Sayfa Yükleniyor...
Dünyanın en şanslı insanları ressamlardır.
Karmaşık duygu ve düşüncelerini renk dünyasına dalarak, renk okyanusunda yüzerek en güzel adaya, coğrafyaya, bulutlara, çiçeğe, sevgiliye, kavgaya ve sevdaya gitmenin köprüsünü süsleyerek yola çıkarlar... Bu nedenle salt bir renge sığdırılmış tablolara veya aşka sıcak bakamıyorum... Elbette her figürün, her rengin kendi psikolojik duruşu içinde yüklemlendiği mesaj ile tuvalde yerini alırken, arkasında anlatmak istediği uzun soluklu bir romanı da o çerçeveye sığdırmaya çalışmalıdırlar
Bu nedenle evrensel boyut taşıyan tek sanat dalı resimdir, bence... Tercüman-çevirmen gerektirmeyen, enstrüman gerektirmeyen, çekiç keski gerektirmeyen bu sanat dalının yarattığı imgeler direkt alıcıya, tüketici sujeye ulaşma ve kaynaşma şansını yakalar. Renkleri ve artistik çizgileri-figürleri doğadan kolay yakalayabilen bir ressam, sanayi ürünü teknolojik araçlar gerektirmeden kendini ifade etme şansını da yakalayabilir.
İşte bu şanslı sanatçılar, ressamlar bir de hayata dönük Aktivist duruşları varsa, üretim süreçlerinde asla engel tanımazlar. Günümüzde ön plana geçmeye başlayan etki-tepki-paylaşım sürecindeki engel tanımayan sanatçılar, kendilerini ifade etmeye çalışırken bütün araçları ve mekanları kullanırlar ki, eski klasik çalışma tarzına karşı modern hayatın hem sıkıntılarını hem de olanaklarını kullanarak üretimde sınırsızlığı yaratmaktadırlar.
Bu platformda değerlendirdiğim Aktivist sanatçıların, mekan ve tüketici süje olan algılayıcı arasında kurulan köprünün en önemli kısmı, özgür hayatın derinliğinde, renklerle, eylemci figürlerle kendine özgü ifade dilini yakalamış olmasıdır. Özellikle Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliğinin gerek Türkiye de gerekse temsilcilikleri bulunduğu 29 ülkede yaptığı, paylaşmak istediği de budur. Sanatçı öncelikle üretimde; mekan ve yaratım sürecinde özgür olurken bu yaklaşımı halkın bulunduğu alanda kullanması, kalabalıklar içinde ruhunu renklere dökmesi, resimlerini orada şaşkın bakan insanların arasında üretmesi yeni bir sentez algısı geliştirmesi ile kurulan iletişim önem kazanmaktadır
Çünkü sanatçıların eserleri paylaşıldıkça-her algıda farklı formasyonlara ulaştıkça anlam ve değer kazanır inancındayım.
Bu nedenle hepimizin beslendiği halkın değer yargılarını, masallarını, yaşam biçimi ve sorunlarını modern hayatın getirdiği kolaylığı ve çelişkileriyle harmanlayarak tarihe iz olarak bırakmak gerekir. Bu iz elbette ressamın yorumu ile uzun boylu bir anlatıma dönüşüyorsa da, aykırı bir fırça izi, kenarda durup tuvalden aşağı bakan bir leke, tuvalin üstünde yılan sevişmesindeki devinimi helezonik düşüncelerin beslendiği kaynak ile kurduğu diyalektik bağ, sanatçının bize anlatmak, vermek, paylaşmak istediklerinin ön sözünü oluşturur.
İlk tabloda, ilk söylemde veya ilk figür çığlığında verilmek istenen mesaj aslında ressamın içinde hapsolmuş fırtınaların metafora dönüşmüş sesidir. Renklerin, figürlerin çılgınca sevişmesidir.
İşte bu aşamada, sanatçı önemli bir karakter olarak hayatımızın içinde yerini belirlerken aslında bildiğimiz ama açıklamaya kaçındığımız duyguların da sözcüsü konumunda yerini alır.
Sevsek de sevmesek de, sanat; hayatımızın derinliğindeki özlemlerimizi, çelişkilerimizi bize ses, renk ve sözcüklerden oluşmuş rengarenk bir tepside sunan havarilerin toplandığı sayfadır. Ve sayfalar ilk insanın Altamira mağarasında çizdiği gölgeden bugüne kadar yaşanmış, insanlık tarihinin en karmaşık yaşamın tanığı ve miras aktarıcısıdır Tanıktır ressam, tarihçi, psikolog ve rüya yakalayıcısıdır, hayatı anlamlı kılan sayfaların simyacısıdır.
İşte bu aşamada Aktivist ressam; görsel veya mekansal üretim sürecine ek olarak elbette dünyanın içinde bulunduğu siyasi, ekonomik ve kültürel yapısını ve çelişkilerini de kendi sanatçı algısıyla birleştirip sanatsal formasyonda mesaja dönüştürmesi gerekmektedir Çünkü her sanatçı yaşadığı çağa tanıklığını yapabildiği ve kendi öznel birikimi ile birleştirebildiği oranda başarılı ve kalıcı olur. Bütün mesele, sanatçının yaşadığı çağa tanık olmasıdır. Tanıklığını, eserleriyle birey-toplum gerçekçiliği içinde düşünsel, ruhsal yansısını harmanlayarak yeni bir söylem-ifade geliştirmesidir.
Bu açıdan baktığımızda, Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliğimizin Azerbaycan Resim Komitesi Başkanı Ressam Nevai Metin Memmedoğlu ile Başkan yardımcısı Ressam İlgar Akbarov'u gerek Bakü de hazırladıkları ve özellikle 15 genç sanatçının katılımına açık olan yıl sonu karma resim sergisini ve ülkemizde İzmir de yine Azerbaycanlı yedi genç ressam üyemiz ile Renklerin Kardeşliği sergisini organize edip iki kardeş halkın beğenisine sunmuş olmalarını önemsiyorum.Ve gösterdikleri performans için kutluyorum..
Azerbaycan ve Türkiyenin tarihsel bağları çok derine dayansa bile, günümüz algısını ve kaynaşımını sanat köprüsü ile geleceğe taşımak geçmiş sanatçıların algılanması ve şimdiki sanatçıların kaynaşmasına bağlıdır... Bu nedenle, mevcut ilişkileri güçlendirmek ve birlikte Dünya Sanat Arenasına çıkmak hepimizin hedefi olarak önemsiyorum. Şimdiden sonra ortak duyarlılığımızı ve barışa dönük insani taleplerimizle buluşturup dünyanın değişik ülkelerinde diğer Aktivist sanatçı kardeşlerimizle paylaşmaya devam edilmesi de hızla önem kazanmaktadır. Artık dünyanın küçüldüğü, bir Tık ötemizde durduğu zaman diliminde sanatçının salt ego yansıtıcısı ve seyirci kalmasının sayfası kapanmıştır. Yaşamak, tanık olmak, öz değerleriyle çoğaltmak ve paylaşmak yeni yaşamlar önermek bütün sanat dallarında görünür hale gelmiştir. Artık hayatın; Psiko-art ekseninde değerlendirilmesi, zaman mekan kavramlarıyla sibernetiğin aynı boşlukta simyacı ile buluşarak var olması veya bu karmaşık sürecin hepimizi şaşırtacak farklı ifadelerle hayatımıza katılması sürekli yeni tanımlara-kavramlara uzanması çağı başlamıştır. Hızlı ve yok ol Görünür objelerin, sanal geçişindeki renk skalası artık insan ruhunun derinliklerinde, mikrodan makroya veya tersi yolculukların mekan içindeki ayak izlerini yakalama süreci, dokunmanın ötesinde, gözlerle başlayacaktır.
Bu nedenle İzmirde açılan Renklerin Kardeşliği sergisini; geleneksel birikimin ağır yüküyle geleceğin şaşkın perişan yolculuğuna tanık olan gençlerin yapıtlarındaki uzun soluklu bir destanın veya şiirin unutulmuş imgelerini bizimle paylaştığı için önemsiyorum..Artık buna benzer sunumlara,paylaşımlara salt bakarak,dokunarak değil ruhumuzun paslanmış kilidini açarak ve yaratılan mekanın oradaki zaman dilimine koşarak kanatlarımızın serinliğinde farklı bir duygunun şarabını içmeliyiz.
Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği Azerbaycan Resim Komitesi Başkanı ressam Nevai Metin Memmedoğlu, Başkan yardımcısı Ilgar Akbarov ve üyelerimiz, Naile Ahmedova, Alesker Kazimov, Gündüz Hunlar, Konul İsmayilova, Samir Abasov ve Anar Nevainin katılımcı olduğu bu sergi İzmirde; yeni bir açılımın da kapısını, ortak ama faklı duyguların paylaşımını sağladıkları için kutluyorum
Özellikle Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliğine bağlı, genç ressamların tablolarını incelediğimizde; Azerbaycanın köklü, zengin resim geleneği ile Rus klasik tavrından beslenen ve çağdaş sanat formunu yakalayan, farklı yorumlarıyla toplumsal alanlara doğru hızla ilerleyen; özgürlükçü bir ifadenin hakim olduğunu da görmekteyiz.
Birliğimizin bu genç dinamikleri olan Azeri ressam kardeşlerimizi, geleneksel figürleri, hayatın gel-gitleri içinde kendine yepyeni bir yol ve algı geliştirdiğini, ulusal duyarlılıklarını sınır aşarak evrensel değerlerle çoğalttıklarını görmenin heyecanını da yaşattıkları için teşekkür ediyorum.