mustafa Kemal devrimi kendisinden sonra gelen yöneticiler tarafından amacından saptırılmış, Cumhuriyetin bütün kurumları yozlaştırılmıştır. Bugün Türkiyemiz, dünyada ilk anti-emperyalist ve anti-kapitalist devrimi gerçekleştiren Mustafa Kemale rağmen yabancıların desteklediği karşı devrimcilerin etki alanına girmiştir. Biz Mustafa Kemal gençliği olarak, saptırılan devrimi rayına oturtmaya azimliyiz, kararlıyız. Bugün başlayan yürüyüşün amacı budur.
Deniz Gezmişin idamla yargılandığı mahkemede, 17 Temmuz 1971 Cumartesi günkü duruşmada yaptığı savunmayla konuyu kapatacağım: ( )İddianamede, bir gerçek tahrif edilmek isteniyor, bu hususu da belirtmek ve düzeltmek isterim. Fikir özgürlüğünü ve Anayasayı paravan yapanlar önceleri Atatürkçü geçinirken, onun fikir ve şahsiyetini de küçük görmeye başladılar şeklinde ve sadece Mustafa Kemal tarafını beğeniyorlardı şeklinde bir cümle mevcut. Bunu kesin olarak reddediyorum; asla kabul etmiyorum. Diğer yurtseverler de bunu kabul etmez; bu kasten tahrif edilmek isteniyor, gerçekler örtülmek isteniyor. Bu cümle art niyetle hazırlanmıştır. Bu memlekette Mustafa Kemale gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. Onun istiklali tam, prensibi ve ideali tam, yanlış zapta geçti, onun istiklali tam, Türkiye idealini yalnızca biz devam ettiriyoruz
Şimdi ne oldu da bazı solcular Atatürk düşmanı oldu ve PKKya su taşır konuma geldi? Birinci etken 1980 darbesini gerçekleştiren ve bunu Atatürk adına yaptığını söyleyen komutanların halka zulüm etmesi. Nitekim 1980 darbesi Atatürk devrimlerine yapılan en ağır darbedir. Buradan tüm ülkede doğan Atatürk karşıtlığı solcu tabanda da yayıldı. Atatürke düşman olan bu solcular sözüm ona devrimci ruhlarını ateşleyen ve Atatürkün kurduğu Cumhuriyete kafa tutan PKKda soluğu aldılar. PKK ve bazı solcuların Atatürk düşmanlığı onları aynı çatı altında birleştirirken bilgisizliğin bunda en önemli unsur olduğunu söyleyebilirim.