Sayfa Yükleniyor...
Dünyanın okunabilir en küçük şiir yapıtı özelliği ile ulusal ve uluslararası medyada beklediğimin ötesinde yankı bulan yapıtımın tekrar basımını gelen talepler üzerine gerçekleştirmeye karar verdiğimde, kadim dostum Etki Yayınları sahibi Adem Kargı ve Hasan Kargı ile uzunca bir süre düşündük gerçekleştirebilir miyiz diye
İlk basımını net olarak anımsadığım Adın Can Olsun yapıtın dizgisi, teknolojinin, film kopyalama sistemlerinin daha yeni geliştiği ve küçük punt basma yerine dizgilerin film olarak küçültülerek basılması o günün medyasında müthiş bir ilgi görmüş ve benim ulusal, uluslararası edebiyat arenasında tanınmamı sağlamıştı
Kağıt zamlarına tepki diye başlayan bu hareket, beni aşmış popüler bir kültürün edimi olarak yaygınlaşırken dolaylı da olsa, duygu ve düşüncelerimin eylemsel yönüyle de olsa hedefe ulaşmasını sağlamıştı.
Geçen süreç içinde hangi ülkeye gittiysem, hangi festivale katılıp örnek yapıtlarımdan biri diye sunduysam, olağanüstü bir ilgiyle karşılaşmam bu tür yapıtların okunurluğu dışında biçimsel yönüyle tavır geliştirdiğine ve söylemek, anlatmak istediklerinizin yapıtın içeriğiyle değil, biçimsel yönüyle işlerlik kazanarak söylemlerinize araç olduğuna tanık oldum. Yıllardır ülkemi Kuzey Afrika, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Avrupanın birçok ülkesinde katılımcı olduğum şiir festivallerinde temsil ettiğimde, örnek yapıt olarak sunduğum bu küçük yapıt boyutlarından ötürü, farklı değerlendirilmemi ve eylemci bir şair olarak tanınmamı sağladı.
İlk baskısını armağan ettiğim Filistin Kurtuluş Örgütü El Fetih lideri rahmetli dostum Ebu Ammar, Yaser Arafat tarafından askeri üniformasının sol üst cebinden çıkarmadığı, gezdiği ülkelerde de küçük cebini kurcalayarak zor bulduğu ilk öykü yapıtım Sığınaklarda Hüzün Şarkıları için işte Türk şairi kardeşimden, Filistin davasına adanan en büyük silah olarak kitabımı tanıtması benim için unutulmaz onur olarak, karşılığında poşusunu göndermesi, sanatsal üretimin ve paylaşmanın en büyük manevi ödülü olmuştu.
Aynı ölçülerde yayınladığım Adın Can Olsun şiir yapıtım ise, o dönemin, kıran mevsiminden sonra yeni yeni olgunlaşmaya başlayan ve benim özgürlükçü düşünceme katkı sağlayan İnsan Hakları Derneğine adanan ilk yapıt olması, verilen mücadeleye bir şair kimliğiyle katkıda bulunmamın arkası başka şair ve yazarların yapıtları izledi ki, ilk olmanın onurunu halen öznel tarihimde soylu bir sayfa olarak saklamaktayım.
Zaman geçti, biz geçtik ama hayatın değişmeyen alternansları içinde hayata karşı sorumluluğun bir şair perspektifi içinde yapılabilirlik konusu gündeme geldiğinde; aynı formatta yeni baskının olabileceği, teknik gelişmelerden yararlanarak tepkisel tavrın sanatsal formasyonunda değerlendirilmesinin tekrar, ancak farklı misyonlukla bu kez dünya mazlum halklarının kardeşi olarak gördüğüm Ilıch Ramirez Sanchez kardeşime adamayı düşünerek ,Dünyanın okunabilir en küçük şiir yapıtı olan ilk yapıtımın benzerini yayınlamayı ve okuyucularımın; dünyanın ilgisini kardeşim Comandante Carlosa çevirecek şekilde gerçekleştirmeyi uygun buldum.
İlk şiirimi, ulusal kurtuluş savaşımızın kahramanı büyük önder Mustafa Kemali rüyasında görerek yazmış bir kişi olarak, şiirin toplumsal değişimdeki rolüne inanmış olmanın direnci ve etkisiyle bu yapıtımı her ne kadar başkaları için anarşist diye nitelendirilse bile, bana göre insani duyarlılığın ve emperyalist dünya düzeni ile işbirlikçilerine karşı savaşımın örnek ismi-simgesi haline gelmiş kardeşim Comandante Carlosa adamayı ve gelirini yine hapiste bulunduğu dünya zindanında kendisine, ruhuna ve düşüncelerine inanmışlığın simgesi olarak sunmayı düşündüm.
Kim ne derse desin, özgür bir birey ve evrensel duyarlılığı olan bir şair olarak mazlumlardan ve savunucuları yanında yer almamdan daha kutsal bir eylem olmayacağına inanarak başladığım bu yolculukta, belki de romantik bir tepki veya katkı olarak bir şeyler yapmak, değiştirmek gibi istemlerimi, istemlerimizi dile getireceğine inanıyorum.
Bugüne kadar yapıtlarımın gelirini; İnsan Hakları Derneğine, Filistin Kurtuluş Örgütü ve emperyalizme karşı verilen savaşta en çok bedel ödeyen Iraklı çocuklara armağan ettim.
Hayat üstlendiğiniz rol ile ölçülür
Öncelikle her tavrın veya eylemin insan yapısının düşünsel temeldeki bir yansıması olduğuna inanıyorum. Eylemleriniz veya söylemleriniz; üretim sürecinde yaratılan, yansıtılan veya tüketilenin niteliği o bireyin özetidir. Yazdığınız şiir, okuduğunuz kitap, izlediğiniz film, dinlediğiniz müzik, yaşadığınız ülke, çağ vb. birçok belirteç sizin hayatı algılama sorununuz/sorumsuzluğunuz olarak sentezlenebilir. Yani, yaşama karşı sorumluluğunuzu yaşamınız belirler. Hepimiz bu ülkenin bu dönemin birer özetiyiz. İdarecilerimizle, şiir anlayışımızla, vizyonsuz kent başkanlarıyla, sapıklarımızla, mandacı basınımızla ve bilumum açlığımızla bu ülkenin insanları olarak ürettiklerimiz, tükettiklerimizle şekillenen tepki veya katılımımızla sanatçı veya herhangi bir birey olarak kişiliğimizi / duruşumuzu belirtiyoruz.
Bana göre her ürün; bir tablo, bir taş yontusu, bir şiir üretildiği döneme tanıklığını yapabiliyorsa kalıcılığı olan bir sanat eseri kimliğini alır. Duygusal ve düşünsel yapınızın şekillendiği dönemde etkin olan sanat tavrı, etiği, toplumsal sorunsallığın sizi etkilediği ve yönlendirdiği algılayıcı olduğunuz yaşların size kazandırdığı kişilik formasyonu ile var olma savaşını verirken ister istemez inandığınız ve ideolojinizle şekillenen bir kimliğiniz olur.
1970-80 ve sonrası bir dönemin ara kuşağı olarak toplumsal ve evrensel sorunların değerlendirildiği ve dünyanın öbür ucunda bile olsa insanı ve insanlığı ilgilendiren her konuda kendimizi sorumlu hissettiğimiz bir anlayışın öğrencisi ve temsilcisi olarak her yapıt emperyalizme okunan bir bildiri ve başkaldırı olma misyonunu taşımalıdır.
Saf, işlevsiz hiçbir obje yoktur. Her şey kendi üretim ve tüketim süreci içinde mutlak bir misyonluğu, bir işlevi vardır. İnandığım değerlere göre bir yazar, bir şair tarihsel tanıklığını gündeme getirirken mutlak umut yüklemli olmalıdır. Toplumsal bir savaşın; acıları, hüznü, ayrılıkları, ihanetleri ile kurtuluşun aydınlık yüzünü, coşkusunu, paylaşımın ve birlikte mutlanmanın hazzını ve renklerini verebilmelidir.
Hayat bizleri sürekli bir yerlere sürüklüyor Galiba olmak istediğim yerde olamadığım için yapıtlarıma içeriklerinin ötesinde bir misyonluk yükleyerek benim yerime kitaplarımı ve yüreğimdeki bitimsiz sevgi, aşk, özgürlük ve kardeşlik çiçeklerini gönderiyorum.
Gün gelir İngilterenin ve Amerikanın bütün bombalarına karşı kuru ekmeği bile olmayan Iraklı bir çocuk olarak o sahnedeyim. Irak benim ikinci vatanım ve direnmedeyim.
İşte o direnmenin verdiği heyecanla, bu yapıtımın bütün gelirini ve yapıtın onursal kimliğini bu kez mazlum ulusların kardeşi, kardeşim, Ilıch Ramirez sanches-Kapitalist dünyanın tanımıyla Çakal Carlosa, Ortadoğu halklarının deyimiyle Salim Muhammed Nuriye adıyorum
Hayat yaptıklarınızın resmini çizer tarihe Mazlum halkların direncinde, barışa uzanan şarkılarında bir renk olabilirsem ne mutlu