Sayfa Yükleniyor...
Yolun sonuna ulaşanın yeni yola ihtiyacı vardır..
İnsanlık tarihi boyunca doğa, insanoğlu tarafından hiç bu kadar kirletilmemişti. Bunca kirlilik karşısında iklimler hiç bu kadar hızla değişmemişti.. Bu kadar zulüm, bu kadar savaş bu kadar barbar ulusun bir arada yaşaması ve bu kadar acımasızca ortak sermayede-paydaş yaşanmamıştı. İnsani duyarlılığını kaybeden bu kadar yönetici, silahı ve barbarlığı çıkarları doğrultusunda geliştiren bu kadar çok devlet, bunca hapishanesiyle, hiç bu kadar acımasız olmamıştı.
Emperyal güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda hayatı, doğayı, yok etmesinin; elbette bir bedeli ve karşılığı olacaktır.. Birçok toplumun bilinçli olarak geri bıraktırılması veya o toplum liderlerinin satılmış ruhlarıyla kendi çıkarları doğrultusunda halklarını veya toplumsal geleceklerini yok etmesinin mutlaka karşılığı olacaktır. Bütün insanlığın gözü önünde zulüm ve baskılarla zayıf ama haklı toplumları yok etmeye çalışması, yaşam hakkı tanımaması geleceğimizin hiç de parlak olmadığının işaretleridir. Ve dünya hızla 3. toplu savaşına doğru koşmaktadır.
İşte böyle anlarda; insanlığın tıkandığı, değerlerini yitirdiği anlarda, savaşların, çevre kirliliğinin ve kötülüklerin egemen olduğu çağlarda mutlak bir havari, bir bilge bu çürümüşlüğün içinden aydınlığı ile yeni bir yol açmak için gelir. Tanrının, zavallı insanoğlunun bu çaresizliği karşısında bir uyarı meşalesi olarak gönderdiği bu bilgeler hayatın son elçileri veya son sayfalarıdır.. Aslında insanoğlunun bütün değerleriyle dibe vurduğu; kötülüğün, zulmün, baskının, acının, tutsaklığın, inançsızlığın, karanlığın egemenliğine karşı, aydınlık ve özgürlükçü, paylaşımcı, sevgi ve saygı yüklemli aktörlerin sahneye çıkması ve son uyarılarını yapmasıdır.. Bu çağda, yaşadıklarımıza bakarak değerlendirdiğimizde; çok acil başkaldırı simgesi olan Zerdüşte ihtiyacımız olduğu görülmektedir.
M.Ö. yaklaşık 600 yıllarında İranın kuzey doğusunda Horasanda doğan, yaşadıkları ve gözlemledikleri karşısında mevcut bütün değerleri ret ederek mağaraya kapanan, iç sesini ve doğa ile bütünleşen devrimci algısını keşfedip geliştiren Zerdüştün yaşadığı dönem şimdi yaşadığımız dönemden hiç de farklı değildir. Kötülüğün erdem sayıldığı bir dönemde her şey çürümüştür. Sistem baskı ve zulüm rüzgarı estirmektedir. Halk kötülüğün içinde debelenmekte, iyi olanı arama gücü olmadığı gibi sadece kötüler içinde, kötüyü seçme hakkına sahiptir. Ne egemen olanın fikri sağlıklıdır, ne de karşı olan ona çözüm bulacak güçtedir.
İşte insanlığın tıkandığı zaman dilimi.. Bütün kuramların; ekonomik sistemlerin yetersiz veya salt kötülere-karanlığa, sömüren, savaştıran, kirleten sınıfa hizmet verdikleri bu çağda mevcut hiçbir anlayış veya felsefi teori insanlığın kurtuluşu için ışık barındırmamaktadır. Tıpkı Zerdüştün yaşadığı dünyanın bir tekrar sayfası gibi. Her yer karanlık ve kirli..
Peki ne olacak.. İnsanlık nasıl kurtulacak.. Yeniden Zervan dile gelip yeni çocuklar mı doğurmalı bu hayata.. İyi insanların sesini duyan, doğayı ve hayatı koruyan, ışığın ve özgürlüğün temsilcisi; Ahura Mazdayı mı çağırmalı! Veya egemen sınıfın şu an da düyayı kuşatan, kötülüklerin ve karanlıkların, zulmün ve ölümün elçisi şeytanın kendisi Ahrimanın kendiliğinden ölmesini mi bekleyeceğiz.. Yoksa Ahura Mazdanın yarattığı söz elçisi Zerdüştün uyanıp tekrar gelmesini mi bekleyeceğiz!..
Biliyoruz ki, karanlığın ve kötülüklerin iktidarı sonsuza kadar sürmeyecektir. Her şey zıttıyla varolduğuna göre, aydınlığın ve özgürlüğün kıvılcımları da var olacaktır. Simgesel de olsa her çağ, mutlaka Zerdüşt bilgesinin ruhunu ve asasını taşıyan kahramanların gelişine, tanık olmaktadır, olacaktır da.. Toplumsal duyarlılığı ile insanlığın yolunu aydınlatacak bu bilgelerin, mevcut statükoya başkaldırarak; devrimci ve özgür bir hayatın formatını oluşturarak uçurumun kıyısındaki hayatı ve doğayı özlediğimiz günlere taşıyacaklardır.
Adım, Arduisur.. Işığın Kaynağı.. Zerdüşt, Arduisur ile birlikte dağ gölünün etrafında oynaşan ışıkların parlayan yıldızların altında yürüdü. Zerdüşt şunu anlamıştı ki, hep aynı noktadan olaylara bakmak insanı körleştirmekteydi. Kimi zaman, bulunulan yerin, egemen olan düşüncenin etkisinden çıkıp dünyaya bir başka gözle bakmanın yararlı olduğunu daha iyi anladı.. Ateş kutsaldır. Çünkü ateş harekettir.. Zerdüşt, Neden, niçin, niye sorularına cevap arayarak hayatı sorgulamaktadır. Hayatı sorgulamayı, değişimin ve aydınlığa ulaşmanın anahtarı olarak görmektedir..
Hayatı sorgulamak; kaygı ile yolculuğun başlaması ve inançla buluşup aydınlığa ulaşmasının ilk adımıdır. İyi-kötü bir sonuca ulaşan insanın başardığı sorunun yanıtını bulmak değil, yanıta giden yolun bulunmuş olmasındaki çoğalmanın, görünür hale gelmesidir.
İnanç tarihi; ilk insanın kendisi ve kendisi dışındaki hayatın sorgulanması, kıyaslanması, keşfedilmesi sürecindeki korku ve sevinçlerinin doğa-insan ilişkilerinde saklı bulunan koordinasyonun o günün şartlarında yorumlanması ile başlamıştır. Felsefenin yapı taşını oluşturan sorgu ve nedensellik kavramlarının insanoğlu tarafından sistematik olarak artı-eksi;olumlu veya olumsuz değerlendirilmesi sonucunda yaşanan tıkanıklık veya açılımın daha sonra yine aynı veya başka birileri tarafından öznel çıkarları doğrultusunda veya egoları boyutunda şekillendirilmesiyle başlayan kargaşa sonucunda mutlaka peygamberler veya bilgeler, yurtseverler doğar, sosyal bir devrim niteliği taşıyan öğretileriyle yaşama bir düzen getirip giderler..
İşte bu aşama da, günümüzde; araştırmacı yazar sevgili İbrahim Ülgerin Işığın Kaynağı serisinde yer alan Zerdüşt kitabının önemi daha da artmaktadır. İnsanlığa ışık olmuş bu bilgelerin, aydınlık, özgürlük ve doğa peygamberlerinin daha ilköğretim okullarında okutulması, başucu kitabı olarak yaygınlık kazanması günümüz olaylarının değerlendirilmesi ve çözümü konusunda donanımlı insan yaratmanın da yolunu açacaktır. Yaşanılan sorunların çözümü ve anahtarı; bu bilgelerin devrimci sözlerinde ve yaşam biçimlerindeki ayrıntıda gizlidir. Hayat ve yaşanmış efsaneler insanlığın geleceğini; sevgiye, barışa, özgürlüğe, kardeşçe paylaşıma, doğa-insan-evren üçlemesinde kader birliğine ulaştıracak olan yol aydınlığının fenercilerine şimdi her günden daha çok, ihtiyaç duyulmaktadır.. Bu aşkın havarilerine; günümüzde karanlıklar içinde yüzen toplumların içinde bir kıvılcım alevi ile aydınlığın peşinde koşan ve kendi ateşinde yanan özgürlük pervanelerine selam olsun.