Sayfa Yükleniyor...
Parti programları, partilerin siyasi kimliğini ve hedeflerini belirleyen en temel belgelerdir. Programlar ayrıca, somut sorunlara somut çözümler öngören metinlerdir. O nedenle, özellikle günümüzde parti programlarının, partililerin ve toplumun katılımına açık olarak yapılması son derece önemlidir. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaşın Sunuş yazısıyla bize gönderilen CHPnin Kültür-Sanat Politikası kitapçığında iyi niyetle sıralanmış sorunlar ve çözüm önerilerinin yetersiz kaldığını veya güncelleştirilmesi gerektiğini gündeme getirmiştir.
Bu nedenle CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının, ilçe belediye başkanlarının ve İzmirde yaşayan değişik sanat dallarından temsilcilerin katıldığı toplantıda dile getirilen talep ve eleştirilerin ne kadar işe yarayacağını yaşayarak öğreneceğiz.
Öncelikle 21 Aralık 2008 tarihli 14.olağanüstü Tüzük ve Program Kurultayında kabul edilen programda, bu ülkenin, Cumhuriyetin ve partinin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürkün sanat ve sanatçı ile ilgili söylemiş olduğu, özlü sözlerinden hiç birine yer verilmemiş olması ilgimi çekti.. Bilerek mi yer verilmemiş yoksa unutuldu mu!
Mustafa Kemalin Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir sözü ve ona benzer tanımlarındaki derin anlamı kendi kurduğu partinin şimdi ve ileride kullanacağı bir programda kullanılmamış olmasına anlam veremediğim gibi ayrıca bir şair kimliğimle de beni üzmüştür..
CHPnin veya herhangi bir partinin umurunda olmayan tek şeyin sanat olduğunu yıllardır yaşayarak öğrendik. Doğduğumuz günden beri iktidarda bulunan bütün sağ partilerin hangisinin programında sanat ve sanatçıya önem veren, destekleyen, gelişmesi için sanatçıları dinleyen, gelen görüş ve önerileri uygulayan veya en azından dinler gibi, bir şeyler yapar gibi davranan hiçbir partiye tanık olmadık..
İzmirden söz ediyorum.. Gavur İzmir den Söz de demokrasinin güvencesi, CHPnin en yoğun taraftar bulduğu bu kentte yaşayan sanatçıları kim önemsedi.. Kim dinledi.. Kim ciddiye aldı da adam yerine koydu.. Sağ partilerin bataklığı çoğaltan, toplumsal deformasyonuna sesini çıkarmayan ve ancak ölülerini gömerken veya kokteyllerde buluşan İzmirli sanatçıların ilk defa önemsenmesi, dinlenmesi bu kentin tarihi açısından çok önemliydi.
Kırk beş yıldır bu kentte yaşayan ve kırk yıldır edebiyat ortamında koşturan bir şair-yazar-yayıncı-örgütçü olarak günaydın! demek gerekir. Kırk yıldır ilk defa bu kentte yaşayan sanatçıları önemseyip, görüşlerini, önerilerini dinlemesi azımsanacak bir olay değildir.
Hangi parti bugüne kadar sanatçıları önemseyip de davet etti? Hangi parti genel başkanı ve kurmayları zaman ayırıp da sanatçıları adam yerine koyup da dinledi..
Geç de olsa CHPnin bu girişimi azımsanacak bir eylem değildir. Dinlediği sanatçıların önerilerini, görüşlerini önemseyip eyleme dönüştürüp dönüştüremeyeceğini zaman gösterecektir..
CHPnin iktidar şansı yok.. Partinin öyle bir talebi de yok.. Bu nedenle iktidar olduğumuzda Kültür Bakanlığımız şunları yapacaktır, şimdiden çalışma programı hazırlanacaktır demek biraz kurgu gibi gözükse de hepimizi heyecanlandırdı.. O zaman başlangıç olarak; şimdilik CHPnin yönetimde bulunduğu Yerel Yönetimlerde kültür-sanat programlarını yeniden yazmak, oluşturmak gerekir ki, hiçbir başkanın buna olumlu bakacağını da sanmıyorum..
Niye sanmıyorum!... Çünkü biz elimizdeki malzemeleri biliriz.. Biz gavur İzmirliler olarak mevcut yerel yönetimlerin hayallerinde, vizyonlarında kültür-sanat adına farklı ve gündem oluşturacak projeleri olmadığını biliyoruz..Günü kurtaran kahramanlar, maalesef bizim sınıftan..Ve maalesef bağlı oldukları partinin ruhuna ve temel felsefesine bakmadan çok basit söylemlerle bizleri oyalıyorlar..
Daha doğrusu oyalayıp oyalamadıklarını en kısa zamanda öğreniriz.. Özellikle Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliğini temsilen önerdiğim, EXPO Yürütme Kurulu Başkanlığına adaylığım sırasında AR-GE komitemizin hazırlamış olduğu ve Paris Eyfel kulesine alternatif olacak anıtsal proje ile İzmir Kültür park-fuarın dünya sanat merkezi oluşturulması hususunda hazırlanan ve en az altmış ülkenin yıl boyu etkinlik düzenleyeceği Akdenizin, Kafkasların, Balkanların en büyük ve en önemli sanat fuarına dönüştürülmesi ile ilgili projelerin önemsenerek hayata geçirilmesidir.
Peki, İzmirin hantal yapısını, ruhsuz fotoğrafını veya kaderini değiştirecek olan bu projeler gerçekleştirilebilir mi? Sayın Kılıçdaroğlunun benimsemesiyle, havale ettiği Büyükşehir Belediye Başkanlığı ne kadar sahiplenir, bu projeleri elbette önümüzdeki günlerde göreceğiz..
Katılan sanatçıların temsil yeteneği de ayrıca tartışılır.. Hayatı boyunca iki şiir yazmış adamla, sanatın gölgesinde demlenen garip insanların da davet edildiği toplantıdan nasıl bir sonuç çıkacağını hep birlikte değerlendiririz. Bireyler değil, yüzlerce bireyi temsil eden sivil örgüt temsilcilerinin katılması gerekirken biraz yol geçti hanına dönüşen toplantıyı ilk olduğu için hatalarına, eksikliklerine rağmen önemsiyorum.. Ve emeği geçen herkesi kutluyorum..
CHPnin şimdi ve gelecekte kullanacağı kültür-sanat politikasını oluştururken her daldan uzman ve örgütçü kimliğiyle sanatçılardan oluşan gönüllü bir konseyin oluşturulması, lokal öneri ve uygulamaların yine eylem alanı olan yerleşim bölgesinin sanatçı temsilcileriyle gerçekleştirilmesini önemsiyorum. Ve en önemlisi, CHPye öneriyorum..
Ben ve temsilcisi olduğum üç uluslararası sivil örgütün tek bir talebi vardır. Kim olursa olsun, hangi parti olursa olsun öncelikle samimi olarak insanımıza kültür-sanat eyleminin büyülü ve insan yüreğini çoğaltacak sevgiye ve barışa uzanan renklerinde bizleri buluşturmasıdır. Sanat algısı, kaliteyi ve seçiciliği sağladığını unutmadan, demokrasi ve insan haklarını önceleyen demokrat aydınların, insanların çoğalmasını sağlayacak bütün girişimlere, eylemlere, etkinliklere ve emekçilerine şimdiden merhaba