2

İEF ve İZMİR’E EL FATİHA


  • Oluşturulma Tarihi : 01.09.2015 06:49
  • Güncelleme Tarihi :

İzmir…

Smyrna…

Bir zamanlar, sanayi ve ticaret kenti, eğlenceleri tiyatro ve tavernaları ile Anadolu’nun batıya açılan penceresi ve birçok gezgin için “ Küçük Paris” dedikleri İzmir’in orta yerinde, etkililer ve yetkililer tarafından vurulmuş ve uzun süren kanamaları görülmezden gelen bir ölü yatmaktadır.

Bir zamanlar; doğumundan elli yaşına kadar çocukluk ve olgunluk yıllarında genç cumhuriyetin uluslararası arenada simgesi ve onuru olan fuar; şimdi herkesin nutuk attığı fare beyinlilerin yalakalık söylemleri ile genç ve yeşil, çocuk ve güzel, aşk ve şarkıların son anılarını kendi ağacından yapılan tabuta sarılarak yine törenlerle ve yine fare beyinli organizatörlerin fırıldak bakışları arasında anılara gömüldü.

“İzmir Enternasyonal Fuarı”…

Yani, beyefendilerin söylemi ile İEF, veya gavurluğunu perçinlemek için, “İzmir Internatıonal Faır”

koro halinde söylenen şarkıların, yapılan söylemlerin, sağa sola dağıtılan barakaların, modern bit pazarının, işportacı köftecilerin, muhallebicilerin, şıracıların, dershanelerin, meşrubat ve toptancı gıda pazarlayıcılarının koro halinde katıldıkları, yetkililerin şen şakrak ve büyük bir zafer kazanmış komutan edasıyla yürüyüşleri sonucunda bu ölü vurulduğu yerde gömüldü.

Cumhuriyetin simgesi, onuru ve gururu olan bu alanı, ilginçtir yine cumhuriyeti kuran partiye bağlı bir idareciler sınıfından, şansölye kırıntısı idareciler tarafından son kurşunu da sıkarak can çekişen İzmir’in yalıçapkınını, Smyrna’nın saçlarını sakladığı palmiyelerin dallarını sonsuza kadar tarihin doğum sıcaklığına gömdüler.

Tek kelimeyle Yuh!...

İzmir’in tek simgesi fuarı öldürdüler.

Uluslararası kimliğiyle, 80’li yıllara kadar bütün dünyanın ilgiyle izlediği ve katıldığı, Anadolu halkının trenlerle, otobüslerle özel olarak bu heyecanı yaşamak adına bu kente akın etmesine neden olan cumhuriyetin bu olağanüstü mimari, eğlence ve teknoloji üssü kapandı.

Çocukların kahkaha tufanı dev aynalar, oyun bahçeleri, hayvanat bahçesi, palyaçolar ve tel cambazlarını öldürdüler…

Gençlerin golf sahasını, silindirik alanda uçacakmış gibi dalan ve çıkan motosikletin dumanı arasında çoğalan uçmak hayali, deniz kızının pullu yüzgecine takılan aşklar, tiyatronun perdesine takılan güzel gözlü bir kızın tef eşliğindeki şarkıları, kağıt helva satıcıları, pamuk şekeri, Akasyalar çaycısını, Manolya’nın sahnesindeki son tangoları, Dağ Diskosunu, Sarmaşık sahnesinden düşen aşkları, minyatür trene asılıp sevgililerimize armağan ettiğimiz fuarın bütün ağaçlarını ve güllerini öldürdüler…

Esmen kolonyasını, tütün, zambak ve fuarın heyecanını şişelere doldurup tütününü fuar sigarasında saklayan satıcıyı, bir ay boyunca mahşeri kalabalık içinde kaybolan çocuklarını, boyoz ve su satıcılarını, karanfil kokusunu öldürdüler…

Beyefendiler… Fare beyinli Sanşölyeler…

Utanmadan 84. Yıllık fuarın ölüsünü süsleyerek musalla taşına koydular. Hepsi sırıtıyordu ve hepsi bir kahraman edasıyla patlayan flaşlara bakarak ve sevinçle ve mağrur bir eda ile tarihe utanmaz yüzlerini armağan ettiler…

Bu fuar, 1970’li yıllarda uluslararası EXPO sunum ve en az yüz ülkenin, kendi kültürlerine uygun mimarinin oluşturduğu açık-kapalı alanlarda o yıl ürettiği ve dünya piyasasına sunacağı ürünleri sergiler, sineması ile ülkenin turizm ve sanayisini, kültürünü tanıtır, piyasaya yeni çıkan ofset makinelerde basılmış kataloglarını yine o ülkenin güzel kızları tarafından insanların hayallerine taşınırdı.

Aya gönderilen roketin, uzay aracının ve astronot elbiselerinin sergilendiği, elini uzatınca akan çeşmenin şaşkınlığı, el çizgilerine bakarak falına bakan makinenin mekanik sesi, karşısında oturan insanın robot karikatürünü çizen makinede kalan şaşkın bakışları, yeni model otomobil ve otobüslerin çevresindeki şaşkın bakışları bize armağan eden fuar yok artık.

Otuz günlük devrialem; uluslararası ruhun İzmir’den Anadolu’ya uzanırken geçen sürecin büyülü sayfalarını yaktılar… Oteller, Basmane Tren İstasyonu, otobüs terminali, sokaklar, Cincibir gazozu, Ekici Över, Akasyalar, Ada Gazinosu ve dünya kültürlerinin kardeşçe bizi kucaklayan sahnelerini ve aktörleri artık yok…

Dün apar topar, Toroslarda, küçük bir ilçede; İbradı da, İzmirli Aktivistler ile ARTOROS Derneği’nin düzenlediği ve yirmi iki ülkenin katıldığı festivalden döndüm.

Fuarı, pardon Uluslararası İzmir Fuarı’nı gezdim. Onur konuğu Türkmenistan dışında yabancı ülke yok. Ve beyefendiler utanmadan, salt bir ülkenin katılımı ile bu arabesk toplamına İEF- Uluslararası İzmir Fuarı diyerek havalara giriyorlar. Tek bir ülkenin katılımı ve  iki elçilik konsepti ile uluslararası oluyorlar!...

Ortak akıldan yoksun, fare beyinli idarecilerin veya devşirme ve alakasız, salt partilidir diye taşra ruhuyla oluşturulan organizasyonun yarattığı facia… Ve utanmadan birbirlerine methiyeler düzüyorlar. Bakanı, Belediye Başkanları, İzfaş devşirmeleri ve yalaka basın ile kol kola, sanki dünyayı kurtarmış, İzmir’i dünya sahnesine taşımış gibi –kör ve sağırlar, birbirini ağırlar- 30 günlük dev organizasyonu altı güne taşımanın ve tek ülke katılımıyla uluslararası ruha ve söyleme girecek-yansıtacak kadar zavallı kültür-ilişki yoksunluğunun en çirkin örneğini utanmadan bu kente sunarken hepsi birden fırıldak gözlerle sırıtıyorlar.

İnanmıyor musunuz?  Lütfen  ‘’Uluslararası’’ dedikleri bu zavallı fuarı gezin. Her köşede yemek kokuları, arabesk müzik ve “kültür” adı altında iğrenç sunumlar…

Bu fuarın adını değiştirin, beyefendiler, hanımefendiler(!) Lütfen Ulusal Yemek Fuarı olarak değiştirerek  gerçekleri söyleyiniz…Peki, pardon, bu gıda-yemek fuarında satılan yiyecek maddelerinin  kalitesini, içeriğini kontrol ediyor musunuz?... Tarafsız ve adil yasalara uygun denetleyebiliyor musunuz? Fiyatları konusunda bir denetiminiz var mı?   Yoksa sallabaşını al külahı mı?

Oturduğu koltuğun rahatlığıyla, kendinden başka hiçbir değeri tanımayan bu ekip ile bu zihniyet ile varılacak nokta budur. Bu kenti öldürerek taşraya çevirdikleri yetmezmiş gibi şimdi de bu kentin simgesi olan Fuarı öldürüyorlar… Hadi hep birlikte son görevimizi yapalım… İzmir’e El Fatiha!

İEF ve İZMİR’E EL FATİHA
Ümit Yaşar Işıkhan
Yazarımız Kim ?

Ümit Yaşar Işıkhan